Ülkemizi adım adım bölünmeye sürükleyen barış (!) süreci, tam bir turnusol oldu. Hocaefendi, akademisyen, dindar, yazar, aydın, sanatçı görünümlü Aposeverlerin maskeleri bu süreçle düşüverdi. Yıllardır din, iman, hizmet, başörtüsü gibi değerleri kullanıp bunu gözyaşlarıyla süsleyerek duygusal Türk insanının gönlünü çalanların gerçek niyetleri ortaya çıktı. Yıllardır vaazlarında ağlaya ağlaya ajitasyon çeken, hizmet hizmet diyerek insanların gönlünü çalan ve “siyaset şeytanın işi uzak durun” diye cemaatine nasihatler veren okyanus ötesindeki Hocaefendi (!) ne olduysa PKK’ya gönlünü açıverdi birden. Papa’ya yazdığı mektupla Hristiyanlık misyonunun parçası olduğunu itiraf eden ve bu misyon sonrası Hz. Muhammed’e (s.a.v.) iman etmek şart değildir diyerek Hristiyan ve Yahudileri kardeş edinen Hocaefendi, bölünme süreci başlarken hükümetin Apo ile görüşmesine destek vererek “Apo ile görüşülmeli; gerekirse el, ayak öpülmeli” demişti. Hocaefendi PKK’ya kucak açar da onun yolundan giden Bülent Arınç geri durur mu hiç? PKK’lı teröristler için “Onların yerinde ben de olsaydım, ben de dağa çıkardım” diyen bu nurlu siyasetçimiz, Apo ile görüşmeyle başlayan süreçte dindar kesime Apo’yu şirin gösterecek bir çıkış yapmış ve “Apo da namaz kılardı” diyerek adeta Apo’nun halka ilişkiler çalışmasını yapmıştı. Gözü yaşlı Hocaefendi ve siyasetçi vardı ama bu yetmezdi halkın direncini kırmaya. Birileri daha olmalıydı bu parçayı tamamlayacak. Meselâ; içli mi içli, ağlamaklı mı ağlamaklı bir sanatçı da eklenmeli, diyerek Yeşilçam’ın ağlamaklı sanatçısı Hülya Koçyiğit’i de eklediler bölünme sürecinin akil adamlar senaryosuna. Bu sulu göz üçlüye bir de başörtülü, gazeteci–yazar eklenirse o zaman dört dörtlük olacaktı. İşte bu boşluğu Sibel Eraslan ile doldurdular. Sibel Eraslan kimdir? Diyenlere kısa bir hatırlatma yapalım. Sibel Eraslan, Hz. Hatice ile Hz. Fatıma’nın hayatı başta olmak üzere pek çok kitap yazan, Akit gazetesinde yazarlık yapan, 28 Şubat edebiyatı ve başörtüsü için gözyaşı dökerek özellikle dindar kadınların gönlünü çalan bir yazardır. Şimdilerde akil adamlar grubunun Doğu Anadolu Başkan Vekili olan Sibel Hanım, geçenlerde Hakkâri’de akil adamlar ekibiyle yapılan toplantıya katıldı. Toplantıda heyet başkanı Can Peker, Apo’nun özgür kalmasını savunarak "Keşke böyle bir barış sürecini başlatan kişi daha özgür ortamda bunu devam ettirse. Ama siyaset böyle bir şey değil biliyorsunuz. Bu konuda da sabırlı olmanızı bir kardeşiniz olarak tavsiye ediyorum" dedi. Akil adamlar Başkanı Can Peker Apo’ya böyle sahip çıkarken başkan vekili Sibel Hanım da aynı masada Can Bey’in Apo’nun özgürlüğünü isteyen sözlerini büyük bir keyifle dinliyordu. “Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır” demiş ya İmam Ali (k.v.), başörtüsü için gözyaşı döküp senelerdir 28 şubat edebiyatı ile dini kullanan Sibel Hanım işte orda sus pus oluverdi. Tek kelime itiraz etmedi. Bırakın itiraz etmeyi, Apo’nun bölünmesini isteyen bu oluşumda canla başla çalışmaya devam ediyor. Apo’ya sahip çıkan bu ağlamaklı dörtlüye şunları sormak lazım: Yıllarca dini değerleri kullanarak insanların gönlünü çalan sizler nasıl olur da; “İslam, Kürt kadının yozlaştırdı” diyerek İslam’a hakaret eden ve Papa’ya mektup yazarak Hristiyanlığa yakın olduğunu söyleyen Hristiyanlık sevdalısı Apo’ya sahip çıkarsınız? Yıllardır İsrail’e düşman söylemlerle öne çıkıp şimdi de Büyük İsrail Devleti’ni kurmak için İsrail’in desteklediği Apo’ya nasıl sahip çıkarsınız? Bu mudur sizin dindarlık anlayışınız? Cenabı Hakk’ın ayetlerinde masum insanları öldürenlerin lanetlendiği açıkça ortadayken bebek katili Apo’ya özgürlük istemek, el–ayak öpmek, onu dindar göstermeye çalışmak nasıl Müslümanlıktır?Ve yıllardır gözünüzde dinmeyen yaşlardan bir damla, ülkesi için can veren şehitlerimiz için neden akmadı acaba? Akil adamlar ve barış süreci ile maskeler düştü, gözyaşlarının gizlediği Aposeverlik ortaya çıkıverdi. Yıllardır ağlaya ağlaya bizi kandırarak bölünmenin ağlayan figüranı olanlara hesap sormak ve oyunlarını bozmak şarttır. Yoksa yarın ağlayan biz oluruz ve Küçük Emrah’tan bir farkımız kalmaz.
Fatih Akburak / diğer yazıları
- Derbi beraberlik kokuyor / 21.03.2021
- Kasket düştü sirtaki göründü / 01.03.2021
- Benim defansım senin defansını yener / 20.02.2021
- Kıran kırana derbi / 01.12.2020
- Hakem tartışmaları gölgesinde derbi / 29.11.2020
- Hakem tartışmaları gölgesinde derbi / 28.11.2020
- Hz. Muhammed filmi-II / 18.11.2016
- Hz. Muhammed filmi-I / 17.11.2016
- Çanakkale geçilmez Atatürk silinmez! / 19.03.2015
- Soma'dan Türkiye'ye 19 Mayıs mesajı / 20.05.2014
- Kasket düştü sirtaki göründü / 01.03.2021
- Benim defansım senin defansını yener / 20.02.2021
- Kıran kırana derbi / 01.12.2020
- Hakem tartışmaları gölgesinde derbi / 29.11.2020
- Hakem tartışmaları gölgesinde derbi / 28.11.2020
- Hz. Muhammed filmi-II / 18.11.2016
- Hz. Muhammed filmi-I / 17.11.2016
- Çanakkale geçilmez Atatürk silinmez! / 19.03.2015
- Soma'dan Türkiye'ye 19 Mayıs mesajı / 20.05.2014