Şaka yapmıyorum. Gerçekten neden asgari ücretin 10 bin lira olmasını istemediniz, olmasına müsaade etmediniz?
BTP'nin ebedi Genel Başkanı Merhum Prof. Dr. Haydar Baş, 18 yıl boyunca ülkemizdeki asgari ücretin, 'fakirlik sınırı' üzerinde olacağını vaat değil taahhüt etti.
Dünyanın ve ülkemizin en genç lideri Hüseyin Baş Bey de aynı çizgide devam ediyor ve 'asgari ücretin 10 bin lira olmaması mümkün değil' diyerek taahhüdü yeniliyor.
Bir daha sorayım; Neden en düşük maaş 10 bin lira olsun, teklifini kabul etmediniz?
'Nereden verecek, veremezler, müsaade etmezler' gibi cevapları geç kardeşim.
İnsanımız ekonomik çıkış için ya şans(!) oyunlarına yöneliyor ya da defineciliğe. Gayri resmi bahis sitelerinin ülkemizdeki yıllık cirosu 40 milyar TL civarında. Resmi olanları siz düşünün.
10 milyonda bir ihtimal için üstelik para vererek bilet alıyor. Aynı şekilde spor loto diye bir şey var. Yanılmıyorsam her hafta çekiliyor. Çıkma ihtimali 50 milyonda bir.
Amorti çıkarsa seviniyor garibim. Çıkmazsa bir dahaki çekilişte yine para verir alırım, diyor. Bu kardeşlerime seslenmek istiyorum.
Milli Ekonomi Modeli'nin, dünya çapında uygulanan bir ekonomi sistemi olduğu gerçeğini unutun.
Tam bağımsızlığın gereği, uluslararası hukuktan doğan 'senyoraj' hakkını da unutun.
Milli para nedir, ne değildir tanımını da unutun.
Batılı bilim insanları tarafından tespitli, 3 katrilyon dolardan fazla değeri olan ve 19 yıldır satılan madenlerimizi de unutun.
Bu madenlerin, uluslararası bir komisyon tarafından değer tespitinin yapılmasını, bu tespit değerinin Merkez Bankasına konulmasını artı yine bu madenlerin devlet-millet ortaklığı ile işletilmesini ve bunların karşılığı olarak 'milli para' basılmasını da unutun. Unuttunuz mu?
Her gün şans oyunlarına para yatıran kardeşim!
Her gün dünya çapındaki spor oyunlarında olasılıklara para yatıran kardeşim!
Her hafta 50 milyonda bir ihtimal için para veren kardeşim!
Her ay ve her yılbaşında 10 milyonda bir ihtimal için para veren kardeşim!
2002 seçimlerine 18 parti girmişti. 2019 seçimlerine ise 12 parti katıldı.
Yani senin, bugünkü değeriyle aylık maaşının en az 10 bin lira olması 18 ihtimalde bir ihtimaldi. Ama sen, 50 milyonda bir ihtimal için para verirken, 18'de bir ihtimal için oy bile vermedin. Neden?
'Vereceklerine inanmadım' diyenler olabilir. Farz edelim ki, sen 18'de bir ihtimal için oy verdin ve BTP iktidar oldu, asgari ücreti de 'fakirlik sınırı' üzerinde bir rakama çıkartamadı!
Bugün kaybettiklerinden daha fazlasını mı kaybederdin?
Bak! 19 yıl olmuş ve iktidar partisi, muhalefet partisi gibi enflasyondan, faizden şikayetçi.
Yıllarca IMF, bizden borç istedi, diyenler şimdi 2001 krizinden medet umuyor. Ardından da asgari ücreti 16, emekli maaşlarını 27 kat arttırdıklarıyla gövde gösterisi yapıyor.
Devlete ait kurumlar satılmış, üstüne 450 milyar dolardan fazla borç yapılmış, vatandaşın bankalara borcu 1 trilyon TL'ye dayanmış. Adliyeler, haciz dosyaları işgali altında.
Sen söyle; bundan daha kötü mü olurdu?
Bağımsız Türkiye Partisi Lideri Hüseyin Baş'ın dediği gibi; "2001 krizinin etkilerini bilmem de 3 Kasım 2002 krizinin etkilerini hala net olarak hissediyoruz."
Ekonomi batmış ama itiraf edemiyorlar. Piyasayı kontrol edemeyen AKP iktidarı, sözüm ona fahiş fiyat ile mücadele için bir taraftan kolluk kuvvetlerini diğer taraftan da Diyaneti (hutbeleri) devreye koydu. Bu acziyetin itirafıdır.
Gerçi bu tespiti aylar önce BTP Lideri Hüseyin Baş; 'Bu batışın sebebi aslında Türkiye'nin kabiliyetsizliğinden değil. Bu batışın sebebi tamamen yönetim tarzımızdan kaynaklanıyor' cümleleriyle ifade etmişti.
Çıkışı mı soruyorsunuz? Tabiki Milli Ekonomi Modeli.
Neden mi? Bu modeli, parti programına alan ve yol haritası yapan BTP Liderinin sözleriyle anlatayım;
"Milli Ekonomi Modeli kendini tamamlamış ve ispatlamıştır… Bakın 2008 yılında ABD'de Mortgage krizi dediğimiz Lehman Brothers bankasının batışı ile başlayan kriz...
ABD bu krizden para basarak çıktı. Bunu 2005 yılında Prof. Dr. Haydar Baş'ın yazdığı Milli Ekonomi Modeli kitabına borçlu.
2012 yılından beri Avrupa Merkez Bankası, krizleri parasal genişleme ile yani para basarak atlattı.
Biz, parayı basın ve har vurup harman savurun demiyoruz. Devletlerin, GSMH karşılığında basabilecekleri para miktarı vardır.
Burada ikinci soru devreye giriyor; 'tamam da ne kadarını basabilirim'.
Mesela Türkiye'de, GSMH şuanda 450 milyar dolar civarında bir para.
Biz bunun ne kadarını basabiliriz veya bunun piyasada ne kadarı var?
Bugün kredi kartları borçlarını topladığınızda milyarlarca para çıkıyor ama vatandaşın cebinde böyle bir para yok. Bu para nereden oluşmuş?
Kredi borçlarına bakıyorsunuz devasa boyutlarda rakamlar ortaya çıkıyor ama böyle bir para piyasada yok. Kan yok vücutta, organlar nasıl çalışabilir? Dolayısıyla vücuda kan vermememiz gerekiyor."
Ya sizce?
- Erdoğan tasarrufun neresinde? / 05.05.2024
- Dost düşman tanımı yapamayan bir iktidar / 04.05.2024
- Ali’yi halife seçen Hz. Peygamber değil Yüce Allah’tır / 03.05.2024
- Hamas terör örgütü mü? / 02.05.2024
- Sloganlarla avutulan kalabalıklar / 01.05.2024
- İlkelerine sahip çıkmayanlar bu millete sahip çıkamaz / 29.04.2024
- Elmalılı Hamdi Yazır’ın tefsirinde İsrail / 28.04.2024
- İnsan ‘kokuşmuş bir sudan’ yaratıldığını bilmiyor mu? / 26.04.2024
- Fuhuş kökünden fahiş fiyatlar / 24.04.2024