27 Şubat 2018'de, 2013'te gerçekleşen Duma programının yıldönümünde muhteşem bir ekonomi programına katıldık. İnsanların küçücük bir kısmını abad edip, kalanları onların esiri yapan kapitalist sistemin dişlileri arasında ezilmekte olan insanlığın, tek kurtuluşu Milli Ekonomi Modeli ve Sosyal Devlet Projeleri kitabının imza törenindeydik.
MEM tezinin sahibi, Prof. Dr. Haydar Baş Bey'in kısa ve samimi konuşması ile noktalanan sunumlar, gerçekten her açıdan çok önemliydi. Bilhassa Sayın Baş'ın, "Siz bana ülkeyi 6 ay teslim edin, sadece ülkemizde değil İslam coğrafyasında açlığı yokluğu bitireyim. Gelip masum ve çaresiz insanların üstüne biniyorlar, hiç düşündünüz mü, yüzlerini bize dönüp kapımıza gelirlerse ne yaparız" sözleri bizi hem duygulandırdı, hem ürküttü.
Programda sunulan slayt çok etkileyiciydi. Savaşın göbeğindeki çocuklara soruyorlar ne yiyorsunuz, çocukların cevabı hala içimizi dağlıyor. "Biz bir öğün yiyebiliyoruz, dükkanlar kapalı, hiçbir şey yok", hemen hepsi sadece bulgur ve mercimekle yapılan bir yemeği yediklerini söylüyor. Meyve yok, sebze yok, et yok.
Anlıyoruz ki; Dünyanın, İslam aleminin ve ülkem insanının MEM'in eşsiz çözümlerine ihtiyacı var. Fakat tam bu noktada ilginç bir durum çarpıyor gözümüze; pek çok ülke Rusya'nın öncülüğünde MEM'i uyguluyor, bu model dünya nüfusunun yarısının hayatını ve ülkelerin kaderlerini değiştiriyor ama coğrafyamızda ve ülkemizde sanki böyle bir tez yok, sanki Haydar Baş diye biri yaşamıyor.
Nerede bizim atalarımızdan devraldığımız miras, nerede imanımız, nerede aklımız, bilemiyor; yaşadıklarımıza anlam veremiyoruz.
"İlim mü'minin yitiğidir, nerede bulursa alır" diyen Peygamberimizden ne kadar da uzağız.
Peki ya "Hiçbir zaman hatırınızdan çıkmasın ki, cumhuriyet sizden fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesiller istiyor" diyen Atamıza yakın mıyız?
Atatürkçülüğü kimselere bırakmayanlar, kendi insanlarının dünyaya mal olmuş çalışmalarını iki satır yazacak hürriyete sahip değiller!
Ekonomistlerin beyinleri işgal altında, kapitalizmin kabullerinin esiri olmuş, düşünmeyi unutmuşlar. Papaz Maltus da olmasa neye inanacaklardı acaba.
Ya 1600 tl ile geçinmeye çalışan insanımız, işsiz insanımız, cebinde para olmayan kadınlarımız niye sahip çıkmıyor haklarına ve kendisine sahip çıkana?
İnsan merkezli MEM'in uygulandığı bir ülkede asgari ücret yoksulluk sınırının üstünde olacak; bunu mu istemiyoruz!
Ev hanımlarının ev çalışmalarının maaş olarak bir karşılığı olacak ömür boyu; bunu hangi kadın istemez?
Çiftçiye hayvancıya sahip çıkacak devlet, ürününe alım garantisi verecek, kendi tohumumuzu, kendi hayvanımızı üreteceğiz; bu mu yanlış olan!
Devlet gençlere, emeklilere, memura, işçiye sahip çıkacak; bu mu kaçtığımız acaba?
Dar gelirliden vergi alınmayacak, daha ne ister ki küçük esnaf?
Yoksa tam istihdam mı korkutuyor bizi? İşsizliğe mi alıştık!
"Yabancılara peşkeş çekilmiş madenlerimizi millet yararına işleteceğiz" dediği için mi, uzak duruyoruz Haydar Hoca'dan?
Akla zarar; sürünmeyi tercih ediyoruz ya gerçekten anlamak zor. Hala düşünebilen, akleden, fikri hür, vicdanı hür insanıma tavsiyemdir; Milli Ekonomi Modeli kitabının son baskısını edinin ve orada dünyanın dört bir tarafından profesörlerin tez hakkındaki görüşlerini okuyun lütfen.
Belki bu sayede bu gönül fukaralığından kurtuluruz, Prof. Dr. Haydar Baş'a yetki veririz de hep beraber bolluk-bereket içinde yaşar, coğrafyamıza huzur ve bereket saçarız.
MEM tezinin sahibi, Prof. Dr. Haydar Baş Bey'in kısa ve samimi konuşması ile noktalanan sunumlar, gerçekten her açıdan çok önemliydi. Bilhassa Sayın Baş'ın, "Siz bana ülkeyi 6 ay teslim edin, sadece ülkemizde değil İslam coğrafyasında açlığı yokluğu bitireyim. Gelip masum ve çaresiz insanların üstüne biniyorlar, hiç düşündünüz mü, yüzlerini bize dönüp kapımıza gelirlerse ne yaparız" sözleri bizi hem duygulandırdı, hem ürküttü.
Programda sunulan slayt çok etkileyiciydi. Savaşın göbeğindeki çocuklara soruyorlar ne yiyorsunuz, çocukların cevabı hala içimizi dağlıyor. "Biz bir öğün yiyebiliyoruz, dükkanlar kapalı, hiçbir şey yok", hemen hepsi sadece bulgur ve mercimekle yapılan bir yemeği yediklerini söylüyor. Meyve yok, sebze yok, et yok.
Anlıyoruz ki; Dünyanın, İslam aleminin ve ülkem insanının MEM'in eşsiz çözümlerine ihtiyacı var. Fakat tam bu noktada ilginç bir durum çarpıyor gözümüze; pek çok ülke Rusya'nın öncülüğünde MEM'i uyguluyor, bu model dünya nüfusunun yarısının hayatını ve ülkelerin kaderlerini değiştiriyor ama coğrafyamızda ve ülkemizde sanki böyle bir tez yok, sanki Haydar Baş diye biri yaşamıyor.
Nerede bizim atalarımızdan devraldığımız miras, nerede imanımız, nerede aklımız, bilemiyor; yaşadıklarımıza anlam veremiyoruz.
"İlim mü'minin yitiğidir, nerede bulursa alır" diyen Peygamberimizden ne kadar da uzağız.
Peki ya "Hiçbir zaman hatırınızdan çıkmasın ki, cumhuriyet sizden fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesiller istiyor" diyen Atamıza yakın mıyız?
Atatürkçülüğü kimselere bırakmayanlar, kendi insanlarının dünyaya mal olmuş çalışmalarını iki satır yazacak hürriyete sahip değiller!
Ekonomistlerin beyinleri işgal altında, kapitalizmin kabullerinin esiri olmuş, düşünmeyi unutmuşlar. Papaz Maltus da olmasa neye inanacaklardı acaba.
Ya 1600 tl ile geçinmeye çalışan insanımız, işsiz insanımız, cebinde para olmayan kadınlarımız niye sahip çıkmıyor haklarına ve kendisine sahip çıkana?
İnsan merkezli MEM'in uygulandığı bir ülkede asgari ücret yoksulluk sınırının üstünde olacak; bunu mu istemiyoruz!
Ev hanımlarının ev çalışmalarının maaş olarak bir karşılığı olacak ömür boyu; bunu hangi kadın istemez?
Çiftçiye hayvancıya sahip çıkacak devlet, ürününe alım garantisi verecek, kendi tohumumuzu, kendi hayvanımızı üreteceğiz; bu mu yanlış olan!
Devlet gençlere, emeklilere, memura, işçiye sahip çıkacak; bu mu kaçtığımız acaba?
Dar gelirliden vergi alınmayacak, daha ne ister ki küçük esnaf?
Yoksa tam istihdam mı korkutuyor bizi? İşsizliğe mi alıştık!
"Yabancılara peşkeş çekilmiş madenlerimizi millet yararına işleteceğiz" dediği için mi, uzak duruyoruz Haydar Hoca'dan?
Akla zarar; sürünmeyi tercih ediyoruz ya gerçekten anlamak zor. Hala düşünebilen, akleden, fikri hür, vicdanı hür insanıma tavsiyemdir; Milli Ekonomi Modeli kitabının son baskısını edinin ve orada dünyanın dört bir tarafından profesörlerin tez hakkındaki görüşlerini okuyun lütfen.
Belki bu sayede bu gönül fukaralığından kurtuluruz, Prof. Dr. Haydar Baş'a yetki veririz de hep beraber bolluk-bereket içinde yaşar, coğrafyamıza huzur ve bereket saçarız.
Seçil Mumcuoğlu / diğer yazıları
- Hüseyin Baş ile adım adım Anadolu ve Çanakkale Destanı… / 29.08.2023
- Hüseyin Baş ile adım adım Anadolu / 21.07.2023
- Özlemle / 14.04.2023
- Asgari ücret müjde mi, hayal kırıklığı mı? / 26.12.2022
- Kader / 18.10.2022
- Şaka değil, kapıdaki açlık / 25.07.2022
- Allah’ım afetsiz ver / 11.07.2022
- Haydar Baş Üniversitesi -II- / 23.04.2022
- Haydar Baş üniversitesi / 14.04.2022
- Ata’nın huzurunda / 25.03.2022
- Hüseyin Baş ile adım adım Anadolu / 21.07.2023
- Özlemle / 14.04.2023
- Asgari ücret müjde mi, hayal kırıklığı mı? / 26.12.2022
- Kader / 18.10.2022
- Şaka değil, kapıdaki açlık / 25.07.2022
- Allah’ım afetsiz ver / 11.07.2022
- Haydar Baş Üniversitesi -II- / 23.04.2022
- Haydar Baş üniversitesi / 14.04.2022
- Ata’nın huzurunda / 25.03.2022