1 Nisan deyince herkesin aklına ilk gelen şey herhalde şakalardır. Örneğin öğrenciyken hepimiz birbirimize ya da öğretmenlerimize ne şaka yapsak diye bir gün öncesinden planlamaya başlardık. Öğretmenler sınıflara girerken temkinli davranırlardı ki beklenmedik bir durumla karşılaşmak an meselesiydi. Çünkü bazen haddini aşan soğuk şakalarla karşılaşmak da mümkün olabiliyordu.
Her ne kadar böyle günler şu hayatın tuzu biberi, gülümseme vesilesi ise de bugün öyle günler yaşıyoruz ki artık kimsenin kimseye şaka yapmayı düşünecek hali kalmadı. Çünkü şaka yapabilmek, gülebilmek, eğlenebilmek mutlu insanların işidir...
Bugün ülkemizde ciddi bir kutuplaşma var. Benden misin, değil misin diye bakılıyor her yerde. İşe girerken, hizmet alırken veya herhangi bir devlet kurumunda iş görmeye çalışırken. Ekonomi zor durumda. İşsizlik aldı başını gidiyor. İnsanlar geçinemiyor. Pazarda, markette fiyatlar uçmuş durumda. Çözüm olarak tanzim satış kuyrukları sunuluyor halka. Ya da liderler kışın patlıcan yemeyin gibi tavsiyelerde bulunuyorlar.
Evet, patlıcan yaz sebzesidir ancak kış sebzesi olan ve önceki yıllarda 1 veya 2 liraya aldığımız ıspanağın 10 lira, 4-5 liraya aldığımız karnabaharın 15 lira olduğunu gören vatandaş aç mı durayım demekten kendini alamıyor.
Meyve fiyatları deseniz daha da fena… Çocukluğumuzda Kemal Sunal filmleri olurdu. Fakir halktan insanları canlandırırdı. Sürekli zeytin ekmek, soğan ekmek, kuru fasulye falan yerdi. Şimdi insanlar zeytini, kuru fasulyeyi geçtik, soğan almakta bile zorlanıyor. Patatesi bile zor yiyorlar. Çok acı...
Eğitim, sağlık, adalete hiç girmiyorum bile… Evet, yollar, köprüler yapıldı. Ama onlar da yabancı firmalara, geçiş garantisi verilerek yaptırıldı. Bu garantiler çok yüksek sayılarda verildiğinden geçmediğimiz köprülere ödeme yapar durumdayız.
Faturalar sanki şehir şebeke suyu, Keban barajı direkt bizlerin evlerimize bağlı da hepsini biz kullanıyoruz gibi yüksek seviyelerde geliyor. Ama gelirimiz o ölçüde artmıyor. Aksine dövizin geldiği durumdan ve enflasyondan dolayı alım gücümüz sürekli azalıyor. Artık canımıza tak etti.
Bu yazdıklarımın hepsini ve benzerlerini ifade eden yüzlerce videoya rastlıyoruz internet ortamında her gün. Vatandaşımız isyan eden videolar çekip çekip paylaşıyor sosyal medyada. Asıl problem hükümetten umutlarını kesmiş olmaları da değil aslında. Problem; iktidardan olduğu kadar muhalefetten de umutlarını kesmiş olmaları ve ne yapacaklarını bilememeleri.
Önlerine sunulan iki seçenek var ve ikisi de birbirinden çok da farklı değil. İktidarın bu kadar birikmiş sorunlara çözümü olsa zaten ortaya koyardı ve durum bu hale gelmezdi. Muhalefetin çözümü olsa zaten çıkar anlatırdı, eleştirirdi ve iktidara fırsat vermezdi. Onlar, körler sağırlar birbirlerini ağırlamaktan memnunlar ve böyle devam etmesini istiyorlar. O yüzden de 'Ne olur bize ceza vermeyin, bu beka meselesidir' gibi söylemlerle halkı ikna etmeye çalışıyorlar.
Ana muhalefet partisi ise birçok ilde halkın istediği adayları değil de istemediklerini aday göstererek sanki iktidar partisinin adayı seçilsin diye uğraş veriyor. Artık şu bir gerçek ki ne bu iktidarla ne de bu muhalefetle bir yere varılamaz.
Çözüm yok mu? Elbette var. Yıllardır her konuda çözümü anlatan Prof. Haydar Baş ve partisinin adayları tüm illerde Milli Ekonomi Modeli'ni baz alan projeleriyle halkın karşısındalar. Her türlü derdimize derman olmak için hazırlar.
31 Mart bir yerel seçim ama devamında gelecek genel seçimler için de bir hazırlık, bir başlangıç. Bugüne kadar hep aynı tercihleri yapıp durduk ve yine üzülen biz olduk. İstikrar olsun dedik verdik, olmadı. Oylar bölünmesin dedik verdik, ülke bölündü, satılmadık kurumumuz, madenimiz, fabrikamız kalmadı. Ceza vermeyelim, bir fırsat daha verelim dedik, ama ellerimiz boş kaldı. Üstelik bu verdiğimiz fırsatlarla onlarda oluşturduğumuz özgüvenle azarlanan, aşağılanan da biz olduk maalesef.
Bu sefer farklı davransak ve kendi yararımızı düşünsek güzel olmaz mı? Çözümü seçsek, kazanan biz olsak iyi olmaz mı? Siyasetçilere de asıl amaçlarının halka hizmet olması gerektiğini hatırlatsak iyi olmaz mı?
1 Nisan sabahı mutlu uyansak ve birbirimize şaka yapabilsek güzel olmaz mı?
Asude Havuzlu / diğer yazıları
- Mutluluk… / 22.11.2020
- Üniversite sınavındaki sorunları değil sistemi tartışalım / 02.07.2020
- Kaynakların sınırsızlığı üzerine / 23.04.2020
- Artık kimse... / 18.04.2020
- Yetim kalmak / 03.04.2020
- #HayatMEMleevesığar / 30.03.2020
- Covid-19’a bir de buradan bakın-II / 26.03.2020
- Covid-19’a bir de buradan bakın / 25.03.2020
- Başkalarının acısına bakmak / 05.03.2020
- Coğrafya kader midir? / 03.03.2020
- Üniversite sınavındaki sorunları değil sistemi tartışalım / 02.07.2020
- Kaynakların sınırsızlığı üzerine / 23.04.2020
- Artık kimse... / 18.04.2020
- Yetim kalmak / 03.04.2020
- #HayatMEMleevesığar / 30.03.2020
- Covid-19’a bir de buradan bakın-II / 26.03.2020
- Covid-19’a bir de buradan bakın / 25.03.2020
- Başkalarının acısına bakmak / 05.03.2020
- Coğrafya kader midir? / 03.03.2020