"Hakkında konuştuğunuz kimse, akrabanız bile olsa, yine doğruyu söyleyin! Allah'a verdiğiniz ahdi tutun. İşte düşünüp tutasınız diye Allah size bunları emretti." (En'am: 152).
Her zaman ve zeminde, her hal ve şartta dillerden adalet dökülmeli, ellerden adalet sadır olmalı ve adaletin gerçekleşmesinde gerekirse herkes şahitlik yapmalı.
Sözünde adil, işinde adil ve şahitliğinde adil insanların oluşturacağı toplum elbette adil bir toplum olacaktır.
Hayat devam ederken, hayatın tüm alanlarında adaletten sapmayan fertlerin ve adaleti gerçekleştiren kurumların var olduğuna inanan insanlar, hiçbir zaman haklarının yenileceğinden, dolayısıyla haksızlığa uğramaktan asla endişe etmezler.
Tarımda, ticarette, sanayide, eğitimde, kültürde, üretimde ve tüketimde hemen her alanda adaletin tecelli edeceğinden şüphesi olmayan toplum elbette daha huzurlu olur, daha güven içinde olur ve elbette daha üretken olur.
Okuduğumuz ve dinlediğimiz Kur'an ayetlerini mutlaka anlamaya çalışalım, uğraşalım, sorup öğrenelim değişimiz bundandır; anlayarak okuduğumuz Kerim Kitabımız bizi sözümüzde de, eylemlerimizde de, şahitliklerimizde de adil olmaya sevk edecektir muhakkak.
"Ey iman edenler! Haktan yana olup var gücünüzle ve bütün işlerinizde adaleti gerçekleştirin. Allah için şahitlik eden insanlar olun. Bu hükmünüz ve şahitliğiniz isterse bizzat kendiniz, anneniz, babanız ve yakın akrabalarınız aleyhinde olsun. İsterse onlar zengin veya fakir bulunsun; çünkü Allah her ikisine de sizden daha yakındır. Onun için, sakın nefsinizin arzusuna uyarak adaletten ayrılmayın. Eğer dilinizi eğip bükerek gerçeği olduğu gibi söylemekten çekinir veya büsbütün şahitlikten kaçarsanız, iyi bilin ki Allah bütün yaptıklarınızdan haberdardır." (Nisa: 135).
Yaşadığımız toplum, bırakın anne-babasının ve akrabalarının aleyhinde de olsa doğruyu söylemeyi, tuttuğu partinin Kur'an'a mutlak aykırı uygulamalarını savunan sözde Müslümanlarla dolu değil mi?
Namazda kıyam halindeyken bu ayeti okuyan ya da dinleyen bir Müslüman, manasını anladığında elbette ürperecektir ve belki de bu ağır sorumluluk altında dizleri titreyecek, kalbi çarpmaya başlayacaktır.
Bugün en fazla şikayetçi olduğumuz konuların başında adam kayırma meselesi gelmiyor mu?
Bir iş verileceği zaman ehliyetine ve liyakatine bakmadan "bizden mi, bizim partiden mi, bizim guruptan mı?" soruları sorulmuyor mu?
Yürürlükteki kanunların, ceza yasalarının sadece kimsesizlere, yetime-yoksula uygulandığı tepedeki yetkililere ve yakınlarına asla uygulanmadığı kanaati toplumda yaygın mı değil mi?
Tam bu noktada; "bu ne perhiz bu ne turşu?" demek gerekmiyor mu?
Beş vakit namazda, hatimde, mukabelede yukarıdaki ayetleri ve benzerlerini sürekli okuyan bir toplumun hayatında, en tepeden en tabana kadar ayetlerin tam tersi yürürlükte.
Demek ki yıllardan beri anlamadan okuduğumuz Kur'an ayetleri bizi değiştirmiyor, dönüştürmüyor ve hayatımıza mührünü vurmuyor, vuramıyor.
Elimizdeki hazineden, elimizdeki haritadan ve kılavuzdan istifade edemiyoruz demektir, o halde bir Kur'an'ı anlama seferberliği şarttır ve de zaruridir.
"Ey iman edenler! Haktan yana olup var gücünüzle ve bütün işlerinizde adaleti gerçekleştirin ve adalet numunesi şahitler olun. Bir topluluğa karşı, içinizde beslediğiniz kin ve öfke, sizi adaletsizliğe sürüklemesin. Âdil davranın, takvâya en uygun hareket budur. Allah'a karşı gelmekten sakının. Çünkü Allah yaptığınız her şeyden haberdardır." (Maide: 8).
"Onun için sen durma, hakka dâvet et ve sana emredildiği tarzda dosdoğru ol, sakın onların keyiflerine uyma ve şöyle de: Allah hangi kitabı indirmişse ben ona inandım. Hem bana, aranızda adaletle hükmetmem emri verildi. Allah bizim de, sizin de Rabbinizdir. Bizim işlerimizin sorumluluğu bize, sizinkilerinki ise size aittir. Bizimle sizin aranızda bir tartışma sebebi yoktur. Allah hepimizi bir arada toplayacaktır. Hepimiz de O'nun huzuruna götürüleceğiz." (Şûra: 15).
Her zaman ve zeminde, her hal ve şartta dillerden adalet dökülmeli, ellerden adalet sadır olmalı ve adaletin gerçekleşmesinde gerekirse herkes şahitlik yapmalı.
Sözünde adil, işinde adil ve şahitliğinde adil insanların oluşturacağı toplum elbette adil bir toplum olacaktır.
Hayat devam ederken, hayatın tüm alanlarında adaletten sapmayan fertlerin ve adaleti gerçekleştiren kurumların var olduğuna inanan insanlar, hiçbir zaman haklarının yenileceğinden, dolayısıyla haksızlığa uğramaktan asla endişe etmezler.
Tarımda, ticarette, sanayide, eğitimde, kültürde, üretimde ve tüketimde hemen her alanda adaletin tecelli edeceğinden şüphesi olmayan toplum elbette daha huzurlu olur, daha güven içinde olur ve elbette daha üretken olur.
Okuduğumuz ve dinlediğimiz Kur'an ayetlerini mutlaka anlamaya çalışalım, uğraşalım, sorup öğrenelim değişimiz bundandır; anlayarak okuduğumuz Kerim Kitabımız bizi sözümüzde de, eylemlerimizde de, şahitliklerimizde de adil olmaya sevk edecektir muhakkak.
"Ey iman edenler! Haktan yana olup var gücünüzle ve bütün işlerinizde adaleti gerçekleştirin. Allah için şahitlik eden insanlar olun. Bu hükmünüz ve şahitliğiniz isterse bizzat kendiniz, anneniz, babanız ve yakın akrabalarınız aleyhinde olsun. İsterse onlar zengin veya fakir bulunsun; çünkü Allah her ikisine de sizden daha yakındır. Onun için, sakın nefsinizin arzusuna uyarak adaletten ayrılmayın. Eğer dilinizi eğip bükerek gerçeği olduğu gibi söylemekten çekinir veya büsbütün şahitlikten kaçarsanız, iyi bilin ki Allah bütün yaptıklarınızdan haberdardır." (Nisa: 135).
Yaşadığımız toplum, bırakın anne-babasının ve akrabalarının aleyhinde de olsa doğruyu söylemeyi, tuttuğu partinin Kur'an'a mutlak aykırı uygulamalarını savunan sözde Müslümanlarla dolu değil mi?
Namazda kıyam halindeyken bu ayeti okuyan ya da dinleyen bir Müslüman, manasını anladığında elbette ürperecektir ve belki de bu ağır sorumluluk altında dizleri titreyecek, kalbi çarpmaya başlayacaktır.
Bugün en fazla şikayetçi olduğumuz konuların başında adam kayırma meselesi gelmiyor mu?
Bir iş verileceği zaman ehliyetine ve liyakatine bakmadan "bizden mi, bizim partiden mi, bizim guruptan mı?" soruları sorulmuyor mu?
Yürürlükteki kanunların, ceza yasalarının sadece kimsesizlere, yetime-yoksula uygulandığı tepedeki yetkililere ve yakınlarına asla uygulanmadığı kanaati toplumda yaygın mı değil mi?
Tam bu noktada; "bu ne perhiz bu ne turşu?" demek gerekmiyor mu?
Beş vakit namazda, hatimde, mukabelede yukarıdaki ayetleri ve benzerlerini sürekli okuyan bir toplumun hayatında, en tepeden en tabana kadar ayetlerin tam tersi yürürlükte.
Demek ki yıllardan beri anlamadan okuduğumuz Kur'an ayetleri bizi değiştirmiyor, dönüştürmüyor ve hayatımıza mührünü vurmuyor, vuramıyor.
Elimizdeki hazineden, elimizdeki haritadan ve kılavuzdan istifade edemiyoruz demektir, o halde bir Kur'an'ı anlama seferberliği şarttır ve de zaruridir.
"Ey iman edenler! Haktan yana olup var gücünüzle ve bütün işlerinizde adaleti gerçekleştirin ve adalet numunesi şahitler olun. Bir topluluğa karşı, içinizde beslediğiniz kin ve öfke, sizi adaletsizliğe sürüklemesin. Âdil davranın, takvâya en uygun hareket budur. Allah'a karşı gelmekten sakının. Çünkü Allah yaptığınız her şeyden haberdardır." (Maide: 8).
"Onun için sen durma, hakka dâvet et ve sana emredildiği tarzda dosdoğru ol, sakın onların keyiflerine uyma ve şöyle de: Allah hangi kitabı indirmişse ben ona inandım. Hem bana, aranızda adaletle hükmetmem emri verildi. Allah bizim de, sizin de Rabbinizdir. Bizim işlerimizin sorumluluğu bize, sizinkilerinki ise size aittir. Bizimle sizin aranızda bir tartışma sebebi yoktur. Allah hepimizi bir arada toplayacaktır. Hepimiz de O'nun huzuruna götürüleceğiz." (Şûra: 15).
Aziz Karaca / diğer yazıları
- İftarda sahurda bombalar… Gazze’ye gelmeseydi mi Ramazan? / 19.03.2024
- Soykırımı sonlandıramadı Ramazan / 18.03.2024
- Nice ayıplara şahit oldu Ramazan / 17.03.2024
- Tüm insanlığa açık bir beyandır Ramazan / 16.03.2024
- Dert çok hemdert yok ise işte Ramazan / 15.03.2024
- Her anımıza dolsa Ramazan / 14.03.2024
- Hak’tan bize fermandır Ramazan / 13.03.2024
- Bütün düğümleri çözer Ramazan / 12.03.2024
- Müjdelerle kapımızı çalsa Ramazan / 11.03.2024
- İz bırakanlar ve is bırakanlar / 10.03.2024
- Soykırımı sonlandıramadı Ramazan / 18.03.2024
- Nice ayıplara şahit oldu Ramazan / 17.03.2024
- Tüm insanlığa açık bir beyandır Ramazan / 16.03.2024
- Dert çok hemdert yok ise işte Ramazan / 15.03.2024
- Her anımıza dolsa Ramazan / 14.03.2024
- Hak’tan bize fermandır Ramazan / 13.03.2024
- Bütün düğümleri çözer Ramazan / 12.03.2024
- Müjdelerle kapımızı çalsa Ramazan / 11.03.2024
- İz bırakanlar ve is bırakanlar / 10.03.2024