Bugün takva sahibi insanın kazandığı iki özellikten bahsedeceğiz. Bunlardan birincisi ileri görüşlülük, duyguların latifleşmesi diğeri ise güçlükleri yenme kabiliyetidir.
Kendini kötü ve pis işlerden, riyadan ve kula kulluktan uzak tutan, izzetini ve özgürlüğünü koruyan, madde yerine manaya yönelen takvalı kişinin duygularının; fuhuş, pislik batağına gömülmüş, maddiyat içinde kendini kaybetmiş kişinin duyguları ile aynı olması düşünülemez. Muhakkak takvalı kişinin duyguları daha yüce, ince ve latif olacaktır. Manevi güzelliklerden daha fazla etkilenip dünyayı başka bir güzellikte görecektir.
Muttaki insan, Cenab-ı Hakk'ı zikirle kalbini, dünyevi pisliklerden (riya, ucub, kibir, haset) arındırarak, misafirini ağırlayacağı tecelli mekânı haline getirmiş olur. Riyaziyat ve sabırla bizi toprağa, aşağıya çeken süfli arzu ve istekleri terk ederek başlayan mücahede; azim ve kararlılıkla insanı mana âlemine, semaya yükseltir. Allah ile irtibat kurmamızı sağlar. Cenab-ı Hakk'ın bizden istediği de budur. Tecellîgâh-ı İlâhî olan kalpte kirli, paslı, tozlu düşüncelerin emel ve arzuların yeri yoktur. Allah, zatına ait mekânın insanoğlunun kendi eli ile kirletilmesini ister mi?
Nehcü'l Belâga'da Hz. Ali efendimiz… "aklını diriltmiş arzu ve isteklerini gemlemiş, hatta neredeyse nefsini yok etmiş, ahlaki olgunluğa erişmiş, kendisi için ışığı kuvvetli bir meşale yakmış ve bununla yolunu aydınlatarak yoluna devam ediyor. Her çaldığı kapı, selametin, olgunluğun ve ebedi karargâhın kapısıdır." buyurmaktadır.
Enfal sûresi 29. ayette "Ey iman edenler! Eğer Allah'tan korkarsanız (küfür ve kötülüklerden sakınıp iyiliklere yapışırsanız, haram ve haksızlıklardan kaçınıp hayırlara çalışırsanız) O size (Hakkı batıldan, doğruyu yanlıştan, yararlıyı zararlıdan, mümini münafıktan ayıran) Furkan (Feraset ruhu, hidayet şuuru) verir, kötülüklerinizi örter ve sizi bağışlar. Çünkü büyük fazilet sahibi (olan) Allah'tır" buyurulmaktadır.
ZORLUKLARDAN ÇIKIŞ YOLU
İnsanın karşısına çıkan zorluklar iki kategoride mütalaa edilebilir. İlki, insanın iradesinin hiçbir şekilde dâhil olmadığı, neticeye etki edemediği tabii afetler, uçak kazası, geminin hava şartları sebebiyle batma tehlikesiyle karşılaşması gibi ön görülemez ve insan iradesinin üzerinde etkili olmadığı olaylardır. Diğeri ise insan iradesinin işin içinde olduğu türden zorluklardır. Diğer tabirle ahlaki sosyal zorluklardır.
Bunlardan birinci tür zorluklardan insanın kurtulmasında takvanın etkisi olduğu söylenemez. Belki ağzı dualı insanların duasının kabulünü bunun dışında tutabiliriz.
Nehcü'l Belâga'da ikinci tür zorluklardan kurtuluşun vaki olabileceğini 181. Hutbede Emirü'l-mü'minin Hz. Ali efendimiz şöyle buyurmaktadır; "Bilin ki kim Allah'tan sakınırsa, Allah onun için bir çıkış yolu verir, fitne ve karanlıklardan nura iletir." Bahsedilen fitne ve belalar ahlaki ve sosyal fitne ve belalardır. İnsanın zorluklarının çoğunun bizzat kendisinden kaynaklandığını ve herkesin en büyük düşmanının kendisi olduğunu söyleyebiliriz. (Senin en büyük düşmanın iki yanın arasındaki nefsindir) hadisi de bunu açıklamaktadır. Yine Kur'an-ı Kerim'de A'raf sûresi 201. ayette şöyle buyruluyor; "Allah'tan korkanlar kendilerine şeytandan gelen bir vesvese dokunduğunda düşünür (gerçeği) görürler."
Bu sebeple takvanın ilk etkisi aydın görüşlülük ve basireti arttırması ve ikinci etkisi zorluklardan kurtarmasıdır.
Son olarak Kur'an-ı Kerim'de, Yusuf sûresinin sonunda anlatılan hikâyede, "Kim Allah'tan korkarsa ve sabrederse, Allah iyilik edenlerin ecrini zayi etmez." (Yusuf, 90) buyurulmaktadır.
Yusuf aleyhisselam bu ayette, "Köle oldum, onun bunun elinin altına düştüm ama takvayı kaybetmedim. Öyle bir noktaya geldim ki, Mısır'ın saygın ve en güzel kadınlarından biri benim gibi isimsiz, makamsız bir gençle birlikte olmak istedi ama ben takvaya sığındım ve şöyle dedim 'Rabbim! Bana göre zindan, bunların beni çağırdığı şeyden iyidir' (Yusuf, 33). O gün takvalı olmak bugün beni Mısır'ın veziri haline getirdi." dedi.
Takva, sabır ve temizlik bu dünyada hiç yok olmayan özellikler. Bunlar insanı zillet çukurundan alıp izzet doruğuna ulaştırıyor. Akıbet takvanındır. Takva, insanı en şiddetli zorluklardan kurtarıp izzetin zirvesine taşır.
Kendilerini her türlü kötü hallerden koruyan muttaki insanlar için çıkmaz yol veya yenilgi yoktur.
Bugün her zamankinden daha çok merhamete, hoşgörüye, kardeşliğe paylaşmaya, düşünmeye ihtiyacımız olduğu aşikârdır. Ruhumuzu esir alan haset, buğz, kıskançlık, çekememezlik, düşmanlık, kin, öfke, gıybet, dedikodu ve fitne duygularından kurtulabilmenin yolu; takvalı olmak, ibadete sarılmak, çokça hayır ve hasenatta bulunarak ruhumuzu diri tutmak, Allah'ı bolca anarak ölü kalplerimizi diriltmekten geçmektedir. Bunu önce nefsimizde uygulamak, sonra etrafımıza anlatmak öncelikli gayemiz olmalıdır.
Cenab-ı Hak bu konuda hepimizin yardımcısı olsun. Âmin.
- Nuh'un gemisi / 08.07.2021
- Hz. Ali’nin adaleti / 03.06.2021
- İnsan-ı Kamil / 27.05.2021
- ‘Ben yoksulluktan sararmıştım, Yoksulların derdi beni soldurdu’ / 25.05.2021
- İnsanın derdi / 24.05.2021
- Sosyal çürüme ve yozlaşma / 01.04.2021
- Salihlerin süsü / 29.03.2021
- İmam Zeynelâbidîn’in duası / 22.03.2021
- Kadınlarımızın kurtuluşu / 15.03.2021