Ziya Osman Saba anılıyor
"Sebil ve Güvercinler", "Geçen Zaman" ve "Mesut İnsanlar Fotoğrafhanesi" eserleriyle Türk edebiyatının unutulmaz isimleri arasına giren şair ve yazar Ziya Osman Saba, vefatının 57. yılında yâd ediliyor





30 Mart 1910'da binbaşı Osman Bey ile Ayşe Tevhide Hanım'ın oğlu olarak İstanbul'da dünyaya gelen, 8 yaşındayken annesini kaybeden Ziya Osman Saba, bu olaydan çok etkilenerek, şiirini ölümden kaçmak ve ölümü unutmak için yaşama sıkıca sarılmak ya da ölümü özlemle bekleme fikri üzerine kurdu.
Galatasaray Lisesinde okurken şiir yazmaya başlayan ve ilk şiiri 1927'de Servet-i Fünun dergisinde yayımlanan Saba, Yaşar Nabi Nayır vasıtasıyla katıldığı Yedi Meşale grubunun en genç üyesi oldu. Okul arkadaşları Yaşar Nabi, Sabri Esat, Cevdet Kudret, Vasfi Mahir, Muammer Lütfi ve Kenan Hulusi ile hazırladıkları "Yedi Meşale" isimli kitap 1928'de yayımlanan usta kalem, 1931'de liseden mezun oldu.
Ziya Osman Saba, ilk dönemlerde hece vezniyle şiirler yazıp, nazım biçimi olarak da sone ve üçlükleri kullanırken, sonradan yeni akımların da ortaya çıkmasıyla, serbest şiirler kaleme aldı. Yedi Meşale döneminde yazdığı şiirleri sembolist şiir olarak gören ve eserlerinde eksiltili cümleler, imgeler, benzetmeler, kişileştirmeler ve hitaplar bolca yer alan Saba, sanatın gayesini, "güzele erişebilmek" olarak tanımlar.
'Şiir yazmak benim için bir ihtiyaç'
Ziya Osman Saba, içten bir üslupla kaleme aldığı şiirlerine ilişkin yaptığı bir açıklamada, "Şiir yazmak benim için bir eğlence olmak şöyle dursun, bu benim için bir ihtiyaç, bir zaruret, adeta yaşamamın sebep ve hikmeti. 'Bugün, yarın öleceksin' deseler, yegâne üzüntüm, dünyada bırakacağım sevdiklerimle yazamadığım eserlerimdir" ifadelerini kullanmıştı.
1936'da mezun olduğu İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesinde öğrenciyken, Cumhuriyet gazetesi muhasebe servisinde çalışan, mezun olduğu yıl, İstanbul'da vatani görevini yapmak üzere askere giden Saba, döndükten sonra 1938'de girdiği Emlak Bankası'nda 5 yıl çalıştı. Ziya Osman Saba, 1950'de geçirdiği kalp rahatsızlığı nedeniyle görevinden ayrılmak zorunda kaldı. Bu dönemde yakın dostu Yaşar Nabi, kendisine Varlık Yayınevi'nin tashih işini verdi. Saba, evinde çalıştığı bu süreçte yakın arkadaşı Cahit Sıtkı'nın gönderdiği mektupları da düzenleyip yayına hazırladı.
"Sebil ve Güvercinler", "Geçen Zaman" ve hikaye kitabı "Mesut İnsanlar Fotoğrafhanesi" kitaplarını kaleme alan Saba, Goncourt Kardeşler'den roman çevirileri de yaptı.
Saba, çoğunu hece ölçüsüyle yazdığı şiirlerinde Batı nazım biçimlerini kullandı ama içerikte yerli ve milli anlayışa bağlı kaldı.
Şiir sanatına tutkuyla bağlı olan Saba, şiirde yenilik anlayışını şöyle özetlemişti: "Her sanatın yenisi insan ruhunun yeniye olan ihtiyacından doğar. Bu doğuş tabii olursa bir zamanın yenisi kadar bugünün yenisi de güzeldir ve eskidiği zaman bile güzel kalır. Biz, sanat hayranları bu çeşit güzellikler içinde, bir güzelden yorulduğumuz zaman öbür güzele koşabilir, klasizmin berraklığından gözlerimiz kamaşmışsa sembolizmin ilhamına dalabiliriz."
AA































































































