Tezkerenin Meclis'e kılpayı takılması üzerine tüm gözler ABD'den gelecek tepkilere çevrildi. Üzerindeki şaşkınlığı çok çabuk atlatan ABD, karşı atağa geçmekte fazla gecikmedi.
Bunun şaşkınlıkla kalmayacağını tahmin eden başbakan Gül ise ilk hamlenin Türkiye'nin yumuşak karnı olan ekonomiye geleceğini düşünerek daha piyasalar açılmadan tedbirini almak istedi. Akabinde de piyasalardaki olası bir karışıklığı önlemek için bir basın toplantısı düzenledi. Ancak ABD ilk hamleyi ekonomiyle değil de, Türkiye tarafından bir türlü kabul görmeyen Kürtler aracılığıyla yaptı.
ABD'nin oynanması muhtemel bu tür hamleleri, sayın Erdoğan'ın emaneten verdiği başbakanlık koltuğuna tekrar oturmasına kadar süreceğe benziyor.
***
Peki ABD ne zaman bu işten vazgeçip de konuşlandığı üslerden geri çekilecek?
Bu sorunun cevabını TBMM'ye kendi meclisiymiş gibi emirler yağdırarak Türk yetkililerine her türlü küstahlığı yapan Bush'a karşı, en iyi cevabı veren milletvekillerimiz ve onların bundan sonra ABD'ye karşı takınacakları tavırlar belirleyecek.
Kendisini dünyanın süpergücü olarak gören ABD, prestij için dahi olsa bu savaşa girmek zorunda olduğundan, bundan sonra birçok kez olumlu yanıtı alabilmek için Türkiye'nin kapısını aşındıracaktır. İkinci bir tezkere istemine karşı Meclis'in alacağı tavır da bu hususta önemli bir yer tutacak ve tezkerenin bir daha Meclis'e gelmeyişi de milli iradenin kararlılığı açısından önemli mesajlar verecektir. Tezkerenin ufak değişiklerle tekrardan Meclis'e getirilerek oylamaya sunulması ise, AKP'nin istemeyerek de olsa siyasi kulvarda sağladığı avantajı yerle bir edeceğinden bu iktidar için de sıcak bakılmayan bir olaydır.
***
Hükümetin ABD'den gelebilecek bu baskıları püskürtmesinin tek bir yolu vardır. O da ABD'nin Türkiye üzerindeki umutlarını bir an evvel sonlandırmak ve onu kaderiyle başbaşa bırakmak.
ABD herşeye rağmen Türkiye'siz bir savaşı son ana kadar düşünmeyecektir. İkiye katlanan savaş maliyetinin yanı sıra, operasyonun uzaması da ihtimal dahilinde olacaktır çünkü. Yaklaşan yaz ve mesafe de cabası.
Sadece güney cephesini düşünmeyip alternatifler arayacaklardır.
Türkiye, ABD açısında o kadar büyük bir öneme haiz ki; açılamayan üsler yüzünden kuzeyde sadece Kürtler'den destek alabilecek olan ABD, Saddam'ın askerlerine karşı önce Kürtler'i sonra da kendi askerlerini gerilla harbine sokmak mecburiyetinde kalabilecek ve böyle bir hareketin sonucunda da hem Kürt hem de kendi askerlerinden zaiyat vermeye başlayacaktır. Omuzlarda yükselen tabutların televizyon ekranlarına yansıyan görüntüleri ise Bush'un kendi ipini çektiğinin bir ispatı olacaktır.
Bu yüzdendir ki; TBMM bu katliamı durdurabilecek veya akabilecek kanı bir nebze de olsa azaltabilecek şu an için dünya üzerindeki en yetkili mercidir.
Bunun şaşkınlıkla kalmayacağını tahmin eden başbakan Gül ise ilk hamlenin Türkiye'nin yumuşak karnı olan ekonomiye geleceğini düşünerek daha piyasalar açılmadan tedbirini almak istedi. Akabinde de piyasalardaki olası bir karışıklığı önlemek için bir basın toplantısı düzenledi. Ancak ABD ilk hamleyi ekonomiyle değil de, Türkiye tarafından bir türlü kabul görmeyen Kürtler aracılığıyla yaptı.
ABD'nin oynanması muhtemel bu tür hamleleri, sayın Erdoğan'ın emaneten verdiği başbakanlık koltuğuna tekrar oturmasına kadar süreceğe benziyor.
***
Peki ABD ne zaman bu işten vazgeçip de konuşlandığı üslerden geri çekilecek?
Bu sorunun cevabını TBMM'ye kendi meclisiymiş gibi emirler yağdırarak Türk yetkililerine her türlü küstahlığı yapan Bush'a karşı, en iyi cevabı veren milletvekillerimiz ve onların bundan sonra ABD'ye karşı takınacakları tavırlar belirleyecek.
Kendisini dünyanın süpergücü olarak gören ABD, prestij için dahi olsa bu savaşa girmek zorunda olduğundan, bundan sonra birçok kez olumlu yanıtı alabilmek için Türkiye'nin kapısını aşındıracaktır. İkinci bir tezkere istemine karşı Meclis'in alacağı tavır da bu hususta önemli bir yer tutacak ve tezkerenin bir daha Meclis'e gelmeyişi de milli iradenin kararlılığı açısından önemli mesajlar verecektir. Tezkerenin ufak değişiklerle tekrardan Meclis'e getirilerek oylamaya sunulması ise, AKP'nin istemeyerek de olsa siyasi kulvarda sağladığı avantajı yerle bir edeceğinden bu iktidar için de sıcak bakılmayan bir olaydır.
***
Hükümetin ABD'den gelebilecek bu baskıları püskürtmesinin tek bir yolu vardır. O da ABD'nin Türkiye üzerindeki umutlarını bir an evvel sonlandırmak ve onu kaderiyle başbaşa bırakmak.
ABD herşeye rağmen Türkiye'siz bir savaşı son ana kadar düşünmeyecektir. İkiye katlanan savaş maliyetinin yanı sıra, operasyonun uzaması da ihtimal dahilinde olacaktır çünkü. Yaklaşan yaz ve mesafe de cabası.
Sadece güney cephesini düşünmeyip alternatifler arayacaklardır.
Türkiye, ABD açısında o kadar büyük bir öneme haiz ki; açılamayan üsler yüzünden kuzeyde sadece Kürtler'den destek alabilecek olan ABD, Saddam'ın askerlerine karşı önce Kürtler'i sonra da kendi askerlerini gerilla harbine sokmak mecburiyetinde kalabilecek ve böyle bir hareketin sonucunda da hem Kürt hem de kendi askerlerinden zaiyat vermeye başlayacaktır. Omuzlarda yükselen tabutların televizyon ekranlarına yansıyan görüntüleri ise Bush'un kendi ipini çektiğinin bir ispatı olacaktır.
Bu yüzdendir ki; TBMM bu katliamı durdurabilecek veya akabilecek kanı bir nebze de olsa azaltabilecek şu an için dünya üzerindeki en yetkili mercidir.
Ender Karabulut / diğer yazıları
- Sistem yanlış / 08.12.2020
- "Ben PKK'yı bitireyim, sen Kürdistan'ı tanı" / 19.12.2007
- PKK'ya af devlet politikası mı? / 06.12.2007
- Kürt' sorunu mu, 'Terör' sorunu mu / 24.11.2007
- Erdoğan ABD'ye neden gitti? / 22.12.2006
- Tebrikler Paşam! / 09.12.2006
- 50 milyon "Ortaçağ" kafalı! / 07.12.2006
- Papa'ya tepkimiz(!) çok komik oldu / 01.12.2006
- Deniz bitti! / 30.11.2006
- Papa ne yaptı, biz ne yapıyoruz! / 29.11.2006
- "Ben PKK'yı bitireyim, sen Kürdistan'ı tanı" / 19.12.2007
- PKK'ya af devlet politikası mı? / 06.12.2007
- Kürt' sorunu mu, 'Terör' sorunu mu / 24.11.2007
- Erdoğan ABD'ye neden gitti? / 22.12.2006
- Tebrikler Paşam! / 09.12.2006
- 50 milyon "Ortaçağ" kafalı! / 07.12.2006
- Papa'ya tepkimiz(!) çok komik oldu / 01.12.2006
- Deniz bitti! / 30.11.2006
- Papa ne yaptı, biz ne yapıyoruz! / 29.11.2006