‘Af, kulun azizliğini artırır’
Resûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: “Tevazu insana yükseklik verir. Tevazu yolunu tutunuz ki, Allah sizi yükseltsin. Af, kulun azizliğini artırır. Affediniz ki, Allah size izzet versin. Sadaka mala bol bereket getirir. Sadaka veriniz ki, Allah'ın rahmetine eresiniz”
23.08.2023 21:00:00
Hakan Akkuş
Hakan Akkuş





İmam Gazali Hazretleri şöyle anlatıyor:
Affetmek, bir şeye hak kazandıktan sonra ondan geçip bağışlamaktır. Kısas veya o yüzden gelecek maldan geçmek ve borçluyu affetmek gibi...
Af üzerinde birçok ayet-i kerime ve hadis-i şerif vardır. Onlardan birkaçını sayabiliriz:
"Af yolunu tut." (Araf, 199).
"Affetme haliniz, takvaya daha yakındır." (Bakara, 237).
"Varlığımı elinde tutan hakkı için, söyleyeceğim üç şey gerçektir. Böyle olduğuna yemin de edebilirim: 1- Hiçbir sadaka malı eksiltmez; sadaka veriniz. 2- Bir kimse, Allah rızası için, gördüğü zulmü bağışlarsa, kıyamet günü, Allah onun izzetini artırır. 3- Kim, bir dilencilik yolu tutarsa; Allah ona karşılık fakirlik kapısını açar."
"Tevazu insana yükseklik verir. Tevazu yolunu tutunuz ki, Allah sizi yükseltsin. Af kulun azizliğini artırır.
Affediniz ki, Allah size izzet versin. Sadaka mala bol bereket getirir. Sadaka veriniz ki, Allah'ın rahmetine eresiniz."
"Bir kimse, kendine zulmedene beddua ederse kabul olur."
Rıfk; iyi, hoş, yumuşak davranmak, karşısındakini hoş tutmak manalarına gelir; hiddet ve sert muamelenin zıddı sayılır. Hilm sahibi olmak, iyi huyun semeresini bulmak sayılır.
Anlatacağımız iki hadis-i şerif bu manayı daha iyi anlatır.
Hz. Aişe rivayet ediyor: "Rıfk babından bir kimsenin az nasibi olsa, ona dünya ve ahiretin hayırlı işlerinden nasip verilmiş sayılır. Rıfka dair bir hazdan mahrum olan ise, dünya ve ahiretin hayrından nasibini yitirmiş olur."
"Allah, bir hane halkı için iyilik dilerse, onlara rıfk halini verir."
Haset ise, içte beslenen düşmanlığın sonucudur. Bu iç düşmanlık da bir öfkenin sonucudur. Hasedin kötülüğünü şu hadis-i şerif bize iyi anlatır: "Ateşin odunu yakıp kül ettiği gibi, haset de iyilikleri yer bitirir."
Hasedin gerçek manası, bir Müslüman kardeşin elinde bulunan İlâhî nimetin zevalini istemektir. Ondaki nimeti görmeyen zevalini istemez, kendisi için de aynı şeyin olmasını temenni eder. Böyle olunca hasedin adı değişir, gıpta olur. Bunu da şu hadis-i şeriften anlıyoruz:
"Mü'min gıpta eder, münafık ise haset eder."
Arz edeceğimiz ayet-i kerime ile hasedin manasını daha iyi anlamaktayız:
"Allah Teâlâ, bazılarınıza daha değerli ihsanda bulunmuştur. Aynı şeyin size gelmesini temenni etmeyin." (Nisa, 32).
Bu ayet-i kerimede yasak olan nimetin aynen intikalini temenni etmektir. Ama onun elindekini değil, ona benzer bir nimetin verilmesini, Allah Teâlâ'dan niyaz yollu istemek, kötü değildir. Eğer dinî bir meselede ise çok iyidir.
Hasedin birçok sebebi olduğunu bilmen gerekir. Başta geleni şunlardır: Düşmanlık, kendini üstün görmek, buğz, büyüklenmek, kendini beğenmek, bazı sevilen şeylerin elden çıkmasından korkmak, baş olmayı sevmek, nefsin kötülüğü ve cimriliği... Bu sayılan vasıfların hepsi kötüdür ve haset doğurur. Hasetten kurtulmanın yegâne ilâcı, onun dünya ve ahirette sana zararlı olacağım bilmendir.
Hz. Hasan (r.a.) bizzat Peygamber Efendimizden duyduğu bir hadis-i şerifi şöyle anlatır: "Üç şey vardır, ne iman sahibi onlardan kurtulabilir, ne de onlar iman sahibini terk eder. Ancak bazı kurtuluş çareleri de yok değildir. Meselâ hasetten kurtulmak, bir başkasının elindekini arzu etmemektir."
(El-Mürşidü'l-Emîn ilâ Mev'izeti'l-Muminîn'den...)
Affetmek, bir şeye hak kazandıktan sonra ondan geçip bağışlamaktır. Kısas veya o yüzden gelecek maldan geçmek ve borçluyu affetmek gibi...
Af üzerinde birçok ayet-i kerime ve hadis-i şerif vardır. Onlardan birkaçını sayabiliriz:
"Af yolunu tut." (Araf, 199).
"Affetme haliniz, takvaya daha yakındır." (Bakara, 237).
"Varlığımı elinde tutan hakkı için, söyleyeceğim üç şey gerçektir. Böyle olduğuna yemin de edebilirim: 1- Hiçbir sadaka malı eksiltmez; sadaka veriniz. 2- Bir kimse, Allah rızası için, gördüğü zulmü bağışlarsa, kıyamet günü, Allah onun izzetini artırır. 3- Kim, bir dilencilik yolu tutarsa; Allah ona karşılık fakirlik kapısını açar."
"Tevazu insana yükseklik verir. Tevazu yolunu tutunuz ki, Allah sizi yükseltsin. Af kulun azizliğini artırır.
Affediniz ki, Allah size izzet versin. Sadaka mala bol bereket getirir. Sadaka veriniz ki, Allah'ın rahmetine eresiniz."
"Bir kimse, kendine zulmedene beddua ederse kabul olur."
Rıfk; iyi, hoş, yumuşak davranmak, karşısındakini hoş tutmak manalarına gelir; hiddet ve sert muamelenin zıddı sayılır. Hilm sahibi olmak, iyi huyun semeresini bulmak sayılır.
Anlatacağımız iki hadis-i şerif bu manayı daha iyi anlatır.
Hz. Aişe rivayet ediyor: "Rıfk babından bir kimsenin az nasibi olsa, ona dünya ve ahiretin hayırlı işlerinden nasip verilmiş sayılır. Rıfka dair bir hazdan mahrum olan ise, dünya ve ahiretin hayrından nasibini yitirmiş olur."
"Allah, bir hane halkı için iyilik dilerse, onlara rıfk halini verir."
Haset ise, içte beslenen düşmanlığın sonucudur. Bu iç düşmanlık da bir öfkenin sonucudur. Hasedin kötülüğünü şu hadis-i şerif bize iyi anlatır: "Ateşin odunu yakıp kül ettiği gibi, haset de iyilikleri yer bitirir."
Hasedin gerçek manası, bir Müslüman kardeşin elinde bulunan İlâhî nimetin zevalini istemektir. Ondaki nimeti görmeyen zevalini istemez, kendisi için de aynı şeyin olmasını temenni eder. Böyle olunca hasedin adı değişir, gıpta olur. Bunu da şu hadis-i şeriften anlıyoruz:
"Mü'min gıpta eder, münafık ise haset eder."
Arz edeceğimiz ayet-i kerime ile hasedin manasını daha iyi anlamaktayız:
"Allah Teâlâ, bazılarınıza daha değerli ihsanda bulunmuştur. Aynı şeyin size gelmesini temenni etmeyin." (Nisa, 32).
Bu ayet-i kerimede yasak olan nimetin aynen intikalini temenni etmektir. Ama onun elindekini değil, ona benzer bir nimetin verilmesini, Allah Teâlâ'dan niyaz yollu istemek, kötü değildir. Eğer dinî bir meselede ise çok iyidir.
Hasedin birçok sebebi olduğunu bilmen gerekir. Başta geleni şunlardır: Düşmanlık, kendini üstün görmek, buğz, büyüklenmek, kendini beğenmek, bazı sevilen şeylerin elden çıkmasından korkmak, baş olmayı sevmek, nefsin kötülüğü ve cimriliği... Bu sayılan vasıfların hepsi kötüdür ve haset doğurur. Hasetten kurtulmanın yegâne ilâcı, onun dünya ve ahirette sana zararlı olacağım bilmendir.
Hz. Hasan (r.a.) bizzat Peygamber Efendimizden duyduğu bir hadis-i şerifi şöyle anlatır: "Üç şey vardır, ne iman sahibi onlardan kurtulabilir, ne de onlar iman sahibini terk eder. Ancak bazı kurtuluş çareleri de yok değildir. Meselâ hasetten kurtulmak, bir başkasının elindekini arzu etmemektir."
(El-Mürşidü'l-Emîn ilâ Mev'izeti'l-Muminîn'den...)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.