logo
19 NİSAN 2024

AB'ye neden "evet" demiyoruz?

08.06.2002 00:00:00
Türkiye'de sesi hoparlörler vasıtasıyla yayılan kimi çevrelerin Avrupa Birliği'ne yaranabilmek için çevirmedikleri dümen kalmadı. Bu maksatla en son Çarşamba günü İstanbul'da Türkiye'yi Gümrük Birliği ateşine atmak için kurulmuş İktisadi Kalkınma Vakfı'nın 8 aylık bir çalışma sonucunda organize ettiği bir toplantı yapıldı. Toplantıda daha önce Avrupa Birliği'ne antipatik bakan TÜRK-İŞ Başkanı Bayram Meral ile ATO Başkanı Sinan Aygün'ü bu kez sempatik tavırlara bürünmesi gerçekten de manidardı. Bu iki şahıs ve bunun gibilerin nasıl dönüştüğü ya da dönüştürüldüğü tartışılması gereken önemli meseleler olarak öne çıkıyor.

Dün Meclis'te grubu bulunan siyasi partilerin genel başkanları iki eksikle Çankaya Köşkü'nde, bugüne kadar AB üyeliğinin ne getirip, ne götüreceğini hiç sorgulamayan Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in riyasetinde biraraya geldiler. Bu satırlar yazıldığında zirve henüz sona ermişti. Köşk'ten yapılan açıklamaya göre, katılımcılar idam cezasının tümüyle kaldırılmasında uzlaştılar. Bunun Türkçe'ye tercümesi, Abdullah Öcalan hakkında verilen idam cezası infaz edilmeyecek şeklindedir. Toplantıda yer alanların kamuoyuna aksetmiş görüşleri dikkate alındığında, bu toplantının bir "fikir teatisi"nden öte bir anlamı olmadığı, monolog halinde geçeceği zaten belliydi. Gerçi Çankaya Köşkü'nde buluşmayı teorik olarak zirve diye adlandırabilmek de imkansızdı. Başbakan'ın ve anamuhalefet partisi lideri Tansu Çiller'in yer almadığı böylesi bir buluşma normal koşullarda eksikti ama her iki siyasi de katılsaydı, bir şey değişmeyecekti. Çiller de, Apo mu, AB mi ikileminde AB'yi tercih edeceğini daha önce deklare etmemiş miydi? Sezer'in zirveyle güttüğü en önemli hedef, nadiren yüz yüze geldiği Devlet Bahçeli, Recep Tayyip Erdoğan ve Recai Kutan'dan kalabalık bir ortamda AB konusunda 'kesin söz alma' niyetiydi. Bu maksat da hasıl oldu zaten...

AB'ye karşı Ulusal İttifak

Çarşamba günü İstanbul'da ve dün de başkent Ankara'da, Avrupa Birliği'nin "ne olduğu" konusunu vatandaşın dikkatlerinden kaçıran iş ve siyaset çevreleri AB yolunda gayretlerde bulunurken, önceki gün İstanbul'da tam aksi yönde bir oluşum filizleniyordu. Avrupa Birliği'ne Karşı Ulusal İttifak Platformu önceki gün 500 sivil toplum kuruluşunun iştirakiyle Eresin Otel'de gövde gösterisi yapıyordu. Fikir sahipliğini Prof. Dr. Haydar Baş beyin yaptığı bu platform, 8 saatlik bir çaba sonucunda "görkemli bir toplantı"ya dönüşmüş ve Türk milletinin sesi olmuştu. Platformu katılan 500 sivil toplum örgütünün yelpazesine bakıldığında, Türk milletini görüyorsunuz: Bu vatan için can veren fidan gibi delikanlıların annelerinin, babalarının kurdukları şehit aileleri derneklerinin platformda ağırlıklı olarak temsil edildikleri hemen dikkatleri celbediyor. Önceki akşam, Meltem TV'de Ahmet Erimhan'ın Geniş Açı'sına katılan bir şehit babasının şu sözleri çok önemli: "Çarşamba günü AB için İstanbul'da buluşan iş adamları arasında tek bir şehit babası, tek bir şehit anası ya da yakını var mıydı?" Kalplere bundan daha derince nüfuz edebilen daha önemli bir tespit olabilir mi?

Ulusal ittifak'ın gerekçeleri var ya AB yanlılarının?

Avrupa Birliği'ne Karşı Ulusal İttifak Platformu'nun "AB'ye Hayır" konusunda sağlam gerekçeleri var. Özetleyerek sıralayalım:

1. Avrupa Birliği, Kıbrıs'ta Türkiye Cumhuriyeti'ni işgalci olarak suçlamakta, Türk askerinin adadan derhal çekilmesini şart koşarak Kıbrıs'ın Rumlara devrini istemektedir.

2. Avrupa Birliği, Ege'yi Yunan denizi haline getirmeyi planlamaktadır.

3. Avrupa Birliği, Türkiye Cumhuriyeti Devleti içinde "devletçikler" oluşturmak planıyla, suriçi İstanbul'da Ortodoks Ekümenik Patriklik'in kurulmasını talep etmekte, Güneydoğu Bölgemizi ise "Kürdistan" olarak nitelendirmektedir.

4. Avrupa Birliği, bütün bu oldu-bittilere ve tavizlere karşı direnç göstermesi sebebiyle Türk Ordusu'nun kademeli olarak küçültülmesini ve ardından tamamen terhis edilmesini talep etmektedir.

5. Avrupa Birliği Türkiye'yi ekonomik anlamda çökerten, tarım ve sanayi üretimimize kotalarla son verdiren IMF programlarını desteklemektedir.

6. Bugün Avrupa Birliği'nin Türkiye'ye empoze ettiği kriterler, Türkiye'ye refah ve zenginlik getirmeyecektir.

Peki AB yanlıları ne diyor? Bir kere onların "Kıbrıs, Ege, Bölünme" diye bir endişeleri yok. Onların kayıtsızlığı irdelendiğinde, "Kıbrıs ve Ege AB uğruna Yunan'a verilebilir, İstanbul'da suriçinde bir Ekümenik Patriklik Devleti kurulabilir". Hatta o şahıslar, Güneydoğu ile ilgili Sevr projelerinin hayata geçirilmesinden bile rahatsızlık duymuyorlar. 12 yıllık gazetecilik tecrübem var, sözkonusu kişilerin bu gibi 'milli meselelerde' bir kez olsun 'vakarlı, izzetli' tutum içinde olduklarına şahit olmadım. Hep vermekten yanalar. Almak diye bir problemleri yok. Nitekim Çarşamba günkü İstanbul'daki toplantıda da 'alma namına' bir şey yansımadı bildiriye.

Peki, AB söylendiği gibi refah mı demek? Hayır! Yunanistan 21 yıldır, İspanya ve Portekiz 16'şar yıldır AB üyesi. Üye olduktan sonra milli gelirleri kaç kat arttı? Bir kere kişi çalıştığını elde eder. Çalışmadan kazanmak ancak tefecilere özgüdür.

İtalya, 1957'den beri AB üyesi. Hem de kurucu üye. Ama İtalya, Avrupa'da en fazla işsizlik oranının bulunduğu ülke. İtalyanca öğrendiğim ders kitabı, baştan aşağıya bu gerçeğin dışa yansıtılmasıyla doluydu. Adeta İtalyanca öğrenenlere, "Sakın buraya gelmeyin, burada zaten işsizlik yoğun" nasihatı veriliyordu.

Türkiye'yi AB'ye almayacaklardır

Türkiye'nin AB üyeliği pratik olarak mümkün görünmüyor. Gerekçe çok! Sayalım:

Bir kere AB içinde lokomotif ülkeler vardır. Merkez ülkeler olarak adlandırabileceğimiz bu ülkeler Almanya, İngiltere ve Fransa'dır. Diğerleri 'çevre ülkelerdir'. AB bünyesinde alınan kararlar, merkez ülkelerin dış politik hedefleri doğrultusunda şekillenir.

Türkiye, Dışişleri Bakanı İsmail Cem'in tabiriyle herşeye evet derse bile en erken 2023'te üye olabilecektir. 2023'te Türkiye, nüfus itibariyle AB'nin en kalabalık ülkesi haline gelecektir ve Avrupa Parlamentosu'na en fazla üye gönderen ülke olacaktır. Böyle bir durumu Almanya kabullenemez. Almanya ve onun gibi düşünen AB üyelerinin kabul edebileceği bir ülke, bölük pörçük bir Türkiye'dir. Güneydoğusu koparılmış, Kıbrıs'ı uçmuş, İstanbul'u delinmiş bir Türkiye...

İkinci olarak, Avrupa insanı derin bir dini taassuba sahiptir. 4 yıl boyunca turist rehberliği yapmış birisi olarak, bu duruma çokca şahit oldum. Avrupalılarla konuştuğunuzda, ilk anda en liberal gözüken bir kişi, sohbeti dini eksene kaydırdığınızda müteassıp biri olarak karşınıza çıkar. Müslümanlara yönelik taassuplarının kökenleri 8. yüzyıla kadar inmektedir. Ayrıca Avrupalıların biz Türklere yönelik 'özel' bir taasupları da vardır.

Üçüncü olarak, IMF politikalarını izlediğimiz sürece Kopenhag kriterlerinin ekonomi ile ilgili bölümünü yerine getirmemiz mümkün değil. Bu kriterleri yerine getiren bir ülkenin AB üyeliğine gerek yok. Tıpkı İsviçre, tıpkı Norveç gibi!

Dördücü olarak, AB'nin Türkiye'ye çifte standartlı yaklaşması, "bizi istemediğinin" en önemli delilidir. İngiltere karşısında idam meselesini üye olduktan 26 yıl sonra bile sorun etmeyen AB, Türkiye'ye sıra gelince, bu şartı daha üyelik müzakereleri başlamadan masaya koyuyor. Uluslararası spor müsabakalarına bağımsız devlet gibi katılan Kuzey İrlanda'nın İngiltere'den ayrılmasını şart koşmayan AB, Türkiye'ye gelince '1000 yıldır kader birliği ettiğimiz Kürt kardeşlerimize zorla azınlık etiketi yapıştırılmasını" şart kouşyor. Macaristan ile Romanya arasındaki sorunları gündeme getirmeden iki ülkeyi bağrına basmaya hazırlanan AB, sıra Yunanistan ile Türkiye arasındaki meselelere gelince Yunandan yana yontuyor. Bu ve bunun gibi nüanslar gösteriyor ki, Brüksel'dekiler bizi istemiyor.

Son olarak, AB'ye üye olduğumuzda AB ülkeleriyle ticaret hacmimizin artacağı savunuluyor. Japonya, Güney Kore ve Çin, AB ile avantajlı ticari ilişkilere sahip. Sizin kaliteli malınız olsun, gerisi önemli değil...
 
Recep Bahar / diğer yazıları
İsviçre'de çıkan haber tartışma yaratmıştı
Beypazarı'ndan 'mevzuat' açıklaması
Yeni seçilen CHP’li başkanların ‘genelge’ sıkıntısı
Liyakat mi sadakat mi?
İsrail, Suriye'nin hava savunma sistemlerini hedef aldı
Saldırıda maddi hasar meydana geldi
Polat çiftine 'vergi usul kanuna muhalefet'ten tahliye
Diğer suçlardan 'tutukluluk' devam ediyor
CHP'den iktidarın arazi satışlarına tepki
'AKP enkaz bırakarak çöküyor'
Yüksek et fiyatı sorunu ithalatla çözülemez
Et ürünlerinde KDV kaldırılsın
Merkez Bankası anketi açıklandı
Dolar, enflasyon, faiz tahminleri belli oldu
Gelecek burada
10 yılda 20 kat büyüyecek
Çocuk nüfusumuz açıklandı
Nüfusumuzun yüzde 26'sı çocuk
İran'dan saldırıya ilişkin açıklama geldi
'3 mini İHA saldırısı püskürtüldü'
Şehit edilen babasının koltuğuna oturdu
29 yıl önce babası o koltuktaydı
Kaçak kazı zannedildi gerçek bambaşka çıktı
Soruşturma devam ediyor
Depremin izleri gün ağarınca ortaya çıktı
Binalar ve minareler yıkıldı
2 kurşun camlara isabet etti
Holding binasına ateş açıldı
Komşusunun kapısına balyoz ve matkapla dayanıp ateşe verdi
Gürültü kavgasını özel harekat bitirdi
İsviçre'de çıkan haber tartışma yaratmıştı
Beypazarı'ndan 'mevzuat' açıklaması
Yeni seçilen CHP’li başkanların ‘genelge’ sıkıntısı
Liyakat mi sadakat mi?
İsrail, Suriye'nin hava savunma sistemlerini hedef aldı
Saldırıda maddi hasar meydana geldi
Polat çiftine 'vergi usul kanuna muhalefet'ten tahliye
Diğer suçlardan 'tutukluluk' devam ediyor
CHP'den iktidarın arazi satışlarına tepki
'AKP enkaz bırakarak çöküyor'
Yüksek et fiyatı sorunu ithalatla çözülemez
Et ürünlerinde KDV kaldırılsın
Merkez Bankası anketi açıklandı
Dolar, enflasyon, faiz tahminleri belli oldu
Gelecek burada
10 yılda 20 kat büyüyecek
Çocuk nüfusumuz açıklandı
Nüfusumuzun yüzde 26'sı çocuk
İran'dan saldırıya ilişkin açıklama geldi
'3 mini İHA saldırısı püskürtüldü'
Şehit edilen babasının koltuğuna oturdu
29 yıl önce babası o koltuktaydı
Kaçak kazı zannedildi gerçek bambaşka çıktı
Soruşturma devam ediyor
Depremin izleri gün ağarınca ortaya çıktı
Binalar ve minareler yıkıldı
2 kurşun camlara isabet etti
Holding binasına ateş açıldı
Komşusunun kapısına balyoz ve matkapla dayanıp ateşe verdi
Gürültü kavgasını özel harekat bitirdi
logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2024

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.