Bugün hükümetin kuruluşunn 3. yılı, Başbakan Ecevit'inse 77. doğum günü...
Ecevit, "Başbakanı hastanede bir hükümet" görüntüsü vermemek için dostu Haberal'dan apar topar ayrıldı. İstirahat edilecek mekan orta yolu ifade ediyor. Ne Başbakanlık, ne de Oran'daki konut... Rahşan hanım eşine çorbasını giriş kattaki, merdiven çıkılmayan ofislerinde içirecek.
Başbakan, bugün ilk kez icraatin içinden programına da katılarak şu mesajı verecek:
"Üç yılda Dört yüz yasa çıkardık. Krizden çıkma yolunda da -teknik bir ifade ile- başarılı adımlar atıyoruz."
Ecevit'in asıl mesajı ise sağlığı ile ilgili olacak. Sağı-solu desteklenerek oturduğu koltukta Başbakan, "yıkılmadım ayaktayım" diyecek...
Krizler hükumeti!
Başbakanından başayarak bir hükümet değerlendirmesine başladığımızda, aslında sadece bu kare dahi, zoraki yaşatılan Başbakan karesi dahi hükümetin sorunlu fotoğrafını fazlasıyla yansıtıyor.
Krizler hükümeti, Cumhuriyet tarihinin ekonomiyi en fazla küçültmüş hükümeti, IMF otomatiğine Ankara'yı bağlamış hükümet ve dış politikada her türlü tavize hazır hükümet sıfatları 57. hükümet için kullanabilecek en sade başlıklardan bir kaçını oluşturabilir. Çünkü 56 hükümetin tamamı, 57. hükümetin verdiği toplam zararı herhalde tek başına verememiştir. Üstelik bu süreç hızından hiçbir şey kaybettirmeden tam gaz yoluna devam ediyor.
57. hükümetle ilgili bir hakkı ise adresine teslim etmek zorundayız. Bu hükümet Üç yıl boyunca müthiş bir istikrar göstermiştir. Kamuoyuna selam, yola devam yollu tartışmalarla bu hükümet adeta tek parçalı bir hükümet gibi çalışmayı başarmıştır.
Bahçeli'nin tavrını görüyorsunuz. Ecevit koltuğundan ayrılsa da, milletvekili sayımız DSP'yi katlasada Başbakanlık DSP'nindir diyor.
ANAP'sa kavgayı içeriyle ya da sorunla değil, silahlı kuvvetlerle vermeyi tercih ediyor.
Bu müthiş istikrar bu hükümetin bir "misyon" hükümeti olduğunun da göstergesidir.
Neyin misyonu sorusu herhalde çok anlamlı değil. Şundan dolayı değil... 3 yıllık icraatları, ucu toprak kaybına ve bölünmeye açılan politiklarla dolu icraatları, bu hükümetin misyonunu fazlasıyla izah ediyor.
57. hükümetin kurulmasına neden olan seçimleri bir hatırlayın. Apo'nun teslim edilişiyle estirilen rüzgarla kurulmuş bir hükümet. Yani toplumsal mühendisliğin en güzel örneği, bir 57. hükümet...
Sağdan ve soldan milliyetçi (!) iki partinin büyük ortaklığında kurulan bu hükümet, deyim yerindeyse neyi iddia etmişse tam tersini hayata geçirmiştir. Bir ilim adamının şu tespiti de bu hükümetle ispatlandı.
Milliyetçiliği Türkler'e yaptırmazlar!..
Başarısızlıktan
beslenen hükümet
Peki başarısızlığı bu kadar sabit bir hükümetin, buna rağmen ayakta kalabilmesinin sırrı ne?
Bunun birinci nedeni hükümetin misyonu... Ancak muhalefet olarak mecliste zuhur edenlerin amatörlüğü de hükümetin ömrünü uzatan bir başka neden.
Nevzuhur muhalefetin Kıbrıs'ı biz daha iyi veririz, IMF'ye gözü kapalı teslim oluruz, AB'ye hayır diyenler vatana ihanetle suçlanır, kısaca IMF, AB ne istiyorsa millete en iyi biz yediririz yollu mesajları, milli bazı engellere takılınca ortaya çıkan sınıfta kalma hali, hükümetin ömrünü uzatan bir başka neden oldu. Buradan şu mesaj da herhalde tabii olarak çıkıyor:
57. hükümet döneminde iktidarıyla muhalefetiyle, siyasetin kaynağı halk olmaktan çıktı. AB ve IMF, yani uluslararası düzen temel belirleyici haline geldi.
Hükümet ortaklarının baraj altı korkusu da, hükümeti yaşatan bir başka neden... % 10'u geçmeyecek halk desteği bu hükümeti, karanlıktan korkan insanların birbirini kucaklaması gibi kucak kucağa oturtmuş durumda.
Cumhuriyet tarihinin 70 yıllık birikimini özelleştirme adı altında yabancılaştıran, 3 yılda iç ve dış borcu ikiye katlayarak 250 milyar $'a ulaştıran, 5 milyon işsiz üreten, yüzbinlerce işyerini kapatan bu hükümet şimdi tüm bu günah galerisini AB süreci adı altında bir hile ve oyunla örtmeye çalışıyor. Başbakan'ın hastalığını gizlemeye çalıştıkları gibi. Bu umutsuz ve tek taraflı aşk hükümete deyim yerindeyse yüklenen son misyondur. Hükümette bu misyondan kendisine yeni bir hayat alanı oluşturmaya çalışıyor. Hükümet adına yaşadığımız uzatmaların anlamı bu...
AB ipi kurtarır mı?
Hükümetin bu yeni stratejisini bakınız Yılmaz Karakoyunlu nasıl deşifre ediyor. Bakınız özelleştirmeden sorumlu bakan ne diyor:
"Önümüzdeki seçim AB'ye hayır diyenlerle evet diyenlerin referandumu olacaktır." Bakan doğruyu söylüyor. Sn. Bahçeli'nin demeci de Karakoyunlu'nun sözlerini nasıl anladığını ortaya koyuyor. İşte Bahçeli'nin sözleri:
"57. hükümet çıkardığı yasalarla AB konusunda en fazla çaba harcayan hükümet olmuştur."
Biz o çıkarılan yasaların tercümesine dalıp yazının amacından uzaklaşmayalım ama şu kadarlığını da söyleyelim. Bu hükümetin tüm ortakları hatta parlementoda temsil edilenler ve CHP'de dahil tamamı AB'cidir. Hatta bu AB halini bir iman gibi algıladıklarına da şüphe yok. Dolayısıyla bu seçim AB imanlılarla Türkiye imanlıları arasında yaşanacak. Türkiye imanlılarının kimler olduğu olduğunu görmek için sokaklara inmekte fayda var.
O zaman Bağımsız Türkiye diyenlerin coşkusunu duyacaksınız.
AB, IMF, Derviş, dolar, kriz, yabancılara satılan bankalar, protestolar, nankör kedili MGK Zirvesi, Beyaz Enerji, Mavi Akım, Apo, görevden alınan yolsuzlukla suçlanan bakanlar, enflasyon, bütçe açığı, faiz...
İşte 3 yılın en çok konuşulan konuları. Ve bunların altında 57. hükümetin imzası var, mührü var... Ecevit acaba neyin icraatını anlatacak? Bahçeli akıllıca davrandı. O, kuruluş yıldönümünde Çin-ü Maçin'de stres atıyor.
Ecevit, "Başbakanı hastanede bir hükümet" görüntüsü vermemek için dostu Haberal'dan apar topar ayrıldı. İstirahat edilecek mekan orta yolu ifade ediyor. Ne Başbakanlık, ne de Oran'daki konut... Rahşan hanım eşine çorbasını giriş kattaki, merdiven çıkılmayan ofislerinde içirecek.
Başbakan, bugün ilk kez icraatin içinden programına da katılarak şu mesajı verecek:
"Üç yılda Dört yüz yasa çıkardık. Krizden çıkma yolunda da -teknik bir ifade ile- başarılı adımlar atıyoruz."
Ecevit'in asıl mesajı ise sağlığı ile ilgili olacak. Sağı-solu desteklenerek oturduğu koltukta Başbakan, "yıkılmadım ayaktayım" diyecek...
Krizler hükumeti!
Başbakanından başayarak bir hükümet değerlendirmesine başladığımızda, aslında sadece bu kare dahi, zoraki yaşatılan Başbakan karesi dahi hükümetin sorunlu fotoğrafını fazlasıyla yansıtıyor.
Krizler hükümeti, Cumhuriyet tarihinin ekonomiyi en fazla küçültmüş hükümeti, IMF otomatiğine Ankara'yı bağlamış hükümet ve dış politikada her türlü tavize hazır hükümet sıfatları 57. hükümet için kullanabilecek en sade başlıklardan bir kaçını oluşturabilir. Çünkü 56 hükümetin tamamı, 57. hükümetin verdiği toplam zararı herhalde tek başına verememiştir. Üstelik bu süreç hızından hiçbir şey kaybettirmeden tam gaz yoluna devam ediyor.
57. hükümetle ilgili bir hakkı ise adresine teslim etmek zorundayız. Bu hükümet Üç yıl boyunca müthiş bir istikrar göstermiştir. Kamuoyuna selam, yola devam yollu tartışmalarla bu hükümet adeta tek parçalı bir hükümet gibi çalışmayı başarmıştır.
Bahçeli'nin tavrını görüyorsunuz. Ecevit koltuğundan ayrılsa da, milletvekili sayımız DSP'yi katlasada Başbakanlık DSP'nindir diyor.
ANAP'sa kavgayı içeriyle ya da sorunla değil, silahlı kuvvetlerle vermeyi tercih ediyor.
Bu müthiş istikrar bu hükümetin bir "misyon" hükümeti olduğunun da göstergesidir.
Neyin misyonu sorusu herhalde çok anlamlı değil. Şundan dolayı değil... 3 yıllık icraatları, ucu toprak kaybına ve bölünmeye açılan politiklarla dolu icraatları, bu hükümetin misyonunu fazlasıyla izah ediyor.
57. hükümetin kurulmasına neden olan seçimleri bir hatırlayın. Apo'nun teslim edilişiyle estirilen rüzgarla kurulmuş bir hükümet. Yani toplumsal mühendisliğin en güzel örneği, bir 57. hükümet...
Sağdan ve soldan milliyetçi (!) iki partinin büyük ortaklığında kurulan bu hükümet, deyim yerindeyse neyi iddia etmişse tam tersini hayata geçirmiştir. Bir ilim adamının şu tespiti de bu hükümetle ispatlandı.
Milliyetçiliği Türkler'e yaptırmazlar!..
Başarısızlıktan
beslenen hükümet
Peki başarısızlığı bu kadar sabit bir hükümetin, buna rağmen ayakta kalabilmesinin sırrı ne?
Bunun birinci nedeni hükümetin misyonu... Ancak muhalefet olarak mecliste zuhur edenlerin amatörlüğü de hükümetin ömrünü uzatan bir başka neden.
Nevzuhur muhalefetin Kıbrıs'ı biz daha iyi veririz, IMF'ye gözü kapalı teslim oluruz, AB'ye hayır diyenler vatana ihanetle suçlanır, kısaca IMF, AB ne istiyorsa millete en iyi biz yediririz yollu mesajları, milli bazı engellere takılınca ortaya çıkan sınıfta kalma hali, hükümetin ömrünü uzatan bir başka neden oldu. Buradan şu mesaj da herhalde tabii olarak çıkıyor:
57. hükümet döneminde iktidarıyla muhalefetiyle, siyasetin kaynağı halk olmaktan çıktı. AB ve IMF, yani uluslararası düzen temel belirleyici haline geldi.
Hükümet ortaklarının baraj altı korkusu da, hükümeti yaşatan bir başka neden... % 10'u geçmeyecek halk desteği bu hükümeti, karanlıktan korkan insanların birbirini kucaklaması gibi kucak kucağa oturtmuş durumda.
Cumhuriyet tarihinin 70 yıllık birikimini özelleştirme adı altında yabancılaştıran, 3 yılda iç ve dış borcu ikiye katlayarak 250 milyar $'a ulaştıran, 5 milyon işsiz üreten, yüzbinlerce işyerini kapatan bu hükümet şimdi tüm bu günah galerisini AB süreci adı altında bir hile ve oyunla örtmeye çalışıyor. Başbakan'ın hastalığını gizlemeye çalıştıkları gibi. Bu umutsuz ve tek taraflı aşk hükümete deyim yerindeyse yüklenen son misyondur. Hükümette bu misyondan kendisine yeni bir hayat alanı oluşturmaya çalışıyor. Hükümet adına yaşadığımız uzatmaların anlamı bu...
AB ipi kurtarır mı?
Hükümetin bu yeni stratejisini bakınız Yılmaz Karakoyunlu nasıl deşifre ediyor. Bakınız özelleştirmeden sorumlu bakan ne diyor:
"Önümüzdeki seçim AB'ye hayır diyenlerle evet diyenlerin referandumu olacaktır." Bakan doğruyu söylüyor. Sn. Bahçeli'nin demeci de Karakoyunlu'nun sözlerini nasıl anladığını ortaya koyuyor. İşte Bahçeli'nin sözleri:
"57. hükümet çıkardığı yasalarla AB konusunda en fazla çaba harcayan hükümet olmuştur."
Biz o çıkarılan yasaların tercümesine dalıp yazının amacından uzaklaşmayalım ama şu kadarlığını da söyleyelim. Bu hükümetin tüm ortakları hatta parlementoda temsil edilenler ve CHP'de dahil tamamı AB'cidir. Hatta bu AB halini bir iman gibi algıladıklarına da şüphe yok. Dolayısıyla bu seçim AB imanlılarla Türkiye imanlıları arasında yaşanacak. Türkiye imanlılarının kimler olduğu olduğunu görmek için sokaklara inmekte fayda var.
O zaman Bağımsız Türkiye diyenlerin coşkusunu duyacaksınız.
AB, IMF, Derviş, dolar, kriz, yabancılara satılan bankalar, protestolar, nankör kedili MGK Zirvesi, Beyaz Enerji, Mavi Akım, Apo, görevden alınan yolsuzlukla suçlanan bakanlar, enflasyon, bütçe açığı, faiz...
İşte 3 yılın en çok konuşulan konuları. Ve bunların altında 57. hükümetin imzası var, mührü var... Ecevit acaba neyin icraatını anlatacak? Bahçeli akıllıca davrandı. O, kuruluş yıldönümünde Çin-ü Maçin'de stres atıyor.
Ahmet Erimhan / diğer yazıları
- Sahili olmayan umman / 14.04.2022
- Ümit Özdağ, Hüseyin Baş… Uzaklarda Arama / 09.06.2021
- Ümit Özdağ, Hüseyin Baş… Uzaklarda Arama / 06.06.2021
- Birlik ve beraberlik ölümden başka her şeyi yener / 17.05.2021
- Ermeni Meselesi ve Gerçekler / 25.04.2021
- Osmanlı İslamı / 18.04.2021
- Sensizlik, benim şiirim / 11.04.2021
- Fikirlerin halledemediği davaları kan halleder / 04.04.2021
- Dünya bir leştir, taliplileri köpektir! / 28.03.2021
- Rüzgâr eken fırtına biçer / 23.03.2021
- Ümit Özdağ, Hüseyin Baş… Uzaklarda Arama / 09.06.2021
- Ümit Özdağ, Hüseyin Baş… Uzaklarda Arama / 06.06.2021
- Birlik ve beraberlik ölümden başka her şeyi yener / 17.05.2021
- Ermeni Meselesi ve Gerçekler / 25.04.2021
- Osmanlı İslamı / 18.04.2021
- Sensizlik, benim şiirim / 11.04.2021
- Fikirlerin halledemediği davaları kan halleder / 04.04.2021
- Dünya bir leştir, taliplileri köpektir! / 28.03.2021
- Rüzgâr eken fırtına biçer / 23.03.2021