İslam'daki Kuran-ı Kerim
İslam'da vahiy yoluyla gelen Kuran-ı Kerim'deki ayetlerin herbiri bilimle paralel düşmektedir. Bunların içindeki bilime zıt olan herhangi bir ayet mevcut mudur? Kuran-ı Kerim 1450 yıl önce yazılmış bulunmaktadır. Nasıl oluyor ki 20. yüzyılın sonlarında ancak bilimsel olarak tespit edilen bazı olguları daha o zamandan içinde bulundurması mümkün olur? Buna mantıklı bir cevap verilebilir mi? Akılla mantıkla bu izah edilebilir mi?
Bilim sıklıkla yanılabilmektedir
Bilimde yeni araştırmalar durmadan yapılmaktadır. Yeni bulgular ise daima eskilerin yerini almaktadırlar. Kısacası BİLİM DURMADAN DE?İŞMEKTEDİR! Vahiy ise sabit kalmaktadır. Çünkü hakikatin ta kendisini ifade etme özelliğini taşımaktadır.
Ayrıca bilimsel araştırmalar, mesela tıbbi alanlarda çok defa eski bilinenlerle yeni bilgiler ters düşmektedir. Bazı konularda ve hastalıklarda ise tamıtamına zıt olabilmektedir. Bunların bazıları :
1 - Mesela kalp rahatsızlıklarındaki "Koşu ekzersizleri" - son yıllarda kesinlikle yasaklanmıştır. Onun yerine sadece " Tempolu Yürümeler" tavsiye edilmektedir. Sebebi de gayet açıktır. Eskiden şiddetle tavsiye edilen kır koşularında ani ölüm oranları çoğalmaktadır. Ormanlarda ölü cesetlere rastlanmaya başlanmıştı.. Koşular ani ölümlere sebep olmaktaydı. Koşanların ölümleriyle, karşı karşıya kalındıktan sonra bu hususta ilmin yanılgı içinde olduğu anlaşılarak koşu yasaklanmalarına gidilmiştir. Fakat bu yanılgı yüzlerce, belki de binlerce insanın ölümüme sebep olmuştu.
2 - Bunun yanında karaciğer hastalıklarındaki beslenme yöntem ve perhizleri de devamlı olarak değişmektedir. İlk zamanlarda, karaciğer hastalığında, nerdeyse tamamen açlığa yakın perhize gidilmekteydi. Daha sonraları bu sistem değişti ve hastalara her şey yedirilmeye başlandı. Ama her şey yiyebilirsinden sonra, kızartma ve yağlıların ve baharatların yasaklanmalarına kadar perhizler uygulanmıştır. Çünkü onlar karaciğerin amansız düşmanıydı! Ancak araştırmalar hala devam ederek gelecekte bakalım daha hangi yöntemlerin uygulanmalarına geçilecektir.
3 - İlaçlardaki bilimsel araştırmalar ve sonuçları birçok ilaç uygulamaları da başka bir örnekleme olmaktadır. Yeni çıktıklarında şiddetle tavsiye edilen bazı ilaçlar daha sonraları değişik yan etkilerinin oluşmalarıyla yasaklanmaya kadar gidilmektedir. Bu ve buna benzer müspet ilimlerdeki araştırma sonuçlarının verimlilik dereceleri daima değişmektedir. Kuran-ı Kerim'deki ki hakikatler ise daima sabit kalmakta ve her zaman geçerli sayılmaktadır.
Islama karşı yapılan saldırılar
Dikkat ederseniz artık Islam'a karşı çıkışlar çok acımasız, pervasız, hiçbir engel tanımadan, zorbalıkla, insanlık dışı, her türlü gaddarlığı göze alarak ve büyük ithamları öne sürerek yapılmaktadır. İslam artık dünyanın ve medeniyetin sanki bir numaralı düşmanı olarak tanıtılmaktadır. Bazı kimseler tarafından Islam'a mensup şahıslar potansiyel terörist olarak görülmektedir.
Dünyada ve ülkemizde, İslam'ı kötülemekte büyük bir grup gazete ve medya kullanılmaya başlanmıştır. Güçlü medya ve iletişim sistemleri bütün güçleriyle İslam'ı kötülemekte ve demokrasiyle kesinlikle bağdaştırılması mümkün olmayan bir inanç olarak lanse edilmeye çalışılmaktadır.
İslam'da vahiy yoluyla gelen Kuran-ı Kerim'deki ayetlerin herbiri bilimle paralel düşmektedir. Bunların içindeki bilime zıt olan herhangi bir ayet mevcut mudur? Kuran-ı Kerim 1450 yıl önce yazılmış bulunmaktadır. Nasıl oluyor ki 20. yüzyılın sonlarında ancak bilimsel olarak tespit edilen bazı olguları daha o zamandan içinde bulundurması mümkün olur? Buna mantıklı bir cevap verilebilir mi? Akılla mantıkla bu izah edilebilir mi?
Bilim sıklıkla yanılabilmektedir
Bilimde yeni araştırmalar durmadan yapılmaktadır. Yeni bulgular ise daima eskilerin yerini almaktadırlar. Kısacası BİLİM DURMADAN DE?İŞMEKTEDİR! Vahiy ise sabit kalmaktadır. Çünkü hakikatin ta kendisini ifade etme özelliğini taşımaktadır.
Ayrıca bilimsel araştırmalar, mesela tıbbi alanlarda çok defa eski bilinenlerle yeni bilgiler ters düşmektedir. Bazı konularda ve hastalıklarda ise tamıtamına zıt olabilmektedir. Bunların bazıları :
1 - Mesela kalp rahatsızlıklarındaki "Koşu ekzersizleri" - son yıllarda kesinlikle yasaklanmıştır. Onun yerine sadece " Tempolu Yürümeler" tavsiye edilmektedir. Sebebi de gayet açıktır. Eskiden şiddetle tavsiye edilen kır koşularında ani ölüm oranları çoğalmaktadır. Ormanlarda ölü cesetlere rastlanmaya başlanmıştı.. Koşular ani ölümlere sebep olmaktaydı. Koşanların ölümleriyle, karşı karşıya kalındıktan sonra bu hususta ilmin yanılgı içinde olduğu anlaşılarak koşu yasaklanmalarına gidilmiştir. Fakat bu yanılgı yüzlerce, belki de binlerce insanın ölümüme sebep olmuştu.
2 - Bunun yanında karaciğer hastalıklarındaki beslenme yöntem ve perhizleri de devamlı olarak değişmektedir. İlk zamanlarda, karaciğer hastalığında, nerdeyse tamamen açlığa yakın perhize gidilmekteydi. Daha sonraları bu sistem değişti ve hastalara her şey yedirilmeye başlandı. Ama her şey yiyebilirsinden sonra, kızartma ve yağlıların ve baharatların yasaklanmalarına kadar perhizler uygulanmıştır. Çünkü onlar karaciğerin amansız düşmanıydı! Ancak araştırmalar hala devam ederek gelecekte bakalım daha hangi yöntemlerin uygulanmalarına geçilecektir.
3 - İlaçlardaki bilimsel araştırmalar ve sonuçları birçok ilaç uygulamaları da başka bir örnekleme olmaktadır. Yeni çıktıklarında şiddetle tavsiye edilen bazı ilaçlar daha sonraları değişik yan etkilerinin oluşmalarıyla yasaklanmaya kadar gidilmektedir. Bu ve buna benzer müspet ilimlerdeki araştırma sonuçlarının verimlilik dereceleri daima değişmektedir. Kuran-ı Kerim'deki ki hakikatler ise daima sabit kalmakta ve her zaman geçerli sayılmaktadır.
Islama karşı yapılan saldırılar
Dikkat ederseniz artık Islam'a karşı çıkışlar çok acımasız, pervasız, hiçbir engel tanımadan, zorbalıkla, insanlık dışı, her türlü gaddarlığı göze alarak ve büyük ithamları öne sürerek yapılmaktadır. İslam artık dünyanın ve medeniyetin sanki bir numaralı düşmanı olarak tanıtılmaktadır. Bazı kimseler tarafından Islam'a mensup şahıslar potansiyel terörist olarak görülmektedir.
Dünyada ve ülkemizde, İslam'ı kötülemekte büyük bir grup gazete ve medya kullanılmaya başlanmıştır. Güçlü medya ve iletişim sistemleri bütün güçleriyle İslam'ı kötülemekte ve demokrasiyle kesinlikle bağdaştırılması mümkün olmayan bir inanç olarak lanse edilmeye çalışılmaktadır.
Prof. Dr. Cahit Babuna / diğer yazıları
- Batı kültüründe toplumsal çöküş -2- / 22.10.2006
- Batı kültüründe toplumsal çöküş / 21.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 20.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 19.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler / 18.10.2006
- Oruç tutmak, aç kalmak değildir / 15.10.2006
- Ramazan-ı Şerif temizlenme ayı / 14.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 09.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 08.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -3- / 07.10.2006
- Batı kültüründe toplumsal çöküş / 21.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 20.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 19.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler / 18.10.2006
- Oruç tutmak, aç kalmak değildir / 15.10.2006
- Ramazan-ı Şerif temizlenme ayı / 14.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 09.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 08.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -3- / 07.10.2006