logo
05 MAYIS 2025

3. Halife döneminde Hz. Aişe’nin durumu

Hz Aişe, Osman’ın ve Ümeyyeoğulları’nın icraatlarına şiddetle karşı çıkmaktaydı. Mesudi, İbn-i Cevzi, İbn Cerir, İbn Asakir, İbn Esir gibi tanınmış tarihçi ve âlimlerin bildirdiğine göre Hz. Aişe, Osman hakkında şöyle diyordu

23.02.2023 21:33:00
3. Halife döneminde Hz. Aişe’nin durumu
3. Halife döneminde Hz. Aişe’nin durumu
Hz Aişe, Osman'ın ve Ümeyyeoğulları'nın icraatlarına şiddetle karşı çıkmaktaydı. Mesudi, İbn-i Cevzi, İbn Cerir, İbn Asakir, İbn Esir gibi tanınmış tarihçi ve âlimlerin bildirdiğine göre Hz. Aişe, Osman hakkında şöyle diyordu:

"Öldürün bu Nasel'i (Nasel: İhtiyar ahmak)... Allah, onu öldürsün. Şüphesiz o kâfir olmuştur."

İbn-i Ebi'l-Hadid bu konuda şöyle yazıyor: "Aişe, Osman'a karşı en şiddetli olan kimseydi. Hatta Resulüllah'ın elbiselerinden birini çıkarıp, evine asmış, gelenlere şöyle diyordu:

"Bu Hz. Resulüllah'ın elbisesidir. Hâlâ eskimemiş ama Osman O'nun sünnetini eskitti."

Yine İbn Ebi'l Hadid'in yazdığına göre; Mekke'de, Osman'ın ölüm haberini duyan Hz. Aişe şöyle dedi:

"Yaptıklarından dolayı Allah onu rahmetinden uzak kılsın. Allah-u Teala kullarına zulmedici değildir. (Yani Allah onu amelin-den dolayı cezalandırmıştır)."

Hz. Osman'ın hilafeti boyunca bu şekilde bir tavır sergileyen Hz. Aişe, Hz. Osman şehit edildikten ve Hz. Ali halifeliğe seçildikten sonra aniden tavır değiştirmiş ve şöyle demeye başlamıştır:

"Osman mazlum olarak öldürüldü. Vallahi onun kanını talep edeceğim, benimle kıyam edin!"

"Osman'ın ölüm haberini alan Hz. Aişe'ye getiren şahıs bile kendisine şöyle dedi:
"Sen sözünü değiştiren ilk kişisin. Düne kadar diyordun ki, 'Bu Nasel öldürülmelidir. Çünkü o Allah'ın dinine karşı gelmiştir.' Fakat şimdi onun mazlumca öldürüldüğünü söylüyorsun."

Hz. Aişe o şahsa şöyle dedi: "Onlar tövbe ettikten sonra halifeyi öldürdüler. Ve benim ikinci sözüm birinci sözümden daha doğrudur."

Sonra Hz. Aişe, Mekke'ye döndü, mescitte kendine bir yer hazırlattı, etrafına bir perde çektirdi. Ve halka şöyle demeye başladı: "Osman günahsız ve masum idi. Ben onu öldürenlerden intikamını alacağım."

Bilindiği gibi Hz. Aişe böyle dedikten sonra ordu toplayarak Basra'ya hareket etmiş ve Cemel Savaşı vukû bulmuştur. Bu konuyu sonraki bölümlerde ayrıntılı olarak ele alacağız. İbni Ebi'l-Ha- did, Ebi Mihnef Lut. b. Yahya Ezdi'nin Tarih'inden şöyle rivayet ediyor:

Ümmü'l Mü'minin Hz. Ümmü Seleme, bu çelişkili davranışı karşısında Hz. Aişe'ye şöyle demiştir:

"Daha düne kadar Osman'a sövüyordun. O'nu kınıyordun. Ona Nasel diyordun. Şimdi onun kanını bahane ederek Ali'nin karşısında kıyam mı ediyorsun?"

Hz. Ali'nin, Osman karşısındaki tavrı

Hz. Ali, halife Osman dönemini şöyle anlatır:

"Derken kavmin üçüncüsü (Osman) kalktı. Hem de bir halde kalktı ki iki yanı da yelle dolmuştu. İşi, gücü yediğini çıkaracak yerle, yiyeceği yer arasında gidip gelmekti.

Onunla beraber babasının oğulları da (Emeviler) işe giriştiler. Allah'ın malını, ilkbaharda devenin otları, çayır çimeni yiyip sömürmesi gibi yediler, sömürdüler. Sonunda onun da ipi çözüldü. Hareketi, tezce yaralanıp öldürülmesine sebep oldu. Karnının dolgunluğu onu bu hale getirdi."

Hz. Ali, Hz. Osman'ın ve Ümeyyeoğulları'nın icraatlarına tamamen karşıydı. Halifeyi bu gidişin kötüye varabilecek sonuçlarına karşı devamlı surette uyarmaktaydı.

Ancak Hz. Osman'ın öldürülmesine de asla razı olmamış son anlarına kadar Hz. Hasan ve Hüseyin'i halifeyi korumaları için evin kapısına dikmiştir. İsyancı gruplarla görüşerek Hz. Osman'la aralarını bulmaya gayret etmiş; ancak takdir-i ilahinin önüne geçilememiştir.

Hz. Osman'ın muhasara edilmesi ve öldürülmesi

Kûfe, Basra, Mısır v.s bölgelerden gelen gruplar halifeyi yanlış icraatlarından men etmek maksadıyla Medine'de toplandılar.

Belazuri, Ensabü'l-Eşraf'da şöyle yazıyor: "H. 34 yılında halifenin yönetimine muhalif olan şahıslar üç şehirden yani Kûfe, Basra ve Mısır'dan gelerek Mescidü'l-Haram'da toplandılar. Ve Osman'ın amelleri hakkında konuştular. Sonunda onlar şöyle bir karar aldılar:

Bu toplantıda bulunan kimseler, halifenin kötü amellerinin şahidi unvanıyla şehirlerine dönüp kendileriyle hemfikir olan kişilerle bu konuda konuşarak gelecek yıl aynı yerde tekrar toplanacak ve halife hakkında bir karar alacaklardır. Buna göre eğer halife kötü amellerinden vazgeçerse serbest bırakılacak, aksi taktirde hilafetten indirilecektir."

Bu olayın üzerinden bir yıl geçince yani H. 35 yılında Mâlik Eşter Kûfe'de oluşturulan bin kişilik bir topluluğun başında, Hakem İbn-i Cebel Basralı yüz elli kişiden oluşan bir grubun başında; Kenane İbn-i Büşra-i Sekuni, Amr ve Budeyl-i Huzai'de dört yüzü aşkın bir toplulukla beraber Medine'ye girdiler.

Bu sırada halifeye muhalif olan Muhacir ve Ensar'ın oluşturduğu kalabalık bir grup da bu topluluk ile birleşti.

Mesudi ise şöyle yazıyor:

"Abdullah İbn Mesud, Ammar b. Yasir ve Muhammed b. Ebu Bekir halife tarafından sevilmiyorlardı. Bu yüzden Ben-i Zuher kabilesi Abdullah'ın, Ben-i Mahzum kabilesi Ammar'ın ve Teym kabilesi de Muhammed b. Ebu Bekir'in taraftarlığı ile ayaklandı ve diğer kabilelerde onlarla birleşti.

Sonra bu grup halifenin evini muhasara altına aldı. Mısırlı heyet ise halifeye şu mektubu gönderdi:

"Allah hiçbir kavmin durumunu eğer o kavim kendisini değiştirmezse yenilemez. Allah'ı ve Allah'ın ahiretini unutma. Allah şahit olsun ki biz öfkeliyiz. Ve biz ancak Allah için hoşnut olur ve Allah için öfkeleniriz. Sen bu amellerinden vazgeçip, tevbe edene kadar bizler asla kılıçlarımızı kınına koymayacağız. Bu bizim sözümüz ve işimizdir."

Halife, evi muhasara edildikten sonra bu ayaklanmanın ciddiyetini daha iyi anladı. Muğire b. Şube ve Amr b. As'ı muhasaracılarla konuşmaları için dışarı yolladı.

Ancak bu görüşü de isabetsizdi. Çünkü bu kişiler halk arasında hiç iyi şöhret yapmamış kimselerdi. Halk bu iki şahsi görünce daha da öfkelendi.

Mugire'ye, "Ey fasık! Ey facir defol" diye bağırıyorlardı, Amr b. As'a ise güvenilir bir insan olmadığını söylüyorlardı. Bunun üzerine İbn-i Ömer'in telkinleriyle, Hz. Osman bu ayaklanmayı durdurabilecek tek kişinin Hz. Ali olduğunu anladı.

Halife, Hz. Ali'den halkla arasını bulmasını rica etti. Ancak Hz. Ali bunu bir şartla kabul etti. Buna göre halife İmam'ın kefil olduğu her şeyle amel edecekti.

Hz. Ali ise halifenin, Allah'ın Kitabı ve Peygamberinin sünnetiyle amel edeceğine kefil oldu. İsyancılar Hz. Ali'nin hatırı için onun kefilliğini kabul ettiler. Ve şu anlaşma imzalandı:

"Bu mektubu Allah'ın kulu Osman, ona itiraz eden kimselere yazmıştır. Halife bundan sonra Allah'ın Kitabı ve Peygamber'in sünnetine göre amel edecektir. O mahrumlara ihsanda bulunacak, korkanlara emniyet sağlayacak, sürgündekileri vatanına döndürecek ve İslâm ordusunu düşman topraklarında durdurmayacaktır. Ali b. Ebi Tâlib, mümin ve Müslümanların hâmisidir. Ve Osman bu anlaşmaya uymalıdır."

Bu belgeyi, Zübeyr, Talha, Sa'd b. Ebi Vakkas, Abdullah b. Ömer, Zeyd b. Sabit, Sehl b. Hanif, Ebu Eyyub gibi kimseler şahit unvanıyla imzalamışlardır.

Bu mektup H. 35 yılında Zilkade ayında yazılmıştır. Ve orada bulunan herkes bu mektubun aynısını yazıp şehirlerine götürmüşlerdi Bu olay sonunda halifenin evinden muhasara tamamiyle kaldırıldı. Ve giriş çıkış serbest bırakıldı."

Ayaklanmanın bastırılmasından sonra Hz. Ali halife ile bir kez daha konuştu ve şöyle dedi: "Halkla konuşmalı ve onları inandırmalısın. İnkılap dalgaları tüm İslâm ülkelerini kaplamıştır. Bu yüzden halkın tekrar sana karşı ayaklanması ve senin de tekrar benden yardım istemen mümkündür."

Halife çıkıp halkla konuştu ve kötü işlerinden dolayı pişman olduğunu beyan etti.

Daha önceki bölümlerde de ifade ettiğimiz gibi heyet Mısır'a gitmek üzere Medine'den çıkmıştı ki, Mısır'a giden bir köleyle karşılaştılar.

Köle, Mısır Valisi'ne mektup gönderdiğini söylüyordu. Heyet köle ve mektupla Medine'ye geri döndü. Mektupta heyettekilerin öldürülmesi yazıyordu ve halifenin mührünü taşıyordu.

Bunun üzerine işler yeniden kızıştı. Mektubu Mervan b. Hakem yazmıştı. Halifenin mührü de Ümeyyeoğulları'ndan Hemran b. Eban'ın elindeydi. Bu şahıs Basra'ya gidince mühür Mervan'ın eline geçmişti.

Bu olay üzerine Mısırlılar tekrar halifenin evini muhasara altına aldılar. Halifeyle yaptıkları mülakatta, Hz. Osman bu mektuptan haberi olmadığını söyledi.

Heyetin başkanı ona şu cevabı verdi: "Eğer bu mektup senden habersizce yazılmışsa senin hilafet ve Müslümanların rehberliği makamına liyakatin yok demektir. O halde hemen hilafetten çekil."

Hz. Osman ise şöyle dedi: "Allah'ın bana giydirdiği elbiseyi üzerimden çıkarmam!"

Ümeyyeoğulları ise bu durumdan kendilerini değil, Hz. Ali'yi sorumlu tutuyorlardı.

Mektubu yazan Mervan olduğu için, Mısırlılar halifeden Mervan'ı kendilerine teslim etmesini istiyorlardı. Ancak halife bunu kabul etmedi. Abluka gittikçe daralıyor, eve su girişine bile izin verilmiyordu.

Ancak Hz. Ali, Haşimoğulları'ndan birkaç kişi vasıtasıyla zorla içeri su gönderdi.

Hz. Osman'ın Muaviye'ye mektubu

Halife, kuşatma altında bulunduğu sırada Muaviye'ye mektup yazdı ve yardım istedi.

Fakat Muaviye, Hz. Peygamberin ashabına muhalefet edemeyeceğini söyledi. Hz. Osman başka kişilerden de yardım istedi. Ancak onlardan bir kısmı Medine'ye geldiğinde halife çoktan öldürülmüştü.

Hz Ali, daha sonraları Muaviye'ye yazdığı bir mektupta, onun Hz. Osman'la ilgili davranışlarını şöyle anlatıyor:

"Hangimiz Osman'a daha düşmanız ve onun öldürülmesine sebep olduk? Kendisinden yardım istediği halde gevşek davranıp kaderi gelinceye kadar eceli ona saçan kim?

"... Yardımın sana faydası varken Osman'a yardım ettin, yardımın ona faydası varken onu yardımsız bıraktın..."

Muhasaracılar halifeyi öldürmek kararında değillerdi. Halifenin yiyecek ve suyunu kesmek suretiyle kendilerine teslim olmasını istiyorlardı.

Ancak Mervan b. Hakem yanlış hareketleriyle olayların seyrini değiştirdi Mervan, Hz. Osman'ı isyancılara sövmeye teşvik ettiğinde İmam Ali kızgın bir şekilde Osman'a şöyle dedi:

"Sen, Mervan'dan memnun musun? Oysa onu memnun eden tek şey, seni dininden ve aklından saptırmaktır. Onun istediği serkeş bir deve gibi amaçsızca sürüklemektedir. Allah'a yemin ederim ki, Mervan dini ve nefsi itibariyle dikkate değer, olumlu ve hayırlı bir görüşe sahip değildir."

Hz. Ali, dediklerinde son derece haklıydı. Mervan, elinde kılıç çatışmaya girişip, ayaklananlardan Urve-i Leysi'yi öldürdü. Oradakiler de halifenin evine saldırdılar. Bu saldırı neticesi, Ümeyyeoğulları arkalarına bakmadan oradan kaçtılar.

Halifenin ölümü Kenane b. Bişr-i Tecibi, Sevdan b. Himran, Amr b. Hemik, Umeyr b. Sabi'nin elinden oldu. Kendini Hz. Osman'ın üzerine atan hanımı Naile'nin parmakları kesildi.

Hz. Ali'nin tavrı

Hz. Osman muhasara altında olduğu dönemde; Hz. Ali, oğulları Hasan ve Hüseyin'i, halifenin kapısına nöbetçi olarak dikmişti. Ayrıca İbn-i Talha, Abdullah İbn Zübeyr, Abdullah b. Ömer de yanlarındaydı.

Hz. Osman'ın şehadet haberi Ashab-ı Kiram'a ulaştırıldığında herkes mescitteydi.

Hz. Ali kendi oğullarına ve kardeşlerinin oğullarına şöyle dedi: "Siz kapıda beklerken Osman nasıl öldürüldü?"

Sonra Hz. Hasan'a tokat attı. Ancak Hasan zaten yaralanmıştı. Ardından Hz. Hüseyin'in göğsüne bir darbe vurdu. İbn Zübeyr ve İbn-i Talha'yı da azarladı.

"Kahrolasıcalar!" dedi. Ve "Allah'ım Ben, onun kanından beriyim. Ne onu öldürdüm, ne de öldürülmesine meylettim" diye niyaz etti.

Hz. Osman'ın öldürülmesiyle ilgili Nehcü'l-Belağa'da şu ifadeler yer almaktadır:

"Bu işi emretmiş olsaydım, katil olurdum. Engellemiş olsaydım ona yardım eden olurdum.

Bununla birlikte onu yardım eden, 'Kendisinden daha hayırlı olduğum kimse onu yardımsız bıraktı' diyemez.

Onu yardımsız bırakan da, 'Benden daha hayırlı kimse ona yardım etmiştir' diyemez.

Size onun durumunu özetleyeyim. Eline yetki geçti ve kötü icraatta bulundu. Siz de kaygılandınız ancak kötü tepki verdiniz. Ortaya icraat koyan hakkında da, kötü tepki veren hakkında da Allah'ın bir hükmü vardır."

Tarihçilerin ifadesine göre Hz. Osman Hicret'in 35. yılında Zilhicce ayında şehit edildi.

Onun öldürülmesi ile Hz. Ali'ye biat edilmesinin arasında dört-beş gün gibi bir süre vardır. Bu süre tam bir kargaşa dönemidir." (Prof. Dr. Haydar Baş İmam Ali eserinden)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Yorumlarınızı paylaşın

--
Derbide lazere ceza
Penaltı kullanırken lazer tutmuştu
Moriwaki deprem olabilecek noktaları açıkladı
'O iki bölgede enerji birikimi var'
İmamoğlu görüntülerle ilgili ilk kez konuştu
‘Sır dolu yaşantım olmadı hiç’
Şampiyonluk yine derbilerde gitti
Portekizliler başaramadı
Trump, Grönland ısrarını sürdürüyor
'Askeri güç de kullanabiliriz'
İngiltere'de İranlılara gözaltı
Gerekçe terör saldırısı planlama!
'Sarı torba' paylaşımına Özdağ'dan tepki
O başkan görevden alındı
TÜİK ile ENAG makası kapanmıyor
Enflasyonu TÜİK %38, ENAG % 74 açıkladı
İsrail, Gazze için yedek askerleri çağırdı
Yedeklerin çoğu isteksiz
İran'dan Pakistan ve Hindistan'a itidal çağrısı
Bölgedeki durum İran için önemli
ABD, TikTok'a ek süre verebilir
Trump'tan ilginç gerekçe
Husiler, İsrail'e 'hava ablukası' uygulayacak
ABD Yemen'i yine vurdu
Konya'da bir binada patlama yaşandı
1'i ağır 12 kişi yaralı
Trump o meşhur hapishanenin açılmasını istedi
Filmlere konu dahi olmuştu
Derbide lazere ceza
Penaltı kullanırken lazer tutmuştu
Moriwaki deprem olabilecek noktaları açıkladı
'O iki bölgede enerji birikimi var'
İmamoğlu görüntülerle ilgili ilk kez konuştu
‘Sır dolu yaşantım olmadı hiç’
Şampiyonluk yine derbilerde gitti
Portekizliler başaramadı
Trump, Grönland ısrarını sürdürüyor
'Askeri güç de kullanabiliriz'
İngiltere'de İranlılara gözaltı
Gerekçe terör saldırısı planlama!
'Sarı torba' paylaşımına Özdağ'dan tepki
O başkan görevden alındı
TÜİK ile ENAG makası kapanmıyor
Enflasyonu TÜİK %38, ENAG % 74 açıkladı
İsrail, Gazze için yedek askerleri çağırdı
Yedeklerin çoğu isteksiz
İran'dan Pakistan ve Hindistan'a itidal çağrısı
Bölgedeki durum İran için önemli
ABD, TikTok'a ek süre verebilir
Trump'tan ilginç gerekçe
Husiler, İsrail'e 'hava ablukası' uygulayacak
ABD Yemen'i yine vurdu
Konya'da bir binada patlama yaşandı
1'i ağır 12 kişi yaralı
Trump o meşhur hapishanenin açılmasını istedi
Filmlere konu dahi olmuştu
logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2025

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.