Züht ve dünyaperestlik
Allah'a andolsun, Allah'ın bütün haramını helal saymadan, bütün dini bağlan çözmeden bu işi bırakmazlar
27.05.2025 00:10:00
Haber Merkezi
Haber Merkezi





Ümeyyeoğulları'nın zulmüne işaret etmektedir.
"Allah'a andolsun, Allah'ın bütün haramını helal saymadan, bütün dini bağlan çözmeden bu işi bırakmazlar.
Zulümlerinin girmediği bir ev veya çadır; kötü muamelelerinden yıkılmamış, terk edilmemiş bir yurt kalmaz.
Öyle ki sonunda iki çeşit ağlayan belirir: Biri dinine ağlar, öbürü dünyasına. Sizden birinin onları yenmesi, kölenin efendisini yenmesi gibidir.
Gördüğünde itaat eder, görmediğinde aleyhinde konuşur. O çağda en büyük derde uğrayanınız, Allah'a güzel zanda bulunanız olur. Allah size afiyet ve selamettik verirse ona yönelin, derde, belaya uğrarsanız sabredin. Çünkü "akıbet muttakilerindir."(Hud: 49)
Züht ve dünyaperestlikten bahsetmektedir.
"Olanlar için (Allah'a) hamd edip, olacaklar için yardımını dileriz. Bedenimizin sağlıklı olmasını dilediğimiz gibi, din konusunda da esenlik dileriz.
Ey Allah'ın kulları! Sizi terk edecek olan bu dünyayı her ne kadar terk etmeyi istemesiniz de sizin de terk etmenizi tavsiye ederim. O, gencelmesini arzuladığınız bedenlerinizi yıpratacaktır.
Sizin ve onun durumu, yolcunun durumu gibidir: Yola koyulur, (daha yolun yarısında) yolu geçtiğini ve varacağı yere vardığını sanır.
Bir hedefe ulaşmak ister ve (henüz daha işin başındayken) hedefine ulaştığını zanneder. Oysa nihai hedefine ulaşmak için henüz uzun bir yolu kat etmesi gerekir.
Hayatı bir gün mesabesinde olan ve o günü geçiremeyecek olan insan neye ümit bağlasın?! Ölüm onu süratle sürükleyip götürür ve farklı etkenler onu zorla, istemeden dünyadan ayrılmaya mecbur eder.
O halde dünyanın yüceliği ve övüncü hususunda yarışmayın. Ziynet ve nimetlerine aldanmayın. Derdinden, mihnetinden sızlamayın. Zira izzeti de övüncü de bir gün biter. Ziyneti de nimeti de bir gün zeval bulur, derdi de mihneti de bir gün sona erer. Dünyadaki her müddetin sonu gelir. Her diri, sonunda fani olur.
Öncekilerin eserlerinde sizi sakındıran bir şey yok mudur? Aklınız varsa evvel geçenlerden ibret alır, geçip gidenlere bakarsınız. Sizden önce geçip gidenlerin dönmediğini, yerlerine geçenlerin baki olmadığını görmez misiniz?
Dünya ehlinin çeşitli hallerde akşamını sabah ettiğini görmez misiniz? Birisi ölür, ölüye ağlanır, diğeri kalır, ona da baş sağlığı dilenir, birisi derde uğrar, diğeri ziyaret eder. Birisi can vermek üzeredir. Biri dünyayı ister, hâlbuki ölüm de onu istemektedir.
Birisi gaflet eder, oysa kendisinden gaflet edilmez. Geride kalanlar da geçip gidenlerin izi üzere giderler.
Dikkatli olun, kötü işlere girişeceğiniz zaman lezzetleri yıkanı, arzulan bulandıranı, emniyetleri kıranı hatırlayın. Farz olan hakkı yerine getirmek, sayılamayan ihsan ve nimetlerin şükrünü eda etmek için Allah'tan yardım dileyin."
Resulullah ve Ehl-i Beyt'i hakkında.
"Hamd, fazlını halka yayan, onları cömertliği ve ihsanıyla kuşatan Allah'a mahsustur. Bütün işleri için Allah'a hamd ederiz, hakkına riayet edebilmek için yardımını umarız.
O'ndan başka ilah olmadığına, Muhammed'in O'nun kulu ve elçisi olduğuna şahadet ederiz. Allah, emrini bildirmek, uyarısını söylemek için onu göndermiştir. O da emin olarak eda etmiş, kâmil olarak geçip gitmiş ve aramıza hak bayrağını bırakıp gitmiştir.
Kim, o bayraktan öne düşerse, okun yaydan fırladığı gibi dinden çıkar; kim ondan geri kalırsa, helak olur; kim de onunla birlikte olursa hakka ulaşır. Bu bayrağın kılavuzu (Peygamber'in vasileri) düşünerek konuşur; kıyam hazırlığında sabırlı, ama kıyam anında süratlidir.
Siz ona boyun eğdiğinizde ve saygıyla ona işaret ettiğinizde, ölüm gelip götürür onu. Ondan sonra Allah'ın dilediği zamana kadar yaşar gidersiniz. Sonunda Allah sizi derleyip toplayan, dağınıklığınızı gideren birini gönderir.
O halde size yönelmeyene tamahlanmayın, her yüz çeviren için de ümitsiz olmayın. Çünkü yüz çevirenin bir ayağı kayşa bile öbürü sabit kalır. Böylece, ikisi sabitleşir (ve düşmez.)
Uyanık olun, gerçekten de Muhammed'in Ehl-i Beyt'i gökteki yıldızlar gibidir. Bir yıldız batarsa, diğeri doğar. Allah lütuflarını üzerinize tamamlayacaktır. Ben, umduğunuza kavuştuğunuzu görüyorum." Nehc'ul Belaga 98-100 Hutbe
"Allah'a andolsun, Allah'ın bütün haramını helal saymadan, bütün dini bağlan çözmeden bu işi bırakmazlar.
Zulümlerinin girmediği bir ev veya çadır; kötü muamelelerinden yıkılmamış, terk edilmemiş bir yurt kalmaz.
Öyle ki sonunda iki çeşit ağlayan belirir: Biri dinine ağlar, öbürü dünyasına. Sizden birinin onları yenmesi, kölenin efendisini yenmesi gibidir.
Gördüğünde itaat eder, görmediğinde aleyhinde konuşur. O çağda en büyük derde uğrayanınız, Allah'a güzel zanda bulunanız olur. Allah size afiyet ve selamettik verirse ona yönelin, derde, belaya uğrarsanız sabredin. Çünkü "akıbet muttakilerindir."(Hud: 49)
Züht ve dünyaperestlikten bahsetmektedir.
"Olanlar için (Allah'a) hamd edip, olacaklar için yardımını dileriz. Bedenimizin sağlıklı olmasını dilediğimiz gibi, din konusunda da esenlik dileriz.
Ey Allah'ın kulları! Sizi terk edecek olan bu dünyayı her ne kadar terk etmeyi istemesiniz de sizin de terk etmenizi tavsiye ederim. O, gencelmesini arzuladığınız bedenlerinizi yıpratacaktır.
Sizin ve onun durumu, yolcunun durumu gibidir: Yola koyulur, (daha yolun yarısında) yolu geçtiğini ve varacağı yere vardığını sanır.
Bir hedefe ulaşmak ister ve (henüz daha işin başındayken) hedefine ulaştığını zanneder. Oysa nihai hedefine ulaşmak için henüz uzun bir yolu kat etmesi gerekir.
Hayatı bir gün mesabesinde olan ve o günü geçiremeyecek olan insan neye ümit bağlasın?! Ölüm onu süratle sürükleyip götürür ve farklı etkenler onu zorla, istemeden dünyadan ayrılmaya mecbur eder.
O halde dünyanın yüceliği ve övüncü hususunda yarışmayın. Ziynet ve nimetlerine aldanmayın. Derdinden, mihnetinden sızlamayın. Zira izzeti de övüncü de bir gün biter. Ziyneti de nimeti de bir gün zeval bulur, derdi de mihneti de bir gün sona erer. Dünyadaki her müddetin sonu gelir. Her diri, sonunda fani olur.
Öncekilerin eserlerinde sizi sakındıran bir şey yok mudur? Aklınız varsa evvel geçenlerden ibret alır, geçip gidenlere bakarsınız. Sizden önce geçip gidenlerin dönmediğini, yerlerine geçenlerin baki olmadığını görmez misiniz?
Dünya ehlinin çeşitli hallerde akşamını sabah ettiğini görmez misiniz? Birisi ölür, ölüye ağlanır, diğeri kalır, ona da baş sağlığı dilenir, birisi derde uğrar, diğeri ziyaret eder. Birisi can vermek üzeredir. Biri dünyayı ister, hâlbuki ölüm de onu istemektedir.
Birisi gaflet eder, oysa kendisinden gaflet edilmez. Geride kalanlar da geçip gidenlerin izi üzere giderler.
Dikkatli olun, kötü işlere girişeceğiniz zaman lezzetleri yıkanı, arzulan bulandıranı, emniyetleri kıranı hatırlayın. Farz olan hakkı yerine getirmek, sayılamayan ihsan ve nimetlerin şükrünü eda etmek için Allah'tan yardım dileyin."
Resulullah ve Ehl-i Beyt'i hakkında.
"Hamd, fazlını halka yayan, onları cömertliği ve ihsanıyla kuşatan Allah'a mahsustur. Bütün işleri için Allah'a hamd ederiz, hakkına riayet edebilmek için yardımını umarız.
O'ndan başka ilah olmadığına, Muhammed'in O'nun kulu ve elçisi olduğuna şahadet ederiz. Allah, emrini bildirmek, uyarısını söylemek için onu göndermiştir. O da emin olarak eda etmiş, kâmil olarak geçip gitmiş ve aramıza hak bayrağını bırakıp gitmiştir.
Kim, o bayraktan öne düşerse, okun yaydan fırladığı gibi dinden çıkar; kim ondan geri kalırsa, helak olur; kim de onunla birlikte olursa hakka ulaşır. Bu bayrağın kılavuzu (Peygamber'in vasileri) düşünerek konuşur; kıyam hazırlığında sabırlı, ama kıyam anında süratlidir.
Siz ona boyun eğdiğinizde ve saygıyla ona işaret ettiğinizde, ölüm gelip götürür onu. Ondan sonra Allah'ın dilediği zamana kadar yaşar gidersiniz. Sonunda Allah sizi derleyip toplayan, dağınıklığınızı gideren birini gönderir.
O halde size yönelmeyene tamahlanmayın, her yüz çeviren için de ümitsiz olmayın. Çünkü yüz çevirenin bir ayağı kayşa bile öbürü sabit kalır. Böylece, ikisi sabitleşir (ve düşmez.)
Uyanık olun, gerçekten de Muhammed'in Ehl-i Beyt'i gökteki yıldızlar gibidir. Bir yıldız batarsa, diğeri doğar. Allah lütuflarını üzerinize tamamlayacaktır. Ben, umduğunuza kavuştuğunuzu görüyorum." Nehc'ul Belaga 98-100 Hutbe
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.