Elbette bir ışık gerek ama önce zifiri karanlığın farkına varıp bir ışık, bir ışık kaynağı aramaya koyulmadan ışığa ulaşmak ta mümkün değil.
Türkiye göz göre göre on beş yıl içinde zifiri karanlığa sokuldu mu sokulmadı mı?
Bu zifiri karanlığa gömülme sürecinde iktidar yalakası kalemler ve sözde yorumcu baylar ve bayanlar sürekli toz-pembe tablolar çizdiler mi çizmediler mi?
Sıradan vatandaşın, kendi yaşadığı gerçeklerden hareketle olup-bitenleri görmesine ve doğru okumasına fırsat tanımadan zihinleri ve gönülleri kirletme yarışına girdiler mi girmediler mi?
Yazdıkları köşe yazıları ile, yorum yaptıkları uğursuz ağızları ile; "siz yaşadığınız hayatı, şahit olduğunuz gerçekleri boş verin, bizim dediklerimize bakın" diyerek her geçen gün zifiri karanlığı artırdılar mı artırmadılar mı?
Israrla, hararetle savundukları partilerinin iktidarı boyunca etrafımızda patlayan ve kitleler halinde insanları imha eden bombaları hep havai fişek olarak lanse ettiler mi etmediler mi?
Sonunda, çevre ülkelerde patlayan bombalar bizim ülkemize ulaşınca, büyük şehirlerimizde patlamaya başlayınca da; "bizim partinin başarılarına gölge düşürmek isteyenlerin işi, çekemeyenlerin organizesi" diyerek yine gerçeklerin üzerine şal örttüler mi örtmediler mi?
Koskoca ülkenin Ortadoğu bataklığına sokulduğu bir ortamda, her gün şehit haberleri, bomba haberleri uyandığımız bir durumda bile, aynı kalemler ve aynı ağızlar "toz-pembe" gözlükleri ile görmeye ve göstermeye devam ediyorlar mı etmiyorlar mı?
Işık aramak için, bir ışık kaynağı soruşturmak ve bulmak için önce zifiri karanlıkta olduğunu fark etmek lazım.
Bıçak kemiğe dayandığı, el yordamı ile millet birbirine toslayarak yaşamaya çalıştığı halde hala bir çıkış yolu arama ihtiyacı hissedilmiyor.
On beş yıldan beri bu ülkede yönetenleri ve yönetilenleri ısrarla kandıran, yanlış yollar tarif ederek bataklığa sürükleyen bu beylere ve bayanlara diyoruz ki; "elimizde bir ışık kaynağı var, ara-sıra onun sayfalarını da karıştırın lütfen":
"Elif, Lam, Ra; Bu, Allah'ın izniyle, insanları karanlıklardan aydınlığa, güçlü ve övülmeğe layık, göklerde ve yerde olanların sahibi Allah'ın yoluna çıkarman için, sana indirdiğimiz Kitaptır. Uğrayacakları çetin azaptan dolayı vay kâfirlerin haline!" (İbrahim: 1-2).
"Toptan Allah'ın ipine sarılın, ayrılmayın. Allah'ın size olan nimetini anın: Düşmandınız, kalplerinizin arasını uzlaştırdı da onun nimeti sayesinde kardeş oldunuz. Bir ateş çukurunun kenarında idiniz, sizi oradan kurtardı. Allah, doğru yola erişesiniz diye size böylece ayetlerini açıklar." (Âl-i İmran: 103).
"İşte bunlar, sana doğru olarak okuduğumuz Allah'ın ayetleridir. Allah hiç kimseye zulmetmek istemez." (Âl-i İmran: 108).
"Elif, Lam, Ra. Bu Kitap, hakim ve haberdar olan Allah tarafından, Allah'tan başkasına kulluk etmeyesiniz diye ayetleri kesin kılınmış, sonra da uzun uzadıya açıklanmış bir Kitap'tır. Ben size, O'nun tarafından gönderilmiş bir uyarıcı ve müjdeciyim. Rabbinizden mağfiret dileyin ve O'na tevbe edin ki, belli bir süreye kadar sizi güzelce geçindirsin ve her fazilet sahibine faziletinin karşılığını versin. Eğer yüz çevirirseniz o zaman ben doğrusu hakkınızda büyük günün azabından korkarım." (Hud: 1-3).
Türkiye göz göre göre on beş yıl içinde zifiri karanlığa sokuldu mu sokulmadı mı?
Bu zifiri karanlığa gömülme sürecinde iktidar yalakası kalemler ve sözde yorumcu baylar ve bayanlar sürekli toz-pembe tablolar çizdiler mi çizmediler mi?
Sıradan vatandaşın, kendi yaşadığı gerçeklerden hareketle olup-bitenleri görmesine ve doğru okumasına fırsat tanımadan zihinleri ve gönülleri kirletme yarışına girdiler mi girmediler mi?
Yazdıkları köşe yazıları ile, yorum yaptıkları uğursuz ağızları ile; "siz yaşadığınız hayatı, şahit olduğunuz gerçekleri boş verin, bizim dediklerimize bakın" diyerek her geçen gün zifiri karanlığı artırdılar mı artırmadılar mı?
Israrla, hararetle savundukları partilerinin iktidarı boyunca etrafımızda patlayan ve kitleler halinde insanları imha eden bombaları hep havai fişek olarak lanse ettiler mi etmediler mi?
Sonunda, çevre ülkelerde patlayan bombalar bizim ülkemize ulaşınca, büyük şehirlerimizde patlamaya başlayınca da; "bizim partinin başarılarına gölge düşürmek isteyenlerin işi, çekemeyenlerin organizesi" diyerek yine gerçeklerin üzerine şal örttüler mi örtmediler mi?
Koskoca ülkenin Ortadoğu bataklığına sokulduğu bir ortamda, her gün şehit haberleri, bomba haberleri uyandığımız bir durumda bile, aynı kalemler ve aynı ağızlar "toz-pembe" gözlükleri ile görmeye ve göstermeye devam ediyorlar mı etmiyorlar mı?
Işık aramak için, bir ışık kaynağı soruşturmak ve bulmak için önce zifiri karanlıkta olduğunu fark etmek lazım.
Bıçak kemiğe dayandığı, el yordamı ile millet birbirine toslayarak yaşamaya çalıştığı halde hala bir çıkış yolu arama ihtiyacı hissedilmiyor.
On beş yıldan beri bu ülkede yönetenleri ve yönetilenleri ısrarla kandıran, yanlış yollar tarif ederek bataklığa sürükleyen bu beylere ve bayanlara diyoruz ki; "elimizde bir ışık kaynağı var, ara-sıra onun sayfalarını da karıştırın lütfen":
"Elif, Lam, Ra; Bu, Allah'ın izniyle, insanları karanlıklardan aydınlığa, güçlü ve övülmeğe layık, göklerde ve yerde olanların sahibi Allah'ın yoluna çıkarman için, sana indirdiğimiz Kitaptır. Uğrayacakları çetin azaptan dolayı vay kâfirlerin haline!" (İbrahim: 1-2).
"Toptan Allah'ın ipine sarılın, ayrılmayın. Allah'ın size olan nimetini anın: Düşmandınız, kalplerinizin arasını uzlaştırdı da onun nimeti sayesinde kardeş oldunuz. Bir ateş çukurunun kenarında idiniz, sizi oradan kurtardı. Allah, doğru yola erişesiniz diye size böylece ayetlerini açıklar." (Âl-i İmran: 103).
"İşte bunlar, sana doğru olarak okuduğumuz Allah'ın ayetleridir. Allah hiç kimseye zulmetmek istemez." (Âl-i İmran: 108).
"Elif, Lam, Ra. Bu Kitap, hakim ve haberdar olan Allah tarafından, Allah'tan başkasına kulluk etmeyesiniz diye ayetleri kesin kılınmış, sonra da uzun uzadıya açıklanmış bir Kitap'tır. Ben size, O'nun tarafından gönderilmiş bir uyarıcı ve müjdeciyim. Rabbinizden mağfiret dileyin ve O'na tevbe edin ki, belli bir süreye kadar sizi güzelce geçindirsin ve her fazilet sahibine faziletinin karşılığını versin. Eğer yüz çevirirseniz o zaman ben doğrusu hakkınızda büyük günün azabından korkarım." (Hud: 1-3).
Aziz Karaca / diğer yazıları
- İftarda sahurda bombalar… Gazze’ye gelmeseydi mi Ramazan? / 19.03.2024
- Soykırımı sonlandıramadı Ramazan / 18.03.2024
- Nice ayıplara şahit oldu Ramazan / 17.03.2024
- Tüm insanlığa açık bir beyandır Ramazan / 16.03.2024
- Dert çok hemdert yok ise işte Ramazan / 15.03.2024
- Her anımıza dolsa Ramazan / 14.03.2024
- Hak’tan bize fermandır Ramazan / 13.03.2024
- Bütün düğümleri çözer Ramazan / 12.03.2024
- Müjdelerle kapımızı çalsa Ramazan / 11.03.2024
- İz bırakanlar ve is bırakanlar / 10.03.2024
- Soykırımı sonlandıramadı Ramazan / 18.03.2024
- Nice ayıplara şahit oldu Ramazan / 17.03.2024
- Tüm insanlığa açık bir beyandır Ramazan / 16.03.2024
- Dert çok hemdert yok ise işte Ramazan / 15.03.2024
- Her anımıza dolsa Ramazan / 14.03.2024
- Hak’tan bize fermandır Ramazan / 13.03.2024
- Bütün düğümleri çözer Ramazan / 12.03.2024
- Müjdelerle kapımızı çalsa Ramazan / 11.03.2024
- İz bırakanlar ve is bırakanlar / 10.03.2024