logo
03 MAYIS 2024

2002'de milli model şart

01.01.2002 00:00:00
Dünkü yazımızda Türkiye'nin global düzenin şartlarına ister istemez boyun eğmesinin örneklerini vermiştik.

Küresel sistemde bir ülkenin içten ele geçirilişinin yöntemleri uzun yıllardır ülkemize dayatılmaktadır.

Dış borç batağıyla beraber istenilen siyasi ve sosyal tavizlerin kolayca yerine getirilmesinin sağlandığı bu anlayışta, dış destekli yatırım kalkınma modellerini, dış destekli ekonomik programları, içine düşülen badireleri aşmaya yardımcı olacağı söylenerek yerine getirmesi istenilen tarım, sanayi, maliye vb. alanlardaki sözde reform önerilerini eksiksiz yerine getirme çabaları ile 2001 yılı tamamlanmıştır.

Gelinen nokta ise dün de ifade ettiğimiz gibi hiç de iç açıcı değildir.

Benzer ekonomik sorunlar yüzünden aynı IMF ile çalışan, benzer taktiklerin verildiği Arjantin, ülkemizden çok daha az dış borca sahip olmasına rağmen konkordato ilan etmek zorunda kalmıştır. Arjantin ekonomisi çökmüştür. Bir hafta önce kurulan yeni hükümet istifa etmiştir. Halkta isyan başlamış, güvenlik önlemlerine rağmen yağma, hırsızlık olaylarının önüne geçilemez olmuştur.

IMF reçeteleri ile bu hâle gelen ülke, krizi aşmak için yine borç kredi istemesine karşın hayır yanıtı almıştır. Oysa Arjantin yakın zamana kadar dünyanın en güçlü ekonomilerinden biri olmaya aday gösterilmekteydi. Ama küresel dengelere uymayan bu hızlı yükselişi, bu düzenin kurallarına göre kendi eliyle çöküşe çevrilmiştir.

Türkiye şartları karşılaştırıldığında, ülkemizin bir Arjantin olmaması için derhal önlemler alınmasının gereği ortadadır.

Bir yandan AB'ye alınma vaatleriyle oyalanan Türkiye, 1995'te girdiği Gümrük Birliği ile, tek taraflı pekçok ekonomik yükümlülüğü üstlenmiştir. Türkiye bu tarihten sonra Avrupa mallarının açık pazarı haline gelmiştir.

Neticede, IMF'nin temsil ettiği sermaye grupları ve uluslararası şirketlerle ekonomik rekabete hazır olmayan yerli üretim durma noktasındadır.

Bu noktada tekrar devreye giren IMF, ülkemize ekonomik istikrarı sağlayacak programları sunarak aslında temsil ettiği sermaye gruplarının pazar ve kaynaklarını ele geçirmesini garanti altına almaktır.

IMF'nin en stratejik kurumlarımızı özelleştirmemiz için yaptığı ısrarın sebebi de budur.

Uluslararası tahkimin, IMF ile işbirliğinin şart koşulduğu kalkınma modellerinde, devletin güçlü olması bir engel olarak görülmekte olduğu için son zamanlarda devleti küçültün denilmeye de başlandığını dünkü yazımızda ifade etmiştik.

Bu programların yanına bankaların içinin boşaltılması da eklenince ülke ekonomisi felç olmuştur.

Telafisi imkânsız zararlar doğmadan gerekli tedbirlerin alınması zaruridir.

Tamamen kendi insanımızın emeği, çalışması ve üretimiyle ülkemizin kalkınmasını ve ekonomik bağımsızlığını hedefleyen milli bir ekonomik model derhal hayata geçirilmelidir.

2001 yılının siyasi, sosyal vs. her sahadaki sorunlarının temel sebebinde yatan bu ekonomik dar boğazdan bir an evvel kurtulmamız 2002 yılı kalkınma programlarının hayata geçirilmesini de sağlayacak tek yoldur.

Zira, ekonomik bağımsızlık, tam bağımsızlığın esaslı unsurudur.

Bu sebeple, girilen yeni dönemde 19.'sunun yapılması için hazırlıkların tamamlanacağı stand-by anlaşmalarından derhal vazgeçilmesi gerekmektedir.

Ülkemizin asıl sorunlarının halli için değil de sadece yapısal bozuklukların olduğu iddia edilen mali kesime aktarılması şart koşularak verilen IMF kredileri, borçların teminatından başka bir şey değildir.

Milli ekonomi modeli ile, ülkeyi sömürmeyi hedefleyen küresel güçlere karşı topyekün bir mücadele başlatılmalıdır.

Türkiye her türlü mal ve hizmeti üretebilme gücüne sahip olmalı, iç ve dış ödemelerini borçlanmadan temin etmelidir. Sahip olduğu kaynaklar dikkate alındığında bu gücü mevcuttur.

Uluslararası sermayenin gelişmekte olan ülkelere karşı yürüttüğü ekonomik savaştan dolayı ülkemizde reel sektör, ileri teknoloji kullanacak, büyük yatırım ve organizasyonları hayata geçirecek güçten uzaklaşmıştır.

Bu sebeple devlet, yeni ürünleri geliştiren, yeni pazarlar bulan, yeni tekniklerin uygulandığı alanlara girip, mamul ve yarı mamul üreterek reel sektöre öncülük yapmalıdır.

Devleti küçültün söylemleri yerine her sahada milletine sahip çıkacak güçlü bir yapılanmaya gidilmelidir.

Bugün ülkemizde, vergi gelirlerinin tamamı, iç ve dış borçlarımızın faizlerini dahi karşılayamaz durumdadır. Ülkemiz yüksek faiz, enflasyon ve döviz üçgeni içinde bir darboğaz yaşamaktadır.

Oysa yapılması gereken vergi gelirleriyle devletin kendine halktan kaynak sağlaması değil, üretime hız vermesidir. Devlet işçi ve memurdan, geliri 100 milyarın altında olan üretici ve pazarlamacıdan vergi almamalıdır. Emisyon o miktarda arttırılarak, sıfır faizle proje mukabili sermaye verilmeli, reel sektöre "0" faizle kaynak sağlanmalıdır. Bu sayede arz arttırılacak, talep karşılığını bulacak, enflasyon tehlikesi ortadan kalkacaktır.

Neredeyse sadece faizlerin ödenmesi için toplanan vergiler yerine faizler ya borç ertelenmesi ile yeni bir takvime bağlanmalı, ya da para basılarak borçlar ödenmelidir.

Gelişmiş ülkelerde piyasalarda tedavülde olan yerli para miktarı milli gelirlerinin % 30'u iken, Türkiye'de % 2'lerde seyreden bu oran yukarıdaki emisyonun genişletilmesi yöntemiyle eşit seviyelere getirilmelidir.

Bu yöntemle piyasadan "0" faizle para sağlanacağına göre, bankalardan kredi isteyen de olmayacaktır. Milli paramız değerini kaybetmeyecek, yabancı paraların geçerliliği sona erecektir.

Bu sayede reel sektör para ihtiyacını yüksek faizle bankalardan sağlayacağı faaliyet dışı gelirlerle değil, üretimle elde etmeye yönelecektir.

Gümrük birliği milli menfaatlerimiz doğrultusunda tekrar gözden geçirilmeli, sigorta, vergi, enerji gelirleri aşağıya çekilip maliyetler düşürülmeli, halkımıza dış piyasa koşullarında rekabet edebilecek malları üretme imkânı sağlanmalıdır.

Aynı manada yerli üretim ithal mallar karşısında korunmalıdır.

Devletin uluslararası kuruluşlardan aldığı 130 milyar kredi ve kayıt altına alınmamış dövizin varlığı ile piyasada milli paramızın yerini yabancı para birimleri almıştır. Türk parasının değeri Merkez Bankası eliyle korunacak, dolarizasyonu önleyecek tedbirler alınmalıdır...

Dalgalı kur politikasına son verilmelidir.

IMF talimatları doğrultusunda para basmaktan men edilen Merkez Bankasının işlevini, günümüzde bankaların kredi kartları ve çek hesapları görmektedir. Faiz işletilerek yeni bir gelir kapısı sağlayan bu yöntem değiştirilmeli, parayla para kazanan rantiye kesimine gelir transferi sağlayan bankacılık kesimi sıkı bir devlet denetimine sokulmalıdır. Bu sayede faiz hadlerinin, banka kredilerinin, sektörler ve firmalar arasındaki yatırımların dağılması ve yapısı kontrol edilebilecektir.

Uluslararası tahkim uygulamasına son verilmelidir.

Yüksek faiz, enflasyon ve döviz üçgeni içinde hapsolan paranın, spekülatif para ve sermaye hareketlerine karşı korunması için tedbirler alınmalıdır.

IMF politikalarıyla ekonomik sahaların ele geçirilmesinin yanında ülkenin doğal kaynakları, enerji kaynakları, halkın tasarruf birikimleri ve kâr eden kamu işletmeleri uluslararası sermaye tarafından teslim alınmak istenmektedir.

Her sahada kendi kendine yetebilecek dünyanın ender ülkelerinden biri olan Türkiye, IMF benzeri sadece bazı çevrelerin menfaatlerini garanti altına almak için çalışan kuruluşların projelerini bir kenara bırakmalıdır.

Esas maksatları ortada olan bu uluslararası kuruluşlar, alınacak milli tedbirlerle yeni yılda ülkemizin gerek iç, gerekse dış ilişkilerine müdahale edememelidir.

Ekonominin de rayına girmesiyle sosyal sahada da huzur ve refaha kavuşacak insanımızla önce içte birliği temin etmiş bir Türkiye'nin uluslararası arenada da liderliğe oynayacağı muhakkaktır.

Bize ait kaynaklarımızı kullanarak hayata geçireceğimiz kalkınma programlarıyla, üreterek, çalışarak bu noktaya kısa zamanda gelmemiz mümkündür. IMF reçetelerinin tam tersini yaparak ekonomisini, Asya krizinden koruyan Malezya örneğimiz olmalıdır.

İlim ve fikir adamlarımızın hazırlayacağı projelerle 2002 yılında içinde bulunduğumuz bu badirelerin aşılması hiç de imkânsız değildir.

Yeter ki büyük Türk milleti özüne dönsün ve kendine güvensin!
 
Prof. Dr. Haydar Baş / diğer yazıları
İmamoğlu beklerken randevu Özel'e verildi
O randevu neden hala verilmedi?
Erdoğan-Özel görüşmesinden İmamoğlu rahatsız mı oldu?
'Özgür Özel bir adım öne çıktı'
İsrail Gazze'de tarım arazilerini önce yok ediyor
Sonra askeri üsse dönüştürüyor
İsrail Refah'a hava saldırısı düzenledi
Yine çocukları katletti
Bakan Şimşek enflasyon verilerini değerlendirdi
"Beklentiler doğrultusunda gerçekleşti"
Genç kadın bıçak zoruyla taksiye bindirip kaçırdı
'Döveceksin biliyorum, yalvarırım bırak'
Nisan ayı enflasyonu açıklandı
TÜİK yüzde 69.80, ENAG yüzde 124.35
Bakanlıktan antik yola beton yama hakkında açıklama
'İzinsiz uygulamalar kaldırılacak'
'Van Gogh ve Mozart'ın otizmli olduğu konuşuluyor'
Otizm ile ilgili doğru bilinen yanlışlar
AKP'li eski başkan, makam odasını eleştiren esnafla tartıştı
'Erdoğan hastasıyım' dese de kovuldu!
Kritik görüşmeyi gazeteler nasıl gördü?
'Özel' seçilmiş manşetler
Kayyum rektöre ballı maaşlı yeni koltuk
Bu ne sevgi ah!
Yolcu otobüsü şarampole devrildi
2 kişi öldü, 40 kişi yaralandı
Metin Cihan: 2 AK Parti: 0
İsrail'le ticaret tamamen durduruldu
İmamoğlu beklerken randevu Özel'e verildi
O randevu neden hala verilmedi?
Erdoğan-Özel görüşmesinden İmamoğlu rahatsız mı oldu?
'Özgür Özel bir adım öne çıktı'
İsrail Gazze'de tarım arazilerini önce yok ediyor
Sonra askeri üsse dönüştürüyor
İsrail Refah'a hava saldırısı düzenledi
Yine çocukları katletti
Bakan Şimşek enflasyon verilerini değerlendirdi
"Beklentiler doğrultusunda gerçekleşti"
Genç kadın bıçak zoruyla taksiye bindirip kaçırdı
'Döveceksin biliyorum, yalvarırım bırak'
Nisan ayı enflasyonu açıklandı
TÜİK yüzde 69.80, ENAG yüzde 124.35
Bakanlıktan antik yola beton yama hakkında açıklama
'İzinsiz uygulamalar kaldırılacak'
'Van Gogh ve Mozart'ın otizmli olduğu konuşuluyor'
Otizm ile ilgili doğru bilinen yanlışlar
AKP'li eski başkan, makam odasını eleştiren esnafla tartıştı
'Erdoğan hastasıyım' dese de kovuldu!
Kritik görüşmeyi gazeteler nasıl gördü?
'Özel' seçilmiş manşetler
Kayyum rektöre ballı maaşlı yeni koltuk
Bu ne sevgi ah!
Yolcu otobüsü şarampole devrildi
2 kişi öldü, 40 kişi yaralandı
Metin Cihan: 2 AK Parti: 0
İsrail'le ticaret tamamen durduruldu
logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2024

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.