ABD'nin kendisi için tehdit sıralaması

ABD'nin ilk Ulusal Güvenlik Direktörü John Negroponte, terör örgütü El Kaide'nin ABD için bir numaralı endişe kaynağı olduğunu belirtirken sıralamada şu ülkeler de yer aldı ABD'nin ilk Ulusal Güvenlik Direktörü John Negroponte, terör örgütü El Kaide'nin ABD için bir numaralı endişe kaynağı olmayı sürdürdüğünü, İran ve Kuzey Kore'nin nükleer faaliyetlerinin, El Kaide'yi takip eden diğer endişe kaynakları olduğunu söyledi. ABD'deki bütün istihbarat kuruluşlarının en başındaki isim olan Negroponte, Senato İstihbarat Komitesi'nde, bu göreve geldikten sonraki ilk ifadesini verdi. Açılış konuşmasında ABD'nin tehdit algılamasına yer veren Negroponte, "ABD için bir numaralı tehdit El Kaide'' dedi. Negroponte, ikinci sırada ise İran ve Kuzey Kore gibi nükleer silah elde etme arayışındaki ülkeler ve genel anlamda kitle imha silahlarının yayılmasının yer aldığını kaydetti. John Negroponte, İran'ın "muhtemelen henüz'' nükleer silahının veya nükleer silah elde etmek için gereken materyali elde etmemiş olduğunu söyledi."Yine de nükleer silah elde etme tehlikesi ve bunu İran'ın elindeki balistik füzelere monte etme kapasitesi bizim için acil endişe kaynağıdır'' diyen Negroponte, İran'ın Ortadoğu'da balistik füze konusunda en büyük kapasiteye sahip olduğunu kaydetti. Elinde nükleer silah bulunduğunu açıkça dünyaya duyuran Kuzey Kore'nin iddiaları için de Negroponte, "Muhtemelen doğruyu söylüyorlar'' dedi. Elinde hazırladığı 25 sayfalık bir açıklamayla istihbarat komitesine gelen Negroponte, 40 civarında terörist grup, isyancılar veya tarikatların kimyasal, biyolojik ve nükleer silah elde etme amacını taşıdığını söyledi. Yüksek etkili saldırı çabalarıEl Kaide liderliğinin büyük bir kısmını 2001 yılında yok ettiklerini söyleyen Negroponte, halen başarılı operasyonların devam ettiğini kaydetti. Ancak Ulusal Güvenlik Direktörü, El Kaide'nin "yüksek etkili'' saldırılar düzenleme yönünde çabalarının devam ettiğini ve özellikle ABD'yi kendi topraklarında yeniden vurma hevesinde olduğunu belirtti. ABD'nin, başka devletlerden çok teröristlerden gelebilecek saldırılara açık olduğunu söyleyen Negroponte, teröristlerin kapasitesinin ise devletlere göre çok daha kısıtlı olduğunu ifade etti. Negroponte, El Kaide'nin stratejisinin, Müslüman dünyasında batıya karşı bir ayaklanma çıkarmak, yeni terör ağları örmek ve bazı Müslüman toplumlarındaki çaresizlik ve hüsran duygularını sömürerek ABD'nin İslam karşıtı olduğu yanılgısı yaratmak olduğunu söyledi. Müslüman radikaller ile ılımlılar arasındaki tartışmanın, "terörist ortamın geleceğini'', ABD'nin kilit müttefiklerinin iç istikrarı ve Müslüman dünyasındaki hükümetlerin dış politikalarını etkileyeceğini kaydetti."Küresel cihad'' arayışındakilerin şiddet eylemlerinin, İslam dünyasında, "dinin hükümeti nasıl şekillendirmesi gerektiği'' konusundaki tartışmalara aciliyet kazandırdığını söyleyen Negroponte, pek çok Müslüman ülkede iç reform talebinin artmasının da bu tartışmaları alevlendirdiğini belirtti. John Negroponte, genel olarak Müslüman dünyasındakilerin "İslam kimlikleri'' konusunda daha fazla bilinçlendiğini ve bunun artan şekilde siyasi aktivizmi getirdiğini savunurken, bu durumun mutlaka radikal uçlara gitmeyi gerektirmediğini söyledi. Negroponte, birçok Müslümanın, radikal mesajları ve şiddet içerikli gündemi reddettiğini söyledi.West Virginia Demokrat Parti Senatörü Jay Rockefeller, panelde Negroponte'ye, Beyaz Saray'ın, istihbarat amacıyla terörizmle bağlantılı olduğu düşünülen kişilerin haberleşmelerinin izlenmesi konusunda Senato İstihbarat Komitesi'ndeki Demokrat Partililere bilgi vermemesinin "kabul edilemez'' olduğu eleştirisini getirdi. Negroponte'nin atandığı Ulusal Güvenlik Direktörlüğü, Amerikan kongresi tarafından, ABD Başkanı George W. Bush'un onayıyla, ülkenin 15 istihbarat kuruluşunun koordinasyonunu sağlamak üzere oluşturulmuştu. Kariyer diplomat olan Negroponte, geçen yıl Nisan ayında kongreden onay almıştı. ABD Başkanı Bush, Ulusal Güvenlik Ajansı'na, arama izni olmadan bazı kişilerin telefon konuşmaları ve e-maillerini okuma yetkisini vermiş ve bu durumun basına sızması üzerine, sivil haklar tartışmaları alevlenmişti.