“Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten sakınırsanız, O, size bir furkan (hakkı batıldan ayırt edecek bir anlayış) verir ve günahlarınızı örtbas eder, sizi bağışlar. Allah büyük lutuf sahibidir.” (Enfal: 29)
Allah tarafından mü’min kullarına “Furkan” ihsan edilmesinin, hakkı batıldan ayırabilme melekesinin ikram edilmesinin şartı neymiş?
“İn tettekullah…” Eğer Allah’tan korkarsanız.
Takva libasına bürünürseniz… Allah sizi hidayete erdirdikten sonra, şirke-küfre düşmekten korkarsanız, tıpkı ateşe düşmekten korktuğunuz gibi…
Allah’ın ferman buyurduğu helal-haram sınırlarını ihlal etmekten korkarsanız…
Allah’ın dostlarını dost, düşmanlarını da düşman bilme ve bu ikrarı son nefese değin sürdürme karlılığını bozmaktan korkarsanız…
“Ey müminler! Siz Allah’a ittika ederseniz, her hususta hıyanetten sakınır, takvaya sarılırsanız o sizin için furkan yapar. Size bir ayırım gücü ihsan eder. Maddî ve manevî alanda öyle bir farklılık ve imtiyaz bahşeyler ki, “Allah, pisi temizden seçer ayırır.” (Enfâl 8/37) gereğince açık ve kapalı alanlarda hakkı hak olmayandan, iyiyi kötüden, temizi pisten ayırır, sizi her türlü fenalıklardan uzak tutar ve farklı duruma getirir.
“Furkan: Fark ve temyiz veya fârık demek olduğu gibi, sabah anlamına da gelir. Nitekim derler ki, “Şöyle yapıp duruyordum ta sabah oluncaya kadar” demektir. Bu mânâya göre demek olur ki: Sizi gecenin karanlığında bir tanyeri gibi parlak ve aydınlık bir toplum yapar, farklı ve imtiyazlı bir duruma getirir, parlatır da parlatır, şan ve şerefinizi bir nur gibi ufuklar yapar, ve seyyiatınızı toptan keffarete uğratır, ayıplarınızı iyice örter, dünyada kimseye göstermez. Ve size mağfiret eder, ahirette de günahlarınızı bağışlayıp mağfur kılar. Ve Allah pek büyük ihsan ve kerem sahibidir. Lütfuyla bunları yaptığı gibi daha neler neler yapar.” (Elmalılı Tefsiri)
Bugün içine düştüğümüz kısır döngünün sebebini biraz da bu noktada aramak lazım.
“Furkan” yoksa körlük vardır.
Körlüğün hüküm sürdüğü bir toplumda güneşin de bir anlamı yok demektir.
İlk bakışta, basit bir mantıkla rahatlıkla anlaşılabilecek gerçekler karşısında kitlelerin bocalaması, mutlak yanlışa yönelmesi, yanlışı savunanlarla beraber olması “furakan”sızlıktan olsa gerek…
Hakkı batıldan, doğruyu yanlıştan, iyiyi kötüden ayırabilme melekesini kaybetmiş bir toplum kasırganın önünde taştan taşa çarpan kuru ot yığınından farksızdır.
Helal-haram sınırlarını ihlal ede ede, takva elbisesini ruhunuzdan ve bedeninizden çıkara çıkara “Furkan” melekenizi kaybetmişseniz; haçlıların İslam coğrafyasında yaptıkları katliamları demokratik hareketler, din kardeşlerinizi de demokrasinin önündeki çer-çöp kabilinden engeller olarak görmeye başlarsınız ve çayır gibi biçilmelerine seyirci kalırsınız, hatta yardım edersiniz.
Din kardeşleriniz çayır gibi biçilir, katilleri gelir yurtlarına oturur, kaynaklarının üzerine çöreklenirler siz “oh demokrasi geldi” diye alkışlarsınız ve zerre kadar ibret almadan bir başka haçlı tezgahında rol almaya, kardeşlerinizin katillerine mühimmat taşımaya devam edersiniz.
Afganistan örneğinde bu körlüğü gördük.
Irak örneğinde bu körlüğü yaşadık.
Mısır, Libya örneğinde bu basiretsizliği iliklerim ize kadar yaşadık.
Şimdi sırada Suriye var ve aynı basiretsizlik, aynı körlük devam ediyor.
Bir Müslümanın bu kadar kör ve sağır, bu kadar basiretsiz ve firasetsiz olmasının başka izahı yok…
“Furkan” yoksa körlük vardır.
Zinanın suç olmaktan çıkarılmasının, domuz etinin kasaplık hayvanlar listesine alınmasının, bu milletin gıda maddeleri ile sürekli uğraşılmasının sebebini çözebildiniz mi?
Son yıllarda sapıklık aşılayan, her çeşit sapıklığı meşru gösteren dizilerin artmasını anlayabildiniz mi?
Milleti takvadan uzaklaştırmak ve “Furkan” melekesini kaybettirmek…
Kim yaptı ise, kim yapıyorsa ve kim destek oluyorsa…
Allah tarafından mü’min kullarına “Furkan” ihsan edilmesinin, hakkı batıldan ayırabilme melekesinin ikram edilmesinin şartı neymiş?
“İn tettekullah…” Eğer Allah’tan korkarsanız.
Takva libasına bürünürseniz… Allah sizi hidayete erdirdikten sonra, şirke-küfre düşmekten korkarsanız, tıpkı ateşe düşmekten korktuğunuz gibi…
Allah’ın ferman buyurduğu helal-haram sınırlarını ihlal etmekten korkarsanız…
Allah’ın dostlarını dost, düşmanlarını da düşman bilme ve bu ikrarı son nefese değin sürdürme karlılığını bozmaktan korkarsanız…
“Ey müminler! Siz Allah’a ittika ederseniz, her hususta hıyanetten sakınır, takvaya sarılırsanız o sizin için furkan yapar. Size bir ayırım gücü ihsan eder. Maddî ve manevî alanda öyle bir farklılık ve imtiyaz bahşeyler ki, “Allah, pisi temizden seçer ayırır.” (Enfâl 8/37) gereğince açık ve kapalı alanlarda hakkı hak olmayandan, iyiyi kötüden, temizi pisten ayırır, sizi her türlü fenalıklardan uzak tutar ve farklı duruma getirir.
“Furkan: Fark ve temyiz veya fârık demek olduğu gibi, sabah anlamına da gelir. Nitekim derler ki, “Şöyle yapıp duruyordum ta sabah oluncaya kadar” demektir. Bu mânâya göre demek olur ki: Sizi gecenin karanlığında bir tanyeri gibi parlak ve aydınlık bir toplum yapar, farklı ve imtiyazlı bir duruma getirir, parlatır da parlatır, şan ve şerefinizi bir nur gibi ufuklar yapar, ve seyyiatınızı toptan keffarete uğratır, ayıplarınızı iyice örter, dünyada kimseye göstermez. Ve size mağfiret eder, ahirette de günahlarınızı bağışlayıp mağfur kılar. Ve Allah pek büyük ihsan ve kerem sahibidir. Lütfuyla bunları yaptığı gibi daha neler neler yapar.” (Elmalılı Tefsiri)
Bugün içine düştüğümüz kısır döngünün sebebini biraz da bu noktada aramak lazım.
“Furkan” yoksa körlük vardır.
Körlüğün hüküm sürdüğü bir toplumda güneşin de bir anlamı yok demektir.
İlk bakışta, basit bir mantıkla rahatlıkla anlaşılabilecek gerçekler karşısında kitlelerin bocalaması, mutlak yanlışa yönelmesi, yanlışı savunanlarla beraber olması “furakan”sızlıktan olsa gerek…
Hakkı batıldan, doğruyu yanlıştan, iyiyi kötüden ayırabilme melekesini kaybetmiş bir toplum kasırganın önünde taştan taşa çarpan kuru ot yığınından farksızdır.
Helal-haram sınırlarını ihlal ede ede, takva elbisesini ruhunuzdan ve bedeninizden çıkara çıkara “Furkan” melekenizi kaybetmişseniz; haçlıların İslam coğrafyasında yaptıkları katliamları demokratik hareketler, din kardeşlerinizi de demokrasinin önündeki çer-çöp kabilinden engeller olarak görmeye başlarsınız ve çayır gibi biçilmelerine seyirci kalırsınız, hatta yardım edersiniz.
Din kardeşleriniz çayır gibi biçilir, katilleri gelir yurtlarına oturur, kaynaklarının üzerine çöreklenirler siz “oh demokrasi geldi” diye alkışlarsınız ve zerre kadar ibret almadan bir başka haçlı tezgahında rol almaya, kardeşlerinizin katillerine mühimmat taşımaya devam edersiniz.
Afganistan örneğinde bu körlüğü gördük.
Irak örneğinde bu körlüğü yaşadık.
Mısır, Libya örneğinde bu basiretsizliği iliklerim ize kadar yaşadık.
Şimdi sırada Suriye var ve aynı basiretsizlik, aynı körlük devam ediyor.
Bir Müslümanın bu kadar kör ve sağır, bu kadar basiretsiz ve firasetsiz olmasının başka izahı yok…
“Furkan” yoksa körlük vardır.
Zinanın suç olmaktan çıkarılmasının, domuz etinin kasaplık hayvanlar listesine alınmasının, bu milletin gıda maddeleri ile sürekli uğraşılmasının sebebini çözebildiniz mi?
Son yıllarda sapıklık aşılayan, her çeşit sapıklığı meşru gösteren dizilerin artmasını anlayabildiniz mi?
Milleti takvadan uzaklaştırmak ve “Furkan” melekesini kaybettirmek…
Kim yaptı ise, kim yapıyorsa ve kim destek oluyorsa…
Aziz Karaca / diğer yazıları
- Emekli ağlar yıkılır dağlar / 29.03.2024
- Dipsiz kuyunun kazıcıları hayret içinde / 28.03.2024
- Ne olursa ‘yeter artık’ diyeceksiniz? / 27.03.2024
- Biri yer biri bakar kıyamet ondan kopar / 26.03.2024
- Bende her yaradan var / 24.03.2024
- Ramazan’ın ortasında faizin tam ortasına… / 23.03.2024
- 'Yusuf’u kurt yedi' yalanı devam ediyor / 22.03.2024
- Kaç Yusuf kuyulara atılıyor? Kaç Yusuf pazarlarda satılıyor? / 21.03.2024
- Hayatı pürdikkat yaşamanın mevsimidir Ramazan / 20.03.2024
- İftarda sahurda bombalar… Gazze’ye gelmeseydi mi Ramazan? / 19.03.2024
- Dipsiz kuyunun kazıcıları hayret içinde / 28.03.2024
- Ne olursa ‘yeter artık’ diyeceksiniz? / 27.03.2024
- Biri yer biri bakar kıyamet ondan kopar / 26.03.2024
- Bende her yaradan var / 24.03.2024
- Ramazan’ın ortasında faizin tam ortasına… / 23.03.2024
- 'Yusuf’u kurt yedi' yalanı devam ediyor / 22.03.2024
- Kaç Yusuf kuyulara atılıyor? Kaç Yusuf pazarlarda satılıyor? / 21.03.2024
- Hayatı pürdikkat yaşamanın mevsimidir Ramazan / 20.03.2024
- İftarda sahurda bombalar… Gazze’ye gelmeseydi mi Ramazan? / 19.03.2024