1915 vuruşmalarında Almanya ve Bağlaşıkları galip durumdadır. Batı Cephesinde İngiliz ve Fransızlar, Alman savunmasını kıramamışlardır. Doğu cephesinde Rusya ağır kayıplar vererek geri çekilmiştir. Gelibolu'da ise Türk savunmasını kıramadıklarından yarımadayı boşaltmışlardır. Sırbistan ise Alman'lar tarafından işgal edilmiştir. Bu başarısızlıkları nedeni ilende Balkan devletleri ile bir antlaşma yapamamıştırlar. Sırbistan'ın işgali ilende, İngiltere ve Fransa'nın uyguladığı kıta ablukasını eski etkisini nede olsa hafifletmiştir.Bu gelişmeler karşısında bir durum değerlendirmesi yapan Başkan Wilson, Bağlaşıklar gurubu savaşı kazanırsa, Alman otokrat militarizminin kendi ülkesi için çok tehlikeli olabileceğini görerek önlem almaya çalışır. Danışmanı Havz bir barış ve savaş taslağı hazırlar. Onun hazırladığı barış tasarısı Almanya için bir tuzaktır. Bu barışla germen militarizmi engellenecektir. Havz 6 Ocak 1916'dan 14 Ocak 1916'ya kadar barış için Londra'da görüşmeler yapar. Albay Havz'ın hazırladığı bu barış veya savaş tasarısı, uygulandığı anda Germen militarizmini önlediği gibi İngiltere Deniz egemenliğine de son vererek A.B.D. dünyada lider devlet durumuna getirecektir. Fakat İngiltere Hükümeti, bu barışla Deniz Egemenliğini kaybederim korkusu ile kabul etmez. Albay Havz Amerika'ya dönmek zorunda kalır. Albay Havz 26 Ocak 1916 günü Berlin'e gelir. Başbakan Betman-Holveg ile görüşür. Onunla barış ile ilgili konuları tartışırlar ve Başbakan şunları söyler: ""Başbakan, savaşçılar arasında barış sözünü ağzına alan tek kimsenin kendisi olduğunu ve sözlerinin bir yankı uyandırmadığını söyler. Havz da karşılık olarak düşmanların bu sözlerden Almanya'nın toprak kazancı bakımından iyi bir durumda olduğu için ona göre bir barış elde etmek ümidinde olduğu anlamını çıkardıklarını, zaferden emin görünen İngilizlerin sonuna kadar savaşmak kararında olduklarını söyler ve görüşme bu biçimde sürer gider. Başbakan, para tavizi karşılığında Belçika ile Fransa'da ele geçirilmiş yerleri boşaltacağını söyler. Ona göre Acunda üç büyük ırk veya ulus varmış Amerikalı, İngiliz ve Almanlar. Havz, "Batı uygarlığı çöküyor, doğuda batılılarla alay edilmeyen tek bir cami, tek bir çarşı yok" der. Başnakan da "bu düşünce doğru ama bunun suçu Almanya'ya yüklenmelidir" der. Büyük Elçi Jerar, Kayser ile barış üzerindeki konuşmasını Havz'a anlatır ve II Wilhem'in "Ben ve kuzenlerim Jorj (İngiltere Kralı) ve Nikola (Rus Çarı) gereken zamanda barışı yapacağız" demiş.Havz'ın, Berlin'den Waşington'a gönderdiği raporlar, siyasilerin düşünceleri ile Almanya'da ki düşünce akımları ile ilgilidir. Çünkü barış tasarısı ile ilgili düşüncelerinin kabul görmeyeceğini anlayınca masaya oturmaz ve Şubat ayı başında Fransa'ya geçer. Başbakan Briand ve Dışişleri Genel sekreteri Jül Kambon ile görüşür: "Üçlü Anlaşmanın kazanmak ihtimali azaldığı ölçüde Amerika onları destekleyecektir. İlkbahar ve yazın başarılar kazanırlarsa Amerika işe karışmayacaktır, eğer aksi olur veya savaş değişiksiz sürüp giderse Amerika savaşa karışacaktır." Fransa Havz'ın görüşlerini kabul eder.Londra'ya dönen Havz 9-10 Şubat tarihlerinde Dışişleri Bakanı Grey ile görüşür. O, Grey'e Almanya Başbakanı ile görüşmelerini, Almanya'nın askeri ve siyasi durumunu, barış ile ilgili düşüncelerini, bu konuda Alman halkının duygu ve düşüncelerini ve Alman halkının Hükümeti Denizaltı savaşına başlaması için baskı altına almaya çalıştığını anlatır.Havz 10 Şubatta Grey ile Berlin ve Paris'te öğrendikleri düşünceler üzerine şu iki düşünce üzerinde durulmasını konuşur. Bu iki düşünce şudur: Birincisi; Amerika, Almanya'nın amansız Denizaltı savaşı yoluna sapmasını bekleyip bu yüzden savaşa girmeli. İkinci düşünce; Amerika bir barış konferansı toplayarak Almanya'ya makul koşulları bildirmek, bu koşullar karşısında hafif bir direniş gösterirse, onu zorlamak amacı ile Amerika'nın savaşa girmesini sağlamaktır.Havz savaşa katılma konusunda daha ziyade ikinci şıkkı uygun görmektedir. Havz'ın Almanya'ya yukarıda direteceği makul koşullar şunlardır: "Belçika ve Sırbistan'ın eski durumlarına getirilmesi- Alsas Loren'in, Fransa'ya verilmesi- İstanbul ve Boğazların Rusya'ya verilmesi- Bağımsız bir Polonya'nın kurulması- İtalyanca konuşan Avusturya topraklarının İtalya'ya verilmesi- Almanya'ya Avrupa dışında tavizlerde bulunulması. Amerika'n Başkanı Wilson'un ve Havz'ın insanlık anlayışları ve Ulusal hakları ancak yukarıdaki "Makul Düşünce"" ile sınırlıdır. Bu ""makul koşullar"" düşüncesinde Türkiye'nin de adının yazılması için Hıristiyan kulüpte nmi olmam lazımdı da, olmadığım için İstanbul ve Boğazlar bölgesinde ulusal haklarım elimden alınıyor. Ve düşünerek kendime soruyorum ben nasıl sevebilirim Amerika'yı ve Avrupa'yı. Nasıl sever ve saygı gösteririm Avrupa'yı ve Amerika'yı seveni.
Ahmet Oğuz Bahadır / diğer yazıları
- Erzincan ateşkesi ve sonucu / 14.02.2011
- Bolşevik Rusya'nın Ermeni siyaseti / 12.02.2011
- Savaş şurası'nda alınan kararlar - II - / 10.02.2011
- Savaş şurası'nda alınan kararlar / 09.02.2011
- Alman - Gürcü işbirliği ve amaçları / 06.02.2011
- Başkan Wilson'un ince hesapları / 05.02.2011
- Başkan Wilson'un siyasi amaçları / 04.02.2011
- Brest Litovks Konferansı'na İngiltere'nin tepkisi - II / 03.02.2011
- Brest Litovks Konferansı'na İngiltere'nin tepkisi - I / 02.02.2011
- Mustafa Kemal'in Almanya seyahati / 01.02.2011
- Bolşevik Rusya'nın Ermeni siyaseti / 12.02.2011
- Savaş şurası'nda alınan kararlar - II - / 10.02.2011
- Savaş şurası'nda alınan kararlar / 09.02.2011
- Alman - Gürcü işbirliği ve amaçları / 06.02.2011
- Başkan Wilson'un ince hesapları / 05.02.2011
- Başkan Wilson'un siyasi amaçları / 04.02.2011
- Brest Litovks Konferansı'na İngiltere'nin tepkisi - II / 03.02.2011
- Brest Litovks Konferansı'na İngiltere'nin tepkisi - I / 02.02.2011
- Mustafa Kemal'in Almanya seyahati / 01.02.2011