Geçtiğimiz gün sıla-i rahim ziyareti için gittiğim memleketimde yakinen tanıdığım iki gencin Hakkın rahmetine kavuştuğunu öğrenince derinden etkilendim. Gençlerin henüz yaşları 40–50 yaşları arasında ve her ikisi de ani bir kalp krizi neticesinde hayatlarını kaybetmişler. Elden gelen bir şey yok… Yüce Allah’ın takdir ettiği ancak bize malum olmayan ömür müddeti bir şekilde dolmuş o kadar…
Eceli gelen kimselere başkasının yapabileceği bir şeyin olmadığını, yani ömür müddeti dolan kimselere başkasının yapabileceği bir şeyin olmadığını zaten Yüce Allah Kuranında beyan etmiştir. “Her milletin belli bir eceli vardır. Onların eceli geldi mi, ne bir an geri kalabilirler, ne de öne geçebilirler.” (A’râf Sûresi / Ayet 34 )
“Oysa Allah, kendi eceli gelmiş bulunan hiçbir kimseyi kesinlikle ertelemez. Allah, yaptıklarınızdan haberdardır” (Münafikun Suresi / Ayet 11)
Aslında her can için belirlenen vakit doluyor ama Adetullah gereği her sonucu bir sebebe bağlayan Yüce Allah, kulunun ölümünü de bir sebebe bağlamıştır.
Dikkat edilirse çoğu zaman sonuç olan ecel vaktinin habercisi ölüm unutulur, ölümün sebepleri önce konuşulur, önce hatırlanılır, o anın şiddeti geçtikten sonra da ecel yavaş yavaş hatırlanır ve gerçekler konuşulmaya, gerçekler anlaşılmaya başlanır...
Bu durumdan haberdar olan büyükler bu hali şu sözle ne güzel ifade etmişler; “Ecel geldi baş ağrısı bahane”
Ölüm ateşi yakınlara düşünce sıcaklığı daha iyi anlaşılıyor ancak asıl olan; yakınlara da düşse, uzağa da düşse, bir gün mutlaka ölüm ateşinin herkese de uğrayacağını asla ve asla akıllardan çıkartmamak lazımdır.
Mademki ecelin bir an dahi ertelenmesinin imkânı yoktur. Ecelden başka; elimizde olan başka şeyleri, nefisimizin heva ve heveslerini ertelemeye çalışmalıyız.
Bizleri yoktan var eden yüce Allah(cc) her canlıya belli bir zaman, yaşaması için can vermiş ve sonunda da ölümü var etmiştir. Bu gerçek Kur’an-ı Kerimde şöylece dile getirilmiştir;
“Her can ölümü tadıcıdır” (Âl-i İmrân, 3/185)
Rahmetli Celal Mısır Hocamız sohbetlerinde sık sık son nefesten bahsederlerdi. Ölüme hazırlıklı olmamız için çok nasihatlerde bulunurdu. Şu cümleleri senelerdir kulağımdan gitmez; “Arkadaşlar, insanoğlunun hayatı imtihanlarla doludur. Birçok imtihanın bütünlemesi, tekrarı vardır. Hayatta tekrarı olmayan, bütünlemesi olmayan tek imtihan; “son nefes” imtihanıdır. O zaman aklı olan kişi, tekrarı ve bütünlemesi olmayan “son nefes” imtihanına çok ciddi hazırlanmalıdır.”
Ansızın kapımızı çalacak, belki de hiç ummadığımız bir anda karşımıza çıkacak ölüm meleğini karşılamaya hazır mısınız?
Eceli gelen kimselere başkasının yapabileceği bir şeyin olmadığını, yani ömür müddeti dolan kimselere başkasının yapabileceği bir şeyin olmadığını zaten Yüce Allah Kuranında beyan etmiştir. “Her milletin belli bir eceli vardır. Onların eceli geldi mi, ne bir an geri kalabilirler, ne de öne geçebilirler.” (A’râf Sûresi / Ayet 34 )
“Oysa Allah, kendi eceli gelmiş bulunan hiçbir kimseyi kesinlikle ertelemez. Allah, yaptıklarınızdan haberdardır” (Münafikun Suresi / Ayet 11)
Aslında her can için belirlenen vakit doluyor ama Adetullah gereği her sonucu bir sebebe bağlayan Yüce Allah, kulunun ölümünü de bir sebebe bağlamıştır.
Dikkat edilirse çoğu zaman sonuç olan ecel vaktinin habercisi ölüm unutulur, ölümün sebepleri önce konuşulur, önce hatırlanılır, o anın şiddeti geçtikten sonra da ecel yavaş yavaş hatırlanır ve gerçekler konuşulmaya, gerçekler anlaşılmaya başlanır...
Bu durumdan haberdar olan büyükler bu hali şu sözle ne güzel ifade etmişler; “Ecel geldi baş ağrısı bahane”
Ölüm ateşi yakınlara düşünce sıcaklığı daha iyi anlaşılıyor ancak asıl olan; yakınlara da düşse, uzağa da düşse, bir gün mutlaka ölüm ateşinin herkese de uğrayacağını asla ve asla akıllardan çıkartmamak lazımdır.
Mademki ecelin bir an dahi ertelenmesinin imkânı yoktur. Ecelden başka; elimizde olan başka şeyleri, nefisimizin heva ve heveslerini ertelemeye çalışmalıyız.
Bizleri yoktan var eden yüce Allah(cc) her canlıya belli bir zaman, yaşaması için can vermiş ve sonunda da ölümü var etmiştir. Bu gerçek Kur’an-ı Kerimde şöylece dile getirilmiştir;
“Her can ölümü tadıcıdır” (Âl-i İmrân, 3/185)
Rahmetli Celal Mısır Hocamız sohbetlerinde sık sık son nefesten bahsederlerdi. Ölüme hazırlıklı olmamız için çok nasihatlerde bulunurdu. Şu cümleleri senelerdir kulağımdan gitmez; “Arkadaşlar, insanoğlunun hayatı imtihanlarla doludur. Birçok imtihanın bütünlemesi, tekrarı vardır. Hayatta tekrarı olmayan, bütünlemesi olmayan tek imtihan; “son nefes” imtihanıdır. O zaman aklı olan kişi, tekrarı ve bütünlemesi olmayan “son nefes” imtihanına çok ciddi hazırlanmalıdır.”
Ansızın kapımızı çalacak, belki de hiç ummadığımız bir anda karşımıza çıkacak ölüm meleğini karşılamaya hazır mısınız?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Uğur Kepekçi / diğer yazıları
- Kerbela hakkında bilinmesi gerekenler -4- / 03.07.2025
- Kerbela ile alakalı bilinmesi gerekenler-3- / 02.07.2025
- Kerbela ile alakalı bilinmesi gerekenler -2- / 01.07.2025
- Kerbela hakkında bilinmesi gerekenler -1- / 30.06.2025
- Kerbela’dan önce, Kerbela’dan sonra Muharrem! / 29.06.2025
- Ruhumuzun gıdası zikrullahtır / 28.06.2025
- Nefsin seni Hakla meşgul olmaktan alıkoyar / 27.06.2025
- Hüseyin Baş ‘Önceliğimiz Türkiye’nin çıkarlarıdır’ dedi / 26.06.2025
- Dünyayı kana boyayan katiller / 25.06.2025
- Gadir-i Hum Bayramı hakkında bilinmesi gerekenler -10- / 24.06.2025
- Kerbela ile alakalı bilinmesi gerekenler-3- / 02.07.2025
- Kerbela ile alakalı bilinmesi gerekenler -2- / 01.07.2025
- Kerbela hakkında bilinmesi gerekenler -1- / 30.06.2025
- Kerbela’dan önce, Kerbela’dan sonra Muharrem! / 29.06.2025
- Ruhumuzun gıdası zikrullahtır / 28.06.2025
- Nefsin seni Hakla meşgul olmaktan alıkoyar / 27.06.2025
- Hüseyin Baş ‘Önceliğimiz Türkiye’nin çıkarlarıdır’ dedi / 26.06.2025
- Dünyayı kana boyayan katiller / 25.06.2025
- Gadir-i Hum Bayramı hakkında bilinmesi gerekenler -10- / 24.06.2025