Akıllı bir Allah kulu yok mu?

Sevgili can dostlarım mevzu her zaman ki gibi ekonomi. 

Çok anlaşılır ve kısa yazacağım. 

Türkiye'de iktisat bilimi adına eğitim veren, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültelerinin tamamını kapatırsak, emin olun çok hayırlı bir iş yapmış oluruz. 

Aynı şekilde İlahiyat Fakülteleri'ni de bir tane kalmayacak şekilde kapatırsak, inanın İslam dini rahat bir nefes alır. 

Bunu bütün inancım ve samimiyetimle söylüyorum! 

İktisat Fakültelerinde gençlerimizin beyinlerine, iktisat ilmi yerine kapitalist sistemin zırvaları yükleniyor. 

Bunlar daha sonra çeşitli kademelerde görev alarak, güya ekonomist oldukları zannıyla, tamamen saçma sapan teoriler ileri sürerek milletin kafasını allak bullak ediyorlar. 

Neslinin son türü olan bu kıt akıllı ve gereksiz ünvanlı şahıslar ekranlara çıkarak, güya öngörülerde bulunuyorlar. 

İşin en acıklı tarafı ne biliyor musunuz? 

Bu tip adamları sağanak sağanak ekranlara çıkaran kanalların neredeyse tamamı, güya iktidara muhalif olarak yayın yaptıkları bilinen kanallar, iyi mi! Hepsi aynı merkezden akıl almış gibi. 

Peki, bu sözde zerzevat ekonomist takımı ne mi söylüyor? 

"MB bağımsız değil, siyaset buradan tamamen elini çekmelidir." 

"Siz eğer dövizi baskılamaya devam ederseniz, dışarıdan sıcak parayı bulamazsınız." 

"Hem döviz üzerindeki baskı kaldırılmalı ve gerekirse faizler biraz daha artırılmalı." 

"Enflasyonla mücadele etmek için, ücretlerin hedeflenen enflasyona göre düzenlenmesi gerekir." 

"Siz bu şekilde dışarıdan para bulamazsınız, devlet olarak ciddi tasarrufa gitmelisiniz." 

Bu kadar yeter sanırım. 

Can dostlarım tırnak içerisinde aktardığım açıklamalar, sözde muhalif kanalların ekranlarında 7-24 bu milletin kafasına sokulmaya çalışılıyor. 

Güya doğruymuş gibi! 

Bu kadar geri zekalı adamları nereden bulup ekranlara çıkarıyorlar vallahi anlamıyorum ve bir o kadar da hırslanıyorum. 

Ve diyorum ki kendi kendime, bu ülkedeki İktisat Fakültelerinin alayını kapatırsak, belki biraz düzelme ihtimalimiz olur. 

Şu kafaya bakar mısınız? 

21. yüzyılda ve yapay zekanın neredeyse tüm hayatımızı tanzim ettiği muazzam bir bilgi düzeyinde adam hala çıkıp ne diyor buyurun: 

"Kaynaklar sınırlı, insan ihtiyaçları sınırsızdır." 

Bu görüş, kendisi bir papaz olan, Thomas Robert Malthus'un görüşü. 

250 yıl önce söylenmiş ve gerçek bilimle temelden zıt bir varsayım. 

Adam o kadar manyak ki, Tanrı'nın cimri olduğunu ve dolayısıyla sadece seçilmiş insanlara yaşama hakkı ve kaynak aktarımı yaptığını zırvalayacak kadar ileri gidiyor. 

Yani adam ruh hastası. 

İşte bu ve benzer görüşleri sürekli tekrarlayan kıt akıllı insanların zırvaları, bugün Türk gençlerine kurtuluş reçetesi olarak okutuluyor. 

Allah size akıl fikir versin diyeceğim ama, her taraf zifiri karanlık, sadece bu alan değil ki! 

Bir kere, kaynaklar asla sınırlı değildir. 

Ve aynı zamanda insan ihtiyaçları hiçbir zaman sınırsız değildir. 

Bu konuya dair insanlık ve iktisat tarihinin en büyük devrimcisi olan Prof. Dr. Haydar Baş Bey, Milli Ekonomi Modeli eserinde bakın ne diyor: 

"Kaynaklar sınırsız, insan ihtiyaçları sınırlıdır." 

"Batı dünyası, kendi ihtiraslarını insan ihtiyaçları ile yer değiştirmiştir." 

Elbette ki Haydar Baş Bey'in "MEM" tezini buradan hakkıyla aktarabilmek, asla mümkün değildir. 

Tekrar dönecek olursak. 

Adam diyor ki, döviz üzerindeki baskıyı kaldır ve gideceği yere kadar serbestçe gitsin. 

Neden? 

İhracatçı kazanacakmış! 

Sonrası… 

Sonrası tufan ama onlar için önemli değil. 

Adamlar tutulmuş kiralık katil gibi. 

Hedeflerine öyle kilitlenmişler ki, dövizin sürekli artacak olmasından herhalde kendilerine de belli bir komisyon verilecek! 

Kardeşim sen hiç akıllı adamla hayatında tanışmadın mı? 

Sen hiç ömrünü bu konulara vakfetmiş Haydar Baş Bey'i bir kerecik de olsa dinleme zahmetinde bulunmadın mı? 

Sen burnundan kıl aldırmıyorsun ve dinlemiyorsun öyle mi? 

Yani sen Rusya Devlet Başkanı Putin'den daha akıllısın! 

Ruslar Haydar Baş'ın kara gözüne, kara kaşına mı hayrandı? 

Adamlar öyle bir sistemi yakalamışlar ki, tezin sahibini ülkelerine davet ederek, tüm detaylarını sorup öğrenme nezaketinde bulundular. 

İlk kez bir Türk bilim ve siyaset adamı olarak Haydar Baş Bey, Rus Duma'sında dünyaya ekonomi dersi verdi. 

Siz o ara ne işle meşguldünüz. 

Nereyi kurtarmakla görevliydiniz? 

Şimdi çıkmış saçma sapan ve ipe sapa gelmeyen bilim dışı açıklamalarınızla, güya iktidara ayar veriyorsunuz. 

Çöken sistemin adı, kapitalizmdir. 

Bu sistemi uygulayan veya uygulayacak olan kim olursa olsun, milleti açlık ve sefaletten başka bir noktaya taşıyamaz. 

Bunların tamamı çıkmaz sokaktır. 

Dövizin serbest kalmasını ve faizlerin daha da artırılmasını çözüm olarak sunan muhalif ekonomistlerden, Allah bu milleti korusun ve muhafaza eylesin. 

Dövize ihtiyaç duyduğun ithal ürün kalemlerinin tamamını bu ülkede çok rahatlıkla ve çok daha düşük maliyetlerle üretebiliriz. 

O takdirde senin dövize ihtiyacın kalmaz. 

Kalan yönlerini ise zaten çok rahatlıkla turizmden ve farklı formüllerle karşılayabiliriz. 

Kaldı ki bizim ihtiyacımız olan paranın cinsi, milli paradır. 

Yani Türk lirasıdır. 

Faizler düşürüldüğü veya sıfırlandığında Türk lirası değer kaybetmez. 

Döviz arttığında ve beraberinde faizler yükseldiğinde, Türk lirası değer kaybeder. 

Zira her iki enstrümanın devrede olduğu ve yükseldiği bir piyasada, tabi olarak enflasyon da yükselecek ve Türk lirasının değeri düşecek. 

Enflasyonun yükselmesine neden olan temel faktör, maliyetlerin yukarı eğimli seyretmesidir. 

Yani faizlerin yüksek olması, dövizin aşırı çıkması, yüksek vergiler, KDV-ÖTV gibi yasal soygun düzenekleri ve bilimum diğer etkenler. 

Dikkat ederseniz enflasyonun artışına neden olan faktör, hiçbir zaman talep fazlası olmamıştır. Yani Türkiye'de hiçbir zaman bir talep enflasyonu olmamıştır. Olan şey, maliyet enflasyonudur. 

Oysa iktidarların enflasyona karşı ilk akıllarına gelen ve uygulamaya koydukları program nedir? 

Asgari ücretliye ve emekliye yapılması gereken artışları yapmayarak, tam tersi uygulamalara başvurmak. 

Tarım ve hayvancılıkla geçimini sağlayanların ürünlerine dip fiyat politikası uygulayan hükümetler, güya enflasyonla mücadele ettiğini zannediyor. 

Sevgili dostlarım… 

Bu mevzu çok uzun ve sıkıcı bir mevzudur o bakımdan burada kesiyorum. 

Son sözüm şudur. 

Türkiye asla çözümsüz ve umutsuz değildir. Çözüm vardır ve dünyada uygulanmaktadır. 

Adı, Milli Ekonomi Modeli'dir 

Adın da, "Milli" ibaresinin yer alması, onun sadece bir ülkeye mahsusmuş gibi algılanmasını gerektirmez. 

Bu sistem, evrensel bir sistemdir. 

Bu modeli okumadan ve anlamadan konuşanlar var ya, vallahi o kadar zavallı duruma düşüyorlar ki, bunu bir fark etseler bir daha ekranlara çıkmaya tövbe ederler.