13 Haziran'da İsrail'in İran'a saldırılarıyla başlayan İsrail-İran savaşında ilginç bir ateşkes süreci yaşandı. ABD Başkanı Trump, ateşkesi ilan ettiğinde ne İsrail'in ne de İran'ın haberi vardı.
Trump, savaşın 12'nci gününün ilk saatlerinde iki taraf arasında ateşkes için anlaşmaya varıldığını duyurdu. Trump, Truth Social hesabından "Herkese Tebrikler!" başlığı ile yaptığı paylaşımında, "İsrail ve İran arasında, yaklaşık 6 saat içinde (her iki taraf da şu anda yürütmekte oldukları son görevleri tamamladıktan sonra) başlayacak tam ve kesin bir ateşkes üzerinde tam mutabakata varılmıştır" dedi.
Trump, mesajında ayrıca şu ifadeleri kullandı: "Resmi olarak, ateşkesi ilk olarak İran başlatacak, 12. saatin sonunda İsrail de ateşkese katılacak ve 24. saatin sonunda, "12 günlük savaşın resmi sonu, tüm dünya tarafından selamlanacaktır."
Trump, İsrail ile İran arasında varıldığını söylediği ateşkese ilişkin bir sonraki paylaşımında ise, "İkisi neredeyse aynı anda yanıma geldiler ve 'Barış' dediler. Zamanın şimdi olduğunu biliyordum" ifadelerini kullandı.
NBC News kanalına verdiği röportajda ise Trump, durumun daha da kötüye giderek "tüm Orta Doğu'yu yerle bir edebileceğini" savundu ve iki ülke arası varılan ateşkesin önemine dikkati çekti. Trump, "Amerika için harika bir gün. Orta Doğu için harika bir gün. İşi bitirebildiğim için çok mutluyum" diye konuştu. Ateşkesin süresine yönelik sorulan soruya Trump, "(İsrail-İran arası) Ateşkesin sınırsız olduğunu düşünüyorum. Sonsuza kadar sürecek." ifadesini kullandı.
ABD Başkanı açıklamalarında bunları ifade ederken, peki, savaşın tarafları olan İsrail ve İran'ın olaya bakışı nasıldı?
İran Dışişleri Bakanı Arakçi, Trump'ın duyurduğu "ateşkes" anlaşmasına ilişkin "Şu anda İsrail ve İran arasında herhangi bir ateşkes veya askeri operasyonların durdurulmasına yönelik bir anlaşma bulunmuyor" diye konuştu. Arakçi, "askeri operasyonlarımızın durdurulmasıyla ilgili nihai karar daha sonra verilecek" dedi.
İsrail Başbakanı Netanyahu, Trump'ın ateşkesi ifade etmesinin ardından, bakanlarına 'İran ve son gelişmeler hakkında konuşmama talimatı' verdi.
Sonrasında ise, İsrail Başbakanlık Ofisi'nden yapılan açıklamada, Trump'ın ateşkes önerisinin kabul edildiği belirtildi. Netanyahu açıklamasında, İran'ın nükleer programı ve füze tehdidini yok etme hedefine ulaştıklarını savundu.
Trump'ın ifade ettiği ateşkesin süresi başladığında İsrail, İran tarafından bir füzeyle Galile'nin vurulduğu iddia etti. İran ise, böyle bir saldırı yapmadığını bildirdi.
İran Devlet televizyonu, "İsrail, tek taraflı dayatılan ateşkesi devam ettirmek için bu ateşkesi ihlal ediyor" denildi ve atılan füzelerin İran'dan geldiğine dair "kanıt olmadığını" söyledi. Böylece "tek taraflı" ifadesi, İran'ın ateşkesi resmen onaylamadığını, İsrail'in füze iddiasının ise bir baskı aracı olduğu belirtilmiş oldu.
İsrail, bu iddia üzerine İran'ı yeniden tehditler savurmaya başladı.
İsrail Maliye Bakanı Bezalel Smotrich, "Tahran sallanacak" dedi.
İsrail Savunma Bakanı İsrael Katz, "İran'ın ateşkesi ihlal etmesine karşılık olarak İsrail ordusu Tahran'ın kalbindeki rejim hedeflerine yönelik güçlü saldırılar gerçekleştirme talimatı verdim" açıklamasını yaptı.
İran, henüz onaylamadığı ateşkesi uygularken, İsrail, ateşkesi onaylamasına rağmen yine bahaneler üreterek İran'a saldırı hazırlığına başladı. Trump, bu gelişmeler üzerine, İsrail'den memnun olmadığını belirterek, "İsrail, İran'a o bombaları atma. Atarsan bu büyük bir ihlal olur. Pilotlarını hemen getir" çağrısında bulundu.
Böyle ilginç, git-gel yaşanan bir ateşkes süreci yaşanıyor, bakalım bundan sonrası nasıl olacak, gelişmeleri takip edeceğiz.
Fotoğrafın büyüğüne bakarsak, 13 Haziran'da savaşı başlatan İsrail'di, İran ise meşru müdafaa hakkını kullanarak misillemelerde bulundu. İsrail, İran'da böyle bir direnç beklemiyordu ve savunma sistemleri delinerek ciddi manada zarar gördü.
Ateşkesi İsrail talep etse, bu mağlubiyetin kabulü anlamına gelecekti. En büyük destekçisi ABD'den destek istedi; ABD B-2 bombardıman uçaklarıyla göstere göstere bir saldırı gerçekleştirdi, İran'ın Katar ve bölgedeki bazı üslerine misilleme yapmasına izin verdi ve sonuçta ateşkesi isteyen İsrail değil, ABD olmuş oldu.
Sonuç; İsrail, "Bak İran'a saldırdım, komutanlarını öldürdüm, ilk defa savaş uçaklarımı İran semalarında gezdirdim, nükleer çalışmalarını durdurduk" gibi söylemlerle kendi halkına zafer mesajı verecek.
İran; "İsrail'e karşı büyük bir direnç ortaya koydum, İsrail'in Demir Kubbe'sini devre dışı bıraktım, İsrail'in kentlerini nokta vuruşu saldırılar gerçekleştirdim" diyerek mesaj verecek.
ABD ise; "B-2 bombardıman uçaklarıyla İran'ın nükleer tesislerini yok ettim, savaşı bitirdim, ateşkesi taraflara kabul ettirdim" mesajı verecek.
Her ne mesaj verirlerse versinler, tekrar altını çizelim, bu savaşın suçlusu meşru müdafaa hakkını kullanan İran değil, uluslararası hukuku çiğneyerek İran'a saldırılar düzenleyen, İsrailli komutanları, bilim insanlarını ve İranlı sivilleri hedef alan İsrail ve destekçisi ABD'dir.
Peki, ABD-İsrail ikilisinin bu son saldırısı mı olacak, Trump'ın iddia ettiği gibi bu ateşkes sonsuza kadar devam mı edecek? Elbette ki hayır.
O halde İran ve BOP kapsamında hedefte olan başta Türkiye olmak üzere tüm ülkeler, bu yaşananlardan ders çıkarmalı, eksiklerini gidermeli, üniter yapısını muhafaza etmeli, halkını kucaklamalı, ekonomisini, istihbaratını ve askeri yapılanmasını en iyi noktalara taşımalıdır.
Yazımızı Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Hüseyin Baş'ın bu süreci değerlendiren şu mesajıyla bitirelim:
"Yıllardır ateş altındaki Orta Doğu İsrail'in İran saldırısı ile yeni bir girdabın içine sürüklendi. İsrail'in uluslararası hukuka aykırı olarak başlattığı saldırıların hiçbir izahı yoktur. Egemen bir ülkeye yapılan saldırılar kabul edilemez.
Türkiye'yi de yakından ilgilendiren sonuçlar ortaya çıkarmıştır. Yapılanlar Büyük Orta Doğu Projesi kapsamında değerlendirilmelidir. Ancak gelinen bu noktada her ne kadar ihlaller olsa da ateşkes kararı olumludur.
ABD'nin İran'a saldırısı ve sonrasında İran'ın Irak ve Katar'da ABD üslerine yapılan misilleme ortaya şu sonucu çıkarmıştır; taraflar artık savaşı bitirmek istemektedirler.
Gelişmeleri yakından takip ediyoruz. Temennimiz Büyük Orta Doğu Projesi kapsamında uzun süredir kaosun merkezi olan bölgemizin daha fazla acı çekmemesidir.
Bu kapsamda Türkiye'nin savaşın başından bu yana ortaya koyduğu dengeli tutumu olumlu bulduğumuzu ifade etmek istiyoruz. Savaşın değil çözümün tarafı olmak, hem Türkiye'nin ulusal çıkarları açısından hem de bölgemizin selameti açısından elzemdir.
Bağımsız Türkiye Partisi olarak önceliğimiz her zaman ve her şartta Türkiye'dir, Türkiye'nin çıkarlarıdır."
- ABD, İran’la müzakere mi istiyor, mütareke mi? / 24.06.2025
- İran, Hürmüz Boğazı kartını kullanır mı? / 21.06.2025
- İsrailli sunucu: “Finalde Türkiye var” / 19.06.2025
- Geçmiş olsun Sayın Ümit Özdağ / 18.06.2025
- İsrail için sadece Tahran değil, Ankara yolu da açıldı! / 17.06.2025
- İsrail zulmünü genişletiyor: Türkiye de hedefte / 14.06.2025
- Ortadoğu yeni bir savaşa mı hazırlanıyor? / 13.06.2025
- Ekonomik sıkıntılar nüfus krizini tetikliyor / 12.06.2025
- Atatürk’ün Müslümanlığı hepinize nal toplatır / 11.06.2025