Türk Ordusunun emekli/muvazzaf önemli bir bölümünü mahkûm eden Yargıtay'ın mahkûmiyet kararını sanıkların büyük bir kısmı için onamasını birçok stratejik, siyasi, kültürel ve insani boyutları ile enine boyuna irdelemek gerekiyor.Gerekiyor çünkü ABD'nin çuval, AKP'nin Ergenekon ve Balyoz operasyonlarını anlamadan ülkemize yönelik 'BÜYÜK OPERASYON'u anlamak mümkün olmayacaktır.Bunu derken peşinen Ergenekon ve Balyoz sanıklarının tamamı sütten çıkmış ak kaşık demiş olmuyoruz. Bu iyi biline.Adalet böyle bir şeydir işte. Sanığın kişiliğine, konumuna, ideolojik ve siyasi duruşuna, pozisyonuna bakmadan adaletle hükmetme anlayışı ülkemizden göçeli çok oldu."Bir topluluğa olan kininiz sizi adaletli olmaktan vazgeçirmesin" ilahi ölçüsüne meydan okurcasına AKP adalet müessesesini yıkalı çok oldu.AKP'nin adalete her müdahalesi, yürüyen hemen her siyasi dava bunun kanıtı.Balyoz davası sadece devletin 'ASKERİ GÜCÜ'nü felç etmenin ötesinde 'HUKUK DÜZENİ'ni de altüst eden bir 'ANTİHUKUK' manifestosu, bir meydan okuma adeta.Neresinden tutsak öyle. Önce Yüksek Yargı düzenini yapı bozuma uğratarak istedikleri 'HAKİM' ve 'MAHKEME DÜZENİ' oluşturdular.Aynı davanın sanığını 'GİZLİ TANIK' yapma gibi antihukuk yargılama usulleri icat ederek 'ADALETİ USÜLDEN' katlettiler.Profesyonelce oynanmış dijital veriler üzerine iddianameler oluşturup, bu verilerde adları yazılı olan sekreterleri dahi suçlu ilan edecek kadar, ya da darbe brifingine katıldı diye o an denizin dibinde dalgıçlık yapan ya da sınırda nöbet tutan komutanları mahkûm ederek adaleti 'ESASTAN' katlettiler.Balyoz Davası'nda yaşanan hukuk ihlalleri hukuk Fakültelerinde 'İBRET DERSLERİ' olarak ileride mutlaka okutulacaktır.AKP iktidarının 'DEMOKRATİK HUKUK DEVLETİNİ TAHKİM ETMEK İÇİN GELECEĞE DÖNÜK GÜÇLÜ REFORMLAR YAPMAK' yerine toplumda karşılıklı kin ve öç duygusunu tahrik eden, sivil-asker düşmanlığını körükleyen 'VİCDANSIZ VE ADALETSİZ YARGILAMALAR' peşinde koşması bilinçli bir tercihin ürünü olsa gerek.Böyle yaparak bir taşla birkaç kuş vurduğunu düşünüyor olmalı.Önce bu linçten bastırılmış kin ve öç duygularını tatmin ederek tabanını mobilize ediyor.İkincisi, gerilim tahterevallisinde baskın taraf olmanın hazzını ve konforunu sürüyor.Üçüncüsü, bölgede sürekli operasyon yürütürken Türk ordusunun pürüz çıkarmasını istemeyen BOP'çulara sürekli hizmet partnerliğini garantilemiş oluyor.Dördüncüsü, her diktatörlük gibi benden sonra tufan tehdidi ile düşmanlarını dahi kendisine razı ederek arasıra 'GEZİ'ye çıkmakla yetinme korkusu salıyor. Hâsılı, milletin ordusu yıkılsa da, adaleti çürüse de, devleti çökse de AKP 'ÇÖREKLENMEYE' devam edecek. Sahi 'MİLLET' mi kaldı?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
İbrahim Berk / diğer yazıları
- Cübbe düştü haç göründü / 07.01.2020
- Darbe fragmanı / 22.07.2016
- Suriye bumerangı / 24.02.2016
- AKP'nin hali pürmelali / 17.02.2016
- Atlantik'in iki yakasından Türkiye'nin görünümü / 22.10.2015
- Stratejik derinlikte çırpınan Türkiye / 18.09.2015
- Ya felakete, ya felaha / 05.09.2015
- Teröristleri takviye Mehmetçiği tasfiye operasyonu / 25.02.2015
- AKP IŞİD'i niçin vuramaz? / 15.10.2014
- Kuklalar düşünemez / 09.10.2014
- Darbe fragmanı / 22.07.2016
- Suriye bumerangı / 24.02.2016
- AKP'nin hali pürmelali / 17.02.2016
- Atlantik'in iki yakasından Türkiye'nin görünümü / 22.10.2015
- Stratejik derinlikte çırpınan Türkiye / 18.09.2015
- Ya felakete, ya felaha / 05.09.2015
- Teröristleri takviye Mehmetçiği tasfiye operasyonu / 25.02.2015
- AKP IŞİD'i niçin vuramaz? / 15.10.2014
- Kuklalar düşünemez / 09.10.2014