Tahsil hayatının bir kısmını ya da tamamını Erzurum'da geçirmiş "Erzurum mezunları" arasına girmiş, memuriyet hayatının bir kısmını Erzurum'da geçirmiş ve bu şehri unutamamış güzel insanlar, vakfın organizesinde vuslata erdiler, hasret giderdiler.
3 Temmuz Cumartesi, ikindi namazında üniversite camiinde buluştular. Yıllar önce dibinde ders çalıştıkları fidanların kocaman kocaman ağaç olduklarını farkederek, yılların ne de çabuk geçtiğini hissettiler. Erzurum Büyükşehir Belediyesi'nin ikram ettiği akşam yemeğinde buluşarak aynı masa etrafında, şimdi yâd olan günleri yâdettiler.
Akşam namazından sonra Halk Eğitim Salonunda icra edilen program ise tam bir katmerli ziyafet idi. Vakfın yıl içindeki etkinliklerinin bir harmanlaması, bir özeti takdim edildi.
Liseliler, imam-hatip liseliler ve ilahiyatçılar arasında yapılan hafızlık, güzel Kur'an okuma, hadis ezberleme, Safahat ve Necip Fazıl'ın Çile'sinden şiir ezberleme yarışmalarında ilk üçe giren öğrenciler salonu dolduran dinleyicilere unutulmaz bir ziyafet çektiler.
Safahat'ın çeşitli bölümlerini dinlerken, vakfın başkanı sayın Mustafa Ağırman Hoca'nın da belirttiği gibi, gençlerimizin adeta Safahat'ı hıfzettiklerine şahit olduk sevindik, fakat dile getirilen gerçeklerin hala tazeliğini koruyor olmasına, tehlikelerin sürüyor olmasına da üzüldük.
"Benim hakkım, sus ey bülbül, senin hakkın değil matem" mısraı ile Bursa'mızın Yunanlılarca işgal edildiğini ceddimiz Orhan Gazi'nin türbesinin haçlılarca tekmelendiğini acı acı hatırladık. "Böyle kansız mıydı haşa kahraman ecdadınız?" suali karşısında ezildik, üzüldük. "Zevke dalmak şöyle dursun vaktimiz yok mateme" mısraı ile hala o günlerin aynen yaşandığını, tehlike çanlarının çalmakta olduğunu farkettik. "Ne gurbettir çöken İslam'a İslam'ın diyarında?" suali de adeta kocaman salonun tavanında asılı kaldı.
Üstad Necip Fazıl'ın "Zindandan Mehmet'e Mektup"unu dinledik, her mısranın hala güncelliğini koruduğuna şahit olduk. Sakarya Türküsü zaten apayrı bir dünya. Özellikle "Vicdan azabına eş kayna kayna Sakarya/Öz yurduna garipsin öz vatanında parya" mısralarından sonra yanyana oturduğumuz milletvekillerimizden birine dönüp dedim ki, "Sakarya Türküsü hep böyle güncel mi kalacak?" Cevap: "Şairin güzelliği her devirde taze kalması..."
Halbuki milletin ıstırabına tercüman bir iktidar, öz yurdunda gariplik ve öz vatanında paryalık durumunu ortadan kaldırabilir ve bu mısra da güncel olmaktan çıkar.
Ankara'da mukim hemşehrimiz M. Çetin Baydar'ın kısa konuşmasında, Abdurrahmangazi Vakfı'nın eğitim, öğretim alanındaki faaliyetlerini anlatırken yaptığı dipten gelen dalga benzetmesinin altını çizdim.
80'li yıllarda, İstanbul'da Marmara İlahiyat'ta öğrencisi olduğumuz, sadece bir dönem Hadis dersi aldığımız Prof. Dr. Raşit Küçük Bey'in tane tane, dolu dolu, leziz sohbetinin tadı damağımızda kaldığı için, vakfın merkezinde, gençlerin çay servisi eşliğinde, saatler ertesi güne sarkana kadar dinlemeye devam ettik.
Dostların vuslata erdiği geceler, hep böyle kısa mı olur?
3 Temmuz Cumartesi, ikindi namazında üniversite camiinde buluştular. Yıllar önce dibinde ders çalıştıkları fidanların kocaman kocaman ağaç olduklarını farkederek, yılların ne de çabuk geçtiğini hissettiler. Erzurum Büyükşehir Belediyesi'nin ikram ettiği akşam yemeğinde buluşarak aynı masa etrafında, şimdi yâd olan günleri yâdettiler.
Akşam namazından sonra Halk Eğitim Salonunda icra edilen program ise tam bir katmerli ziyafet idi. Vakfın yıl içindeki etkinliklerinin bir harmanlaması, bir özeti takdim edildi.
Liseliler, imam-hatip liseliler ve ilahiyatçılar arasında yapılan hafızlık, güzel Kur'an okuma, hadis ezberleme, Safahat ve Necip Fazıl'ın Çile'sinden şiir ezberleme yarışmalarında ilk üçe giren öğrenciler salonu dolduran dinleyicilere unutulmaz bir ziyafet çektiler.
Safahat'ın çeşitli bölümlerini dinlerken, vakfın başkanı sayın Mustafa Ağırman Hoca'nın da belirttiği gibi, gençlerimizin adeta Safahat'ı hıfzettiklerine şahit olduk sevindik, fakat dile getirilen gerçeklerin hala tazeliğini koruyor olmasına, tehlikelerin sürüyor olmasına da üzüldük.
"Benim hakkım, sus ey bülbül, senin hakkın değil matem" mısraı ile Bursa'mızın Yunanlılarca işgal edildiğini ceddimiz Orhan Gazi'nin türbesinin haçlılarca tekmelendiğini acı acı hatırladık. "Böyle kansız mıydı haşa kahraman ecdadınız?" suali karşısında ezildik, üzüldük. "Zevke dalmak şöyle dursun vaktimiz yok mateme" mısraı ile hala o günlerin aynen yaşandığını, tehlike çanlarının çalmakta olduğunu farkettik. "Ne gurbettir çöken İslam'a İslam'ın diyarında?" suali de adeta kocaman salonun tavanında asılı kaldı.
Üstad Necip Fazıl'ın "Zindandan Mehmet'e Mektup"unu dinledik, her mısranın hala güncelliğini koruduğuna şahit olduk. Sakarya Türküsü zaten apayrı bir dünya. Özellikle "Vicdan azabına eş kayna kayna Sakarya/Öz yurduna garipsin öz vatanında parya" mısralarından sonra yanyana oturduğumuz milletvekillerimizden birine dönüp dedim ki, "Sakarya Türküsü hep böyle güncel mi kalacak?" Cevap: "Şairin güzelliği her devirde taze kalması..."
Halbuki milletin ıstırabına tercüman bir iktidar, öz yurdunda gariplik ve öz vatanında paryalık durumunu ortadan kaldırabilir ve bu mısra da güncel olmaktan çıkar.
Ankara'da mukim hemşehrimiz M. Çetin Baydar'ın kısa konuşmasında, Abdurrahmangazi Vakfı'nın eğitim, öğretim alanındaki faaliyetlerini anlatırken yaptığı dipten gelen dalga benzetmesinin altını çizdim.
80'li yıllarda, İstanbul'da Marmara İlahiyat'ta öğrencisi olduğumuz, sadece bir dönem Hadis dersi aldığımız Prof. Dr. Raşit Küçük Bey'in tane tane, dolu dolu, leziz sohbetinin tadı damağımızda kaldığı için, vakfın merkezinde, gençlerin çay servisi eşliğinde, saatler ertesi güne sarkana kadar dinlemeye devam ettik.
Dostların vuslata erdiği geceler, hep böyle kısa mı olur?
Aziz Karaca / diğer yazıları
- İnanalım mı? / 30.04.2024
- Oduncu baltası ile arıcı ise bal tası ile gelir / 28.04.2024
- Gazze’de katliam sonlandı mı? / 27.04.2024
- Milletin ‘not etmeleri’ daha farklı oluyor / 26.04.2024
- Tüketilen sadece kaynaklar mı? / 25.04.2024
- Önünde ardında ve kolunda servet… / 24.04.2024
- Hangisine daha çok üzüldünüz? / 23.04.2024
- Halleri var bizimkine benzemez / 22.04.2024
- ‘Hazır ol cenge eğer ister isen sulh-u salah’ / 20.04.2024
- Doymayan gözden ve ürpermeyen kalpten… / 19.04.2024
- Oduncu baltası ile arıcı ise bal tası ile gelir / 28.04.2024
- Gazze’de katliam sonlandı mı? / 27.04.2024
- Milletin ‘not etmeleri’ daha farklı oluyor / 26.04.2024
- Tüketilen sadece kaynaklar mı? / 25.04.2024
- Önünde ardında ve kolunda servet… / 24.04.2024
- Hangisine daha çok üzüldünüz? / 23.04.2024
- Halleri var bizimkine benzemez / 22.04.2024
- ‘Hazır ol cenge eğer ister isen sulh-u salah’ / 20.04.2024
- Doymayan gözden ve ürpermeyen kalpten… / 19.04.2024