Bu ne gelmez bayramdır
Bu ne bitmez arefe?
Bir gün gelir mi tarih,
Koyar mı onu tefe?
Bir millet nasıl kendi öz varlığını kendi öz elleri ile boğabilir?
Böyle bir cinayeti tahayyül edebiliyor musunuz?
Bir millet binlerce yıllık anlı-şanlı-delikanlı tarihinden, tarihi olduğu kadar onurlu sorumluluğundan vazgeçmede nasıl bu kadar kararlı ve de azimli olur, anlamak hiç ama hiç mümkün değil.
AB çukuruna dörtnala koşanların feci çok feci bir akıbetin beklediğini bu koşucular bilmemekte midirler acaba.
Eğer bir gün Türkiye AB'ye üye olursa eskaza, (olamaz da) AB'ye tam üye yapılan bu "ülke ve millet" vasfından çoktan çıkmış, kırk yamalı bohçaya dönüşeceğini bilmiyor mu bu aklıevveller?
Avrupa'nın, Avrupalının sunduğu ve sunacağı maddi imkânlarının hiç ama hiç kalmadığını, böyle bir niyetinin de olmadığını bilmezle mi şu anki etkili ve de yetkililer?
Avrupa devlet başkanlarını "Avrupa'nın geleceğinde ne olursa olsun Türkiye'nin yeri yoktur" demelerine ve "Unutulmamalı ki, Avrupalı fikri başlı başına düşman Türklere ve Türkiye'nin başını çektiği İslam dünyasına karşı gelişti"
demelerine rağmen, bu sünepeliği hangi kelimelerle açıklarsınız?
Söyler misiniz, Türk Milleti tarihin hangi döneminde böyle bir zillete düçar oldu.
Bırakın AB'ye girmeyi, sizlere dünyada cenneti de vaat etseler şahsiyetinizi iki paralık ederek onurunuzu ayaklar altına alarak girer misiniz? Her şeyin başı şahsiyet, onur, gurur ve insanlık değil midir? Biz ne zaman insanlıktan vazgeçtik Allah aşkına.
Unutulmamalıdır ki; şahsiyeti olmayanın hiçbir şeyi ama hiçbir şeyi yoktur.
Kendisini bilen ve itibar edene herkes itibar eder. Kendisini, anasını ve babasını bilmeyene kimse itibar etmez. Bu AB ve sürecinde itibar etmediği gibi.
Yeter asırlık selam
Haç armalı serpuşa!
Garp seni boşamadan
Davran, sen onu boşa!
Hiçbir yama kâr etmez,
Güve sarmış kumaşa
Yeni bir örgü lazım;
Temelden yeni inşa!
Haydi; kalkın marş-marşa!
Budur Türkün bağrından
Yükselen dua Arş'a...
Adem BİRİNCİ
Bu ne bitmez arefe?
Bir gün gelir mi tarih,
Koyar mı onu tefe?
Bir millet nasıl kendi öz varlığını kendi öz elleri ile boğabilir?
Böyle bir cinayeti tahayyül edebiliyor musunuz?
Bir millet binlerce yıllık anlı-şanlı-delikanlı tarihinden, tarihi olduğu kadar onurlu sorumluluğundan vazgeçmede nasıl bu kadar kararlı ve de azimli olur, anlamak hiç ama hiç mümkün değil.
AB çukuruna dörtnala koşanların feci çok feci bir akıbetin beklediğini bu koşucular bilmemekte midirler acaba.
Eğer bir gün Türkiye AB'ye üye olursa eskaza, (olamaz da) AB'ye tam üye yapılan bu "ülke ve millet" vasfından çoktan çıkmış, kırk yamalı bohçaya dönüşeceğini bilmiyor mu bu aklıevveller?
Avrupa'nın, Avrupalının sunduğu ve sunacağı maddi imkânlarının hiç ama hiç kalmadığını, böyle bir niyetinin de olmadığını bilmezle mi şu anki etkili ve de yetkililer?
Avrupa devlet başkanlarını "Avrupa'nın geleceğinde ne olursa olsun Türkiye'nin yeri yoktur" demelerine ve "Unutulmamalı ki, Avrupalı fikri başlı başına düşman Türklere ve Türkiye'nin başını çektiği İslam dünyasına karşı gelişti"
demelerine rağmen, bu sünepeliği hangi kelimelerle açıklarsınız?
Söyler misiniz, Türk Milleti tarihin hangi döneminde böyle bir zillete düçar oldu.
Bırakın AB'ye girmeyi, sizlere dünyada cenneti de vaat etseler şahsiyetinizi iki paralık ederek onurunuzu ayaklar altına alarak girer misiniz? Her şeyin başı şahsiyet, onur, gurur ve insanlık değil midir? Biz ne zaman insanlıktan vazgeçtik Allah aşkına.
Unutulmamalıdır ki; şahsiyeti olmayanın hiçbir şeyi ama hiçbir şeyi yoktur.
Kendisini bilen ve itibar edene herkes itibar eder. Kendisini, anasını ve babasını bilmeyene kimse itibar etmez. Bu AB ve sürecinde itibar etmediği gibi.
Yeter asırlık selam
Haç armalı serpuşa!
Garp seni boşamadan
Davran, sen onu boşa!
Hiçbir yama kâr etmez,
Güve sarmış kumaşa
Yeni bir örgü lazım;
Temelden yeni inşa!
Haydi; kalkın marş-marşa!
Budur Türkün bağrından
Yükselen dua Arş'a...
Adem BİRİNCİ
Misafir Kalem (A) / diğer yazıları
- Niçin organik cilt ürünlerini tercih etmeliyiz? / 01.06.2014
- Ali Ekber ARAS / 17.12.2013
- İbretlik ve dramatik bir olay: Yassıçemen Savaşı / 15.10.2012
- Savaşsız işgal ya da kaldırım taşlarını yemek / 12.10.2012
- Gavur Kadı / 21.09.2012
- Doğru söze ne denir? / 14.09.2012
- Süslü cümleler.... / 14.09.2012
- Çözümün önünden çekil! / 07.09.2012
- 2011'de neler olmadı' (Hüsamettin Çalışkan) / 04.01.2012
- Ölçülerden uzaklaşıldı (Harun KAYACI) / 01.01.2012
- Ali Ekber ARAS / 17.12.2013
- İbretlik ve dramatik bir olay: Yassıçemen Savaşı / 15.10.2012
- Savaşsız işgal ya da kaldırım taşlarını yemek / 12.10.2012
- Gavur Kadı / 21.09.2012
- Doğru söze ne denir? / 14.09.2012
- Süslü cümleler.... / 14.09.2012
- Çözümün önünden çekil! / 07.09.2012
- 2011'de neler olmadı' (Hüsamettin Çalışkan) / 04.01.2012
- Ölçülerden uzaklaşıldı (Harun KAYACI) / 01.01.2012