2019 seçimleri öncesi bomba açıklama!
Rize'de düzenlenen Atatürk Vatandır Sempozyumunda konuşan Lütfullah Önder, AKP?MHP ittifakıyla çıkarılan seçim güvenliği yasasını değerlendirdi. Düzenlemeden çarpıcı örnekler veren Önder, "Minare çalınırsa kılıfı hazır" dedi
20.03.2018 00:00:00
YENİ MESAJ/RİZE
Yeni Mesaj Gazetesi tarafından Rize'de düzenlenen Atatürk Vatandır Sempozyumunda konuşan Hukukçu-yazar Lütfullah Önder, AKP-MHP ittifakıyla çıkarılan seçim ittifakı ve seçim güvenliği kanununu değerlendirdi.
Önder yeni düzenleme ile seçim güvenliğinin tamamen ortadan kaldırıldığını belirtti.
Mühürsüz oyların geçerli sayılmasına dikkat çeken Lütfullah Önder şunları söyledi: "Mühürsüz oylar geçerli sayılıyor. Bir önceki referandumda Yüksek Seçim Kurulu (YSK) kararıyla geçerli kabul edilmişti ama bunun yasal hale getirilmesi bambaşka bir şey. Bu ne demek? Siz YSK'ya diyorsunuz ki, "siz artık zarfları mühürlemeyin, sandık kurullarına siz artık oy pusulalarını ve zarfları mühürlemeyin." Peki, mühürlü oy bizim icadımız mı? Hayır, bütün dünyada uygulama böyle. Dünyada mühürsüz oyların geçerli sayıldığı tek ülke ileri demokrasiye sahip Türkiye olacak. Bu uygulama sahte oyla gerçek oyu ayırt etmek için getirilmişti. Oy pusulalarını basmak zor değil, dahası YSK oy pusulalarını fazla basıyor. Ciddi oranda sahtecilik girişimleri oluyor. Bunu her seçimde görüyoruz. Peki, mühürsüz oylar geçerli olacağına göre artık seçim kurulları gerçek oyla sahte oyu nasıl ayırt edecek? Bu mümkün değil. Dolayısıyla istediğiniz kadar sahte oyu devreye koymak mümkün olacak."
Sandık Kurulları da kontol altında
"Sandık kurullarını daha önce İlçe Seçim Kurulları kura ile belirliyordu. Şimdi kura kalkıyor" diyen Lütfullah Önder şöyle devam etti: "Ola ki o kurulda iktidara oy vermeyen veya iktidar lehine karar vermeyecek insanlar çıkabilir. Bu riski almıyorlar ve artık Sandık Kurulu kura ile değil, kaymakamın verdiği liste üzerinden Seçim Kurulu Başkanı tarafından belirlenecek ve memur olması zorunlu. Niye memur? Hakimin kendini bağımsız hissetmediği bir ortamda memur iktidar aleyhine bir karar verebilir mi? Bu şekilde 6 kişilik sandık kurulunun 5 tanesi iktidarın kontrolünde olacak. Bir ihtimal altıncı isim muhalefetten olabilir ama onu da devre dışı bırakacak ikinci bir düzenleme var. O da şu; şu anda seçimler yapılırken sandığın başına jandarma ve polis gidemiyor, ancak bir olay çıkar ve Sandık Kurulu Başkanı çağırırsa gidebilirler. Şimdi jandarma ve polisin sandığın başına istediği zaman gitme hakkı var. Olur da sandık kurulunda bir tane muhalif üye olur, yapılacak usulsüzlüğe göz yummak istemez onu da kolluk eliyle oradan uzaklaştıracaklar. Bunun alt yapısını oluşturuyorlar."
'Aynı adres farklı sandık'
Rize'deki konuşmasında, "Neticede siz sandığa ne atarsanız atın aslolan çıkan, açıklanan sonuçtur" diyen Önder, yeni düzenlemeden çarpıcı bir örnek daha verdi.
Önder, "Şimdi açıklanacak sonuçlara dokunacak insanları siz istediğiniz gibi belirlediniz, yerleştirdiniz, olumsuz düşünecek biri olursa onları uzaklaştıracak yöntemi de yaptınız. Şimdi diyelim ki hepimiz aynı binada oturuyoruz, hepimiz aynı sandıkta oy kullanıyoruz ve Bağımsız Türkiye Partisi'ne (BTP) bu binadan 50 tane oy atıldı diyelim. Sandık kurullarını ayarladıkları için sonuçlar açıklandığında BTP'nin 50 tane oyu kayboldu. Ne yapacağız? İtiraz edeceğiz, hesap soracağız. İşte bu hesap sorulmasın diye bir düzenleme daha yapıldı ve aynı binada oturanlar aynı sandıkta oy kullanmayacak. Hepsini başka başka, hiç tanımadığı insanlarla oy kullandıracaklar. Niye? Minareyi çalmayı hedeflediler ya kılıfını hazırlıyorlar. Bir örnek yaşandı; Bakırköy'de 160 seçmenli bir bina. Bir vatandaş üşenmiyor ve 160 kişilik listeyi kontrol ediyor ve 26 tane o binada oturmadığı halde seçmen görünen sahte seçmen olduğunu tespit ediyor. Bu yüzde 16 demek. Gidiyor İlçe Seçim Kurulu'na, İlçe Nüfus Müdürlüğüne başvuruyor ve bu 26 kişi bizim binada oturmadığı halde burada seçmen görünüyor diyor. Vatandaş bunu binasındaki insanları tanıdığı için yapıyor. Şimdi aynı binada oturanlar farklı sandıklara dağıtıldığı zaman artık vatandaş sandığında kullanılan oyun sahte mi, gerçek mi olduğunu bilemeyecek" dedi.
Anahtar Prof. Baş'ın elinde
"Bu anlattığım tablo 2010 referandumunda yaşandı. O referandumda yargı teslim alınmaya çalışılıyordu. O dönemde biz 'hayır' dedik" diyen Lütfullah Önder şöyle devam etti: "BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş çok ciddi bir kampanya yürüttü ve dedi ki; "Bu referandumdan evet çıkarsa Türkiye artık demokratik krallık olur." Demokratik krallık çok önemli bir tarif. Ne demek? Demokratik yani seçime gideceğiz, yani biz seçeceğiz. Krallık; öyle yetkiler veriyoruz ki yasama elinde, yürütme elinde, yargı elinde. Bütün güçleri elinde toplamış. Seçtiğimiz insan kral oluyor. Eğer 2010 yılında ve daha öncesinde Prof. Dr. Haydar Baş'ı dinleseydik bugün bu zor, sıkıntılı günleri yaşamayacaktır. Türkiye her anlamda her geçen gün bir Ortadoğu ülkesi haline geliyor. Zararın neresinden dönülürse kârdır. Yanlış mecralarda boşuna arayışlarla yorulmayalım. Bu sıkıntılardan, dertlerden kurtulmak ve çare bulmak istiyor muyuz? 'Anahtarı belim elimdedir' diyen bir adam var, daha neyi istiyoruz? Prof. Dr. Haydar Baş'ın etrafında kenetlenmediğimiz müddetçe daha çok kaybetmeye, zarara uğramaya mahkum oluruz."
Yeni Mesaj Gazetesi tarafından Rize'de düzenlenen Atatürk Vatandır Sempozyumunda konuşan Hukukçu-yazar Lütfullah Önder, AKP-MHP ittifakıyla çıkarılan seçim ittifakı ve seçim güvenliği kanununu değerlendirdi.
Önder yeni düzenleme ile seçim güvenliğinin tamamen ortadan kaldırıldığını belirtti.
Mühürsüz oyların geçerli sayılmasına dikkat çeken Lütfullah Önder şunları söyledi: "Mühürsüz oylar geçerli sayılıyor. Bir önceki referandumda Yüksek Seçim Kurulu (YSK) kararıyla geçerli kabul edilmişti ama bunun yasal hale getirilmesi bambaşka bir şey. Bu ne demek? Siz YSK'ya diyorsunuz ki, "siz artık zarfları mühürlemeyin, sandık kurullarına siz artık oy pusulalarını ve zarfları mühürlemeyin." Peki, mühürlü oy bizim icadımız mı? Hayır, bütün dünyada uygulama böyle. Dünyada mühürsüz oyların geçerli sayıldığı tek ülke ileri demokrasiye sahip Türkiye olacak. Bu uygulama sahte oyla gerçek oyu ayırt etmek için getirilmişti. Oy pusulalarını basmak zor değil, dahası YSK oy pusulalarını fazla basıyor. Ciddi oranda sahtecilik girişimleri oluyor. Bunu her seçimde görüyoruz. Peki, mühürsüz oylar geçerli olacağına göre artık seçim kurulları gerçek oyla sahte oyu nasıl ayırt edecek? Bu mümkün değil. Dolayısıyla istediğiniz kadar sahte oyu devreye koymak mümkün olacak."
Sandık Kurulları da kontol altında
"Sandık kurullarını daha önce İlçe Seçim Kurulları kura ile belirliyordu. Şimdi kura kalkıyor" diyen Lütfullah Önder şöyle devam etti: "Ola ki o kurulda iktidara oy vermeyen veya iktidar lehine karar vermeyecek insanlar çıkabilir. Bu riski almıyorlar ve artık Sandık Kurulu kura ile değil, kaymakamın verdiği liste üzerinden Seçim Kurulu Başkanı tarafından belirlenecek ve memur olması zorunlu. Niye memur? Hakimin kendini bağımsız hissetmediği bir ortamda memur iktidar aleyhine bir karar verebilir mi? Bu şekilde 6 kişilik sandık kurulunun 5 tanesi iktidarın kontrolünde olacak. Bir ihtimal altıncı isim muhalefetten olabilir ama onu da devre dışı bırakacak ikinci bir düzenleme var. O da şu; şu anda seçimler yapılırken sandığın başına jandarma ve polis gidemiyor, ancak bir olay çıkar ve Sandık Kurulu Başkanı çağırırsa gidebilirler. Şimdi jandarma ve polisin sandığın başına istediği zaman gitme hakkı var. Olur da sandık kurulunda bir tane muhalif üye olur, yapılacak usulsüzlüğe göz yummak istemez onu da kolluk eliyle oradan uzaklaştıracaklar. Bunun alt yapısını oluşturuyorlar."
'Aynı adres farklı sandık'
Rize'deki konuşmasında, "Neticede siz sandığa ne atarsanız atın aslolan çıkan, açıklanan sonuçtur" diyen Önder, yeni düzenlemeden çarpıcı bir örnek daha verdi.
Önder, "Şimdi açıklanacak sonuçlara dokunacak insanları siz istediğiniz gibi belirlediniz, yerleştirdiniz, olumsuz düşünecek biri olursa onları uzaklaştıracak yöntemi de yaptınız. Şimdi diyelim ki hepimiz aynı binada oturuyoruz, hepimiz aynı sandıkta oy kullanıyoruz ve Bağımsız Türkiye Partisi'ne (BTP) bu binadan 50 tane oy atıldı diyelim. Sandık kurullarını ayarladıkları için sonuçlar açıklandığında BTP'nin 50 tane oyu kayboldu. Ne yapacağız? İtiraz edeceğiz, hesap soracağız. İşte bu hesap sorulmasın diye bir düzenleme daha yapıldı ve aynı binada oturanlar aynı sandıkta oy kullanmayacak. Hepsini başka başka, hiç tanımadığı insanlarla oy kullandıracaklar. Niye? Minareyi çalmayı hedeflediler ya kılıfını hazırlıyorlar. Bir örnek yaşandı; Bakırköy'de 160 seçmenli bir bina. Bir vatandaş üşenmiyor ve 160 kişilik listeyi kontrol ediyor ve 26 tane o binada oturmadığı halde seçmen görünen sahte seçmen olduğunu tespit ediyor. Bu yüzde 16 demek. Gidiyor İlçe Seçim Kurulu'na, İlçe Nüfus Müdürlüğüne başvuruyor ve bu 26 kişi bizim binada oturmadığı halde burada seçmen görünüyor diyor. Vatandaş bunu binasındaki insanları tanıdığı için yapıyor. Şimdi aynı binada oturanlar farklı sandıklara dağıtıldığı zaman artık vatandaş sandığında kullanılan oyun sahte mi, gerçek mi olduğunu bilemeyecek" dedi.
Anahtar Prof. Baş'ın elinde
"Bu anlattığım tablo 2010 referandumunda yaşandı. O referandumda yargı teslim alınmaya çalışılıyordu. O dönemde biz 'hayır' dedik" diyen Lütfullah Önder şöyle devam etti: "BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş çok ciddi bir kampanya yürüttü ve dedi ki; "Bu referandumdan evet çıkarsa Türkiye artık demokratik krallık olur." Demokratik krallık çok önemli bir tarif. Ne demek? Demokratik yani seçime gideceğiz, yani biz seçeceğiz. Krallık; öyle yetkiler veriyoruz ki yasama elinde, yürütme elinde, yargı elinde. Bütün güçleri elinde toplamış. Seçtiğimiz insan kral oluyor. Eğer 2010 yılında ve daha öncesinde Prof. Dr. Haydar Baş'ı dinleseydik bugün bu zor, sıkıntılı günleri yaşamayacaktır. Türkiye her anlamda her geçen gün bir Ortadoğu ülkesi haline geliyor. Zararın neresinden dönülürse kârdır. Yanlış mecralarda boşuna arayışlarla yorulmayalım. Bu sıkıntılardan, dertlerden kurtulmak ve çare bulmak istiyor muyuz? 'Anahtarı belim elimdedir' diyen bir adam var, daha neyi istiyoruz? Prof. Dr. Haydar Baş'ın etrafında kenetlenmediğimiz müddetçe daha çok kaybetmeye, zarara uğramaya mahkum oluruz."
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.