Açlık sınırı 25, yoksulluk 80, ikramiye 4 bin lira!

Yüce iktidarımız emeklimize 4 bin lira ikramiye öngörmüş ve Sn. Cumhurbaşkanımız da, "Daha önce 3 bin lira idi şimdi 4 bin oldu, daha ne olsun" şeklinde konuya son noktayı koymuştu.

Ee, hani Almanya bizi kıskanıyordu?

Almanya'da en düşük bir emekli maaşı 1.800 Euro.

Aynı ülkede ortalama bir konut kirası 400-500 Euro.

Bir Alman emeklisini kirayı ödedikten sonra yanına kalan para, 1.400 Euro'dur.

Almanya'da bir asgari ücretli 2 bin Euro maaş alıyor.

Aynı asgari ücretli Alman vatandaşının 500 Euro'dan bir konut kiralamış olduğu düşünüldüğünde, bu vatandaşın yanına 1.500 Euro kalmış olur.

Bir diğer matematik hesabına göre ise bir Alman asgari ücretlisi aldığı maaşın sadece 4'te birini kiraya harcamış oluyor.

Türkiye'de bir emekli maaşı 14.469 TL.

Asgari ücret ise 22 bin TL.

Türkiye'de bir asgari ücretli aldığı paranın ne kadarını kiraya ödüyor?

Elbette ki tamamını.

Emekli maaşı ile bir Türk vatandaşı nasıl kirasını ödüyor?

Emekli bir Türk vatandaşımız kendisine reva görülen bu maaşla kirasını bile ödeyemezken söyler misiniz Allah aşkına, bu insan nasıl tatile gidebilir?

Tatili bütünüyle hayal olmuş zaten, bu vatandaşımız hayatta nasıl kalacak?

Bizi kıskanan Almanya'nın durumu ortada.

Almanya ve diğer ülkelerde tanıdığım ne kadar varsa, hepsi Türkiye'deki yakınlarına para yardımında bulunuyor.

Biz neden bu haldeyiz diye hiç merak etmiyor musunuz ey benim aziz milletim?!

Nasıl oluyor da 1929 dünya ekonomik buhranı gibi büyük bir faciadan kalkınarak çıkmayı başaran Atatürk Türkiye'si, neden bugün sefaletin dibine demirlemiş durumda?

Siz bu milletten 2025 yılı için tamı tamına 12 trilyon 670 milyar lira vergi toplayacaksınız. Bunun 2 trilyonunu da faiz olarak ödeyeceksiniz. Ayrıca 2025 yılı toplam bütçesinin 14 trilyon 605 milyar 800 milyon 967 bin lira olduğu düşünüldüğünde, bütçenin neredeyse tamamına yakınının vergiden oluştuğunu görmekteyiz.

Yani garip gurebadan canını yakarak topladığınız vergilerin dışında devlet olarak neredeyse hiçbir geliriniz yok.

Yukarıdan aşağıya aktardığım bu vahim tablo ve iş bilmezliğin faturası, neden emekliye ve asgari ücretliye kesiliyor.

Niçin koca bir devletin tek gelir kaynağını vergiler oluşturuyor?

Cumhuriyetin bütün ve devasa kuruluşlarını referandum yaparak mı sattınız?

Size bunları satın diye mi bu millet oy verdi?

Sattınız da ne elde ettiniz, 62 milyar dolar.

Şayet o kurumları satmasaydınız, bugün yoksul vatandaşımızdan tek kuruş bile vergi toplamadan milletimizin refahını artırmak mümkün olabilirdi.

Vergi toplamak, kafası hiç çalışmayan devlet yöneticilerinin öngördüğü bir iştir.

Bir devletin devlet olma vasıflarından birisi ve belki de en önemlisi, bağımsızlığıdır.

Bir devlet tam bağımsız olduğunda ancak parasını basma hakkını elde eder.

Buna da senyoraj hakkı denir.

Şimdi siz 12 trilyondan fazla vergiyi bu milletin başına kakarak toplayacağınıza, yeraltı kaynaklarınızın karşılığı olarak senyoraj hakkınızı kullansanız ne olur?

Milletiniz nefes alır ve ondan almadığınız vergi miktarı ile üretime ve istihdama katkı sunardı.

Türkiye'de MB bana göre anayasal suç işlemektedir.

Bunun ayrıntılarını detaylı yazmıştım ilgi duyanlar okuyabilirler.

Diyeceğim o ki, 4 bin lira emekli ikramiyesi ile ancak bir depo yakıt satın alabilirsiniz.

Bizim emeklimizin hayal kurmasına bile olanak yok!

Koskoca bir devletin bayram ikramiyesi olarak emeklisine vereceği 4 bin lira para, ancak dilenciye sadaka olarak verilebilir. Çözüm, ancak milli bir ittifak ve iktidarla mümkündür.

Milli bir iktidarın başarılı olabilmesinin tek yolu ve şansı ise, "Milli Ekonomi Modeli" gibi kusursuz bir tezin hayata geçirilmesidir.

Model vardır ve halihazırda dünyanın bir çok yerinde uygulanmaktadır.

Milletimiz umutsuz ve çözümsüz değildir.

Ancak Türkiye'de iktidar olma geleneğine bakıldığında maalesef işler milletimizin arzu ettiği gibi değil, küresel kapitallerin dediği gibi sonuçlanmaktadır.

Bu arızalı geleneği yalnızca, Atatürk'ün izinden gidenler bozabilir.

Yani demem o ki, İmamoğlu yüzde 90'la seçimi kazansa ve Cumhurbaşkanı olsa bile, şayet bu denklemi göz ardı ederse, bu sefer elimizde vatan bile kalmayabilir!