Malum AKP'ye kadar ülkemiz siyaseti 10 yılda bir gerçekleşen darbelerle anılırdı. Herhalde bundan sonra da 10 yılda bir yeni anayasa yapan ülke olarak anılacaktır.
Sahi bayram değil, seyran değil nereden çıktı bu yeni anayasa başlığı? Hangi ihtiyaçtan doğdu?
Devlet ve milletimizin ilk ve çok ama çok acil ihtiyacı yeni anayasa mı? Evet, diyen var mı?
Var, diyenlere bir soru daha sorayım; 1982 anayasasından ilk dört madde ve %10 seçim barajı dışında değişmeyen bir madde söyleyebilir misiniz? Bakın! Kamu İhale Yasasını bile 16 yılda 186 kez değiştirmişler.
Bunların dışında ne var, ne yok değiştirdiler. En son kurumların yapılarını baştan aşağı dizayn etmek için bir referandum yapmıştılar ve de malumunuz 3 yıl önce yönetim şeklini bile değiştirmiştiler. Şimdi neyi değiştirecekler?
Geriye dönelim! 2010 yılını hatırladınız mı? Kişisel haklardan, özgürlüklerden, ordudan, yargıdan, devlet kurumlarına kadar bir sürü maddeler hazırlanmıştı.
Bu referandum ile artık Türkiye, özgürlüklerin buram buram koktuğu, adaletin sağanak sağanak yağdığı, kimsenin yargıya parmak sallayamadığı, barışın, huzurun, kardeşliğin diyarı olacak diye meydanlar kaynatılıyor "evet" isteniyordu. Meclis'teki diğer partiler ise muhalefet olsun diye "hayır" diyordu.
İktidarın meydanlardaki kozu da hazırdı, sözü de. Darbecilerin yaptığı anayasaya karşı milletimizi "evet" demeye çağırıyor ve referandumu, 'darbeci, vesayetçi' anlayışla hesaplaşmak olarak milletin önüne koyuyorlardı.
O bildik üslupla, "her zaman hayırda, hayır yoktur. Hayır, diyenler darbecidir" deniliyordu.
Hatta o günlerde bizim 'papaz', birilerinin ise 'Allah dostu' dedikleri Fetullah Gülen, "imkan olsa mezardakileri bile kaldırarak referandumda 'evet' oyu kullandırmak lazım" diyordu.
Mezardan kalkan olmadı ama hayattakiler %57 ile "evet" dediler.
Sayın Erdoğan mutluydu. Balkona çıktı ve "her vesayetçi anlayış kaybetmiştir. Bugün, bu akşam kaybeden darbeci anlayış olmuştur" dedi.
Bugün Erdoğan'ın yeni anayasa başlığına kayıtsız, şartsız "evet" diyen Sayın Bahçeli o günkü anayasa için "uzlaşmadan uzak, AB ve ABD'nin istekleri doğrultusunda hazırlanmış, üniter yapıyı bozacak, AKP-PKK projesi" olduğunu belirtiyordu.
Sayın Bahçeli referandumdan hemen sonra da, "referandum sonuçlarına saygı duyuyoruz" diyor ve ekliyordu; "Türkiye için hayati risk ve tehlikelerle dolu karanlık bir döneme girilmiştir."
Yetkiyi almıştı AKP ve hemen etkileri görülmeye başlanmıştı. Anayasa Mahkemesi, Danıştay, Yargıtay, Sayıştay yeniden dizayn edildi.
Milli Güvenlik Kurulu, TSK, komuta kademesi, terfiler, atamalar kısaca bütün devlet kurumlarında aynı dizaynlar gerçekleştirildi.
Hatta bugün çok tartışılan 'İstanbul Sözleşmesi' de bu şemsiye altında imzalandı.
Referandumdan 2 yıl sonra çözüm süreci başlattılar. 6 yıl sonra da hain kalkışma ile karşı karşıya kaldık. Bu kalkışmadan sonra ise devlet kararnamelerle yönetilmeye başlandı.
Bu sürecin 9 yıl evvelinde de iktidar AKP idi 9 yıl sonrasında da iktidar AKP.
O günlerde Bağımsız Türkiye Partisi, AKP'nin hazırladığı yeni anayasanın gelecekteki olumsuz etkilerini tam 57 maddede kamuoyuna açıkladı.
Aylardan Ramazan'dır ve referanduma az bir zaman kalmıştı. (Allah'ın selamı üzerine olsun) merhum Prof. Dr. Haydar Baş, İstanbul'da düzenlenen bir iftar yemeğinde bu referandumla ilgili yine tarihi uyarılarından birini yapıyor ve neden "hayır" diyeceklerini şöyle izah ediyordu:
"Referandumda anayasa değişikliklerinin kabul edilmesi halinde Türkiye demokratik bir krallık şekline bürünecek. Bizim sistemimiz, rejimimiz kuvvetler ayrılığı ilkesine göre tanzim edilmiştir. Bu ne demektir? Yasama bağımsızdır, Yürütme ve Yargı bağımsızdır. Yasama, Yürütme ve Yargının tek elde toplandığı sisteme kuvvetler birliği sistemi denir. Bu krallıktır, saltanattır ve padişahlıktır.
Şimdi gelelim bu anayasanın içindeki maddelere… 1982 anayasasından tamamı alınmış, bir kaç tane cilalı cümle eklenerek hepsi olduğu gibi kabul edilmiş. Fakat onlardan farklı iki tane temel madde bunlara ilave edilmiş. Neymiş bu fark? Yasama ve Yürütme maddeleri aynen olduğu gibi halini muhafaza ediyor. Yargıya ait kurulları da çok enteresan bir ustalıkla cımbız gibi çekerek Türk toplumunu demokratik bir krallık dönemine sevk etmeye çalışıyorlar."
Şu anki yönetim sistemimizin adını tam olarak söyleyebilen var mı?
- Hüseyin Baş’tan, Ebu Zer duruşu / 18.03.2024
- Ne yereli! Genel seçim bu genel! / 17.03.2024
- Erdoğan ‘bırakıyorum’… ‘Valla bırakmayız’ / 16.03.2024
- Ehli Beyt’e imanımız, Hz Muhammed’e imandır / 15.03.2024
- CHP’nin kimlik arayışı İsmet İnönü ile başladı / 14.03.2024
- Erdoğan’ın dilinde bu sefer ‘kul hakkı’ var / 13.03.2024
- İnsan kıymetini bildiği şeye sahiplenir / 11.03.2024
- Ramazan’da ahir zaman siyasetçilerine ve hocalarına dikkat / 10.03.2024
- Erdoğan’ın korku ve açlıkla terbiye siyaseti / 09.03.2024