Af tartışmasının dönüp dolaşıp demirleyeceği limanı biz şimdiden söyleyelim. Söyleyelim ki ortaya çıkacak sonucu hiç kimse, ben böyle olmasını istemiyordum oyununa dönüştürmesin.
İfade edeceğimiz şeyi bilenler biliyor. Siyasetin aktörleri senaryosunu Brüksel'in yazdığı kurgudan haberdarlar ve işin tam da göbeğinde oturuyorlar. Bizim yapacağımız ifşaat sadece ve sadece oyunu bozacak şifreleri, vatandaşla paylaşmaktan ibarettir.
Apo'suz af projesi
Avrupa Birliği af meselesinin Apo'nun isminde kilitleneceğini bildiğinden dolayı, bu konudaki oluşmuş 30 bin şehitli hassasiyeti de hesap ederek, Öcalan'ı gözden çıkarmış durumda. Brüksel'in dediği şu, "Af çıkacak ve Apo bizim taviz noktamız olacak."
Doğrusu Avrupa için tam anlamıyla, tek taşla bir kaç kuş vurmak anlamında bir strateji bu.
Öncelikle Apo, şu anda zaten Türkiye'nin kontrolünde. Yargılanması sürecinde de eski dostları aleyhine az şey söylemedi doğrusu. Bu iki cümlenin sonucu olarak Apo'nun idamı, Avrupa için aslında bir kayıp değil kazançtır.
İkincisi af tartışmasıyla yükselecek tansiyonda Apo'yu af kapsamının dışında tutmak; sanki bir geri adımmış gibi dezenforme edilerek affın önündeki tüm engelleri kaldırabilir.Daha doğrusu affa evet deyip de çeşitli gerekçelerle bunu dillendiremeyen siyasetin önünü açar.
Kuşkusuz en önemli olgu ve amaç olan PKK'nın siyasallaşması da afla sağlanır. Hatta bu anlamda Avrupa, PKK'nın ismini dahi tespit etmiş durumda:
Demokratik Halk Partisi.
Şimdi bu pncereden yani Avrupa'nın zaten Apo'yu af kapsamı dışında tutma iradesinden, siyasette yaşanan tartışmalara bir bakalım.
MHP'den affa zımmi onay
MHP ısrarla affın Apo'nun idam edilmesine yönelik bir tartışma olduğunu vurguluyor. İsterseniz AB ile ilişkileri ANAP değilde biz yürütsek daha iyi ve daha hızlı netice alırdık diyen, Şevket Bülend Yahnici'nin sözlerini bir hatırlayalım.
"Avrupa'nın niyeti Apo'yu affetmektedir." Yahnici bunu söylüyor ama bizim girişte yaptığımız değerlendirmeyle de açığa düşüyor.
Apo ile iktidara gelen Yahnici, vatandaşa karşı PKK oyununu bu kurguyla ve çok tehlikeli bir şekilde oynuyor.
Kaldı ki "Ne yapalım meclis iradesi bu şekildedir saygı duyarız" mantığıyla da, aslında PKK'nın affına MHP zımnen onay vermektedir.
MHP'nin hiç de asil olmayan bu tavrını geniş kitleler her halde unutmazlar. Unutmazlar çünkü MHP'yi iktidara ortak eden rüzgar Güneydoğu şehitleriydi ve Apo'ydu.
MHP'nin iktidar olduğu dönemde PKK'nın siyasallaşması sorumluluğunu MHP hiçbir gerekçeyle izah edemez ve mesuliyeti omuzlarından atamaz.
AKP ve SP ANAP'la kolkola
Af konusunda ANAP için diyeceğimiz hiçbir şey yok. Mesut Yılmaz siyasî hayatının % 5'lik dip noktasından sonra, son hedef olarak AB ipine sarılmıştır. Öylesine ki AB varsa Yılmaz olacak (mı acaba), AB yoksa Yılmaz tükenecektir.
Bu anlamda Yılmaz masumdur ve anlaşılır bir şey yapmaktadır. Ya AKP ve Saadet için ne diyelim?
Hem AKP hem de Saadetliler af konusunda derhal AB ipine sarıldılar ve saflarını belli ettiler. ANAP, DSP, AKP ve SP şimdi aynı masanın dört ayağını oluşturuyorlar.
Hükümet SP ve AKP'den o kadar emin ki, MHP'yi affa destek konusunda anlayışla karşılayabiliyor. Böylece Fazilet'in mirascıları birbirleriyle yarışırcasına AB'nin sihirli yüzünü görür görmez affada, PKK'ya da geçit verebiliyorlar.
Ah Chomsky vah Chomsky!
Bu zihniyet yani Apo için karşılıksız iktidara destek veren zihniyet, devlet karşıtlığı kokusunu alır almaz ilginiç bir refleksle derhal karşı cephede yer alıyor. Neredeyse hücrelerine sinmiş bir gelenek bu. Parti yapılarıyla da bunu adeta kurumsal bir kimliğe kavuşturuyorlar.
Naom Chomsky'nin teftişinde de de bunu yaşadık. Chomsky'nin Türkiye ziyareti esnasında Yahudi yazarın neredeyse kuyruğundan ayrılmayan iki isim vardı; Mehmet Bekaroğlu ve İslamcı yazar (!) Abdurrahman Dilipak...
Öyle ya Chomsky Türkiye'ye haddini bildirmek için gelmişti.
Halbuki Chomsky, bizimkileri resmen tongaya düşürdü. Ezeli Amerikan muhalifi kimliğiyle tanınan Chomsky, Diyarbakır'a giderek bir Kürt devletinden bahsetmekle aslında bal gibi ABD'nin politikilarına hizmet etti. Ama asla Kürtlere ve Türkiye'ye değil. Bir Allah'ın kulunda çıkıp Chomsky'e bu temel çelişkisini sormadı. Yanlışı düzeltmedi.
Herhalde Bekaroğlu'da, Dilipak'ta bunu fazlasıyla biliyordur...
IMF ve AB; siyasetin skalası
Nereden bakarsak bakalım ister Chomsky, ister Apo bugün siyasetin temel ayracı değişmiştir. Artık partilerin yönünü, karakterini AB ve IMF'ye karşı olmak ya da olmamak belirliyor. Sağcılık, solculuk değil. İçkiydi şuydu buydu işin sosu, ya da bir türlü önüne geçilemeyen yılların getirdiği alışkanlıklarla yapılan hamaset...
İşte DSP, ANAP, SP ve AKP'yi tesbih gibi aynı ipe dizen işin sırrı bu...
İfade edeceğimiz şeyi bilenler biliyor. Siyasetin aktörleri senaryosunu Brüksel'in yazdığı kurgudan haberdarlar ve işin tam da göbeğinde oturuyorlar. Bizim yapacağımız ifşaat sadece ve sadece oyunu bozacak şifreleri, vatandaşla paylaşmaktan ibarettir.
Apo'suz af projesi
Avrupa Birliği af meselesinin Apo'nun isminde kilitleneceğini bildiğinden dolayı, bu konudaki oluşmuş 30 bin şehitli hassasiyeti de hesap ederek, Öcalan'ı gözden çıkarmış durumda. Brüksel'in dediği şu, "Af çıkacak ve Apo bizim taviz noktamız olacak."
Doğrusu Avrupa için tam anlamıyla, tek taşla bir kaç kuş vurmak anlamında bir strateji bu.
Öncelikle Apo, şu anda zaten Türkiye'nin kontrolünde. Yargılanması sürecinde de eski dostları aleyhine az şey söylemedi doğrusu. Bu iki cümlenin sonucu olarak Apo'nun idamı, Avrupa için aslında bir kayıp değil kazançtır.
İkincisi af tartışmasıyla yükselecek tansiyonda Apo'yu af kapsamının dışında tutmak; sanki bir geri adımmış gibi dezenforme edilerek affın önündeki tüm engelleri kaldırabilir.Daha doğrusu affa evet deyip de çeşitli gerekçelerle bunu dillendiremeyen siyasetin önünü açar.
Kuşkusuz en önemli olgu ve amaç olan PKK'nın siyasallaşması da afla sağlanır. Hatta bu anlamda Avrupa, PKK'nın ismini dahi tespit etmiş durumda:
Demokratik Halk Partisi.
Şimdi bu pncereden yani Avrupa'nın zaten Apo'yu af kapsamı dışında tutma iradesinden, siyasette yaşanan tartışmalara bir bakalım.
MHP'den affa zımmi onay
MHP ısrarla affın Apo'nun idam edilmesine yönelik bir tartışma olduğunu vurguluyor. İsterseniz AB ile ilişkileri ANAP değilde biz yürütsek daha iyi ve daha hızlı netice alırdık diyen, Şevket Bülend Yahnici'nin sözlerini bir hatırlayalım.
"Avrupa'nın niyeti Apo'yu affetmektedir." Yahnici bunu söylüyor ama bizim girişte yaptığımız değerlendirmeyle de açığa düşüyor.
Apo ile iktidara gelen Yahnici, vatandaşa karşı PKK oyununu bu kurguyla ve çok tehlikeli bir şekilde oynuyor.
Kaldı ki "Ne yapalım meclis iradesi bu şekildedir saygı duyarız" mantığıyla da, aslında PKK'nın affına MHP zımnen onay vermektedir.
MHP'nin hiç de asil olmayan bu tavrını geniş kitleler her halde unutmazlar. Unutmazlar çünkü MHP'yi iktidara ortak eden rüzgar Güneydoğu şehitleriydi ve Apo'ydu.
MHP'nin iktidar olduğu dönemde PKK'nın siyasallaşması sorumluluğunu MHP hiçbir gerekçeyle izah edemez ve mesuliyeti omuzlarından atamaz.
AKP ve SP ANAP'la kolkola
Af konusunda ANAP için diyeceğimiz hiçbir şey yok. Mesut Yılmaz siyasî hayatının % 5'lik dip noktasından sonra, son hedef olarak AB ipine sarılmıştır. Öylesine ki AB varsa Yılmaz olacak (mı acaba), AB yoksa Yılmaz tükenecektir.
Bu anlamda Yılmaz masumdur ve anlaşılır bir şey yapmaktadır. Ya AKP ve Saadet için ne diyelim?
Hem AKP hem de Saadetliler af konusunda derhal AB ipine sarıldılar ve saflarını belli ettiler. ANAP, DSP, AKP ve SP şimdi aynı masanın dört ayağını oluşturuyorlar.
Hükümet SP ve AKP'den o kadar emin ki, MHP'yi affa destek konusunda anlayışla karşılayabiliyor. Böylece Fazilet'in mirascıları birbirleriyle yarışırcasına AB'nin sihirli yüzünü görür görmez affada, PKK'ya da geçit verebiliyorlar.
Ah Chomsky vah Chomsky!
Bu zihniyet yani Apo için karşılıksız iktidara destek veren zihniyet, devlet karşıtlığı kokusunu alır almaz ilginiç bir refleksle derhal karşı cephede yer alıyor. Neredeyse hücrelerine sinmiş bir gelenek bu. Parti yapılarıyla da bunu adeta kurumsal bir kimliğe kavuşturuyorlar.
Naom Chomsky'nin teftişinde de de bunu yaşadık. Chomsky'nin Türkiye ziyareti esnasında Yahudi yazarın neredeyse kuyruğundan ayrılmayan iki isim vardı; Mehmet Bekaroğlu ve İslamcı yazar (!) Abdurrahman Dilipak...
Öyle ya Chomsky Türkiye'ye haddini bildirmek için gelmişti.
Halbuki Chomsky, bizimkileri resmen tongaya düşürdü. Ezeli Amerikan muhalifi kimliğiyle tanınan Chomsky, Diyarbakır'a giderek bir Kürt devletinden bahsetmekle aslında bal gibi ABD'nin politikilarına hizmet etti. Ama asla Kürtlere ve Türkiye'ye değil. Bir Allah'ın kulunda çıkıp Chomsky'e bu temel çelişkisini sormadı. Yanlışı düzeltmedi.
Herhalde Bekaroğlu'da, Dilipak'ta bunu fazlasıyla biliyordur...
IMF ve AB; siyasetin skalası
Nereden bakarsak bakalım ister Chomsky, ister Apo bugün siyasetin temel ayracı değişmiştir. Artık partilerin yönünü, karakterini AB ve IMF'ye karşı olmak ya da olmamak belirliyor. Sağcılık, solculuk değil. İçkiydi şuydu buydu işin sosu, ya da bir türlü önüne geçilemeyen yılların getirdiği alışkanlıklarla yapılan hamaset...
İşte DSP, ANAP, SP ve AKP'yi tesbih gibi aynı ipe dizen işin sırrı bu...
Ahmet Erimhan / diğer yazıları
- Sahili olmayan umman / 14.04.2022
- Ümit Özdağ, Hüseyin Baş… Uzaklarda Arama / 09.06.2021
- Ümit Özdağ, Hüseyin Baş… Uzaklarda Arama / 06.06.2021
- Birlik ve beraberlik ölümden başka her şeyi yener / 17.05.2021
- Ermeni Meselesi ve Gerçekler / 25.04.2021
- Osmanlı İslamı / 18.04.2021
- Sensizlik, benim şiirim / 11.04.2021
- Fikirlerin halledemediği davaları kan halleder / 04.04.2021
- Dünya bir leştir, taliplileri köpektir! / 28.03.2021
- Rüzgâr eken fırtına biçer / 23.03.2021
- Ümit Özdağ, Hüseyin Baş… Uzaklarda Arama / 09.06.2021
- Ümit Özdağ, Hüseyin Baş… Uzaklarda Arama / 06.06.2021
- Birlik ve beraberlik ölümden başka her şeyi yener / 17.05.2021
- Ermeni Meselesi ve Gerçekler / 25.04.2021
- Osmanlı İslamı / 18.04.2021
- Sensizlik, benim şiirim / 11.04.2021
- Fikirlerin halledemediği davaları kan halleder / 04.04.2021
- Dünya bir leştir, taliplileri köpektir! / 28.03.2021
- Rüzgâr eken fırtına biçer / 23.03.2021