AKP hükümetinin Suriye politikası, PKK terörü ve bunların siyasi açılımlarıyla birlikte Türkiye’yi bölüp parçalamak isteyenlerin ellerini kuvvetlendiriyor.
Suriye’de “isyancı” olarak ifade edilen iki çeşit grup var.
Bunlardan birincisi öyle ya da böyle Esad yönetimine baş kaldırmış ve ardından da para ve vaatler karşılığı kandırılarak Türkiye’ye mülteci olarak sokulan kişiler.
İkincisi ise dünyanın değişik ülkelerinde ABD adına faaliyet göstermiş ve hala göstermekte olan terör grupları mensupları… Esasen bunlara “gayri resmi paralı asker” de diyebiliriz.
ABD ve yandaşlarının buradaki hedefi, birinci gruptakileri ön plana sürerek, ikinci gruptakilerin katliam ve terör eylemlerini masumlaştırmaktır. Yani gerçekleştirdikleri örtülü işgale “halk ayaklanması” süsü vermektir. Sadece eli silahlı terör örgütleriyle yapılan silahlı eylemlerin halk isyanı olarak yutturulamayacağını gayet iyi biliyorlar.
Wall Street Journal gazetesinde çıkan bir haber Suriye’de yaşananların bir halk ayaklanması olmadığını göstermektedir. Bizzat isyancılar bu gazeteye konuşarak, ısıya duyarlı, omuzdan ateşlenen “manpad” adı verilen füze kullandıklarını belirtiyorlar. Ve işin garip tarafı bu son model silahlar Türkiye ve Lübnan üzerinden Suriye’ye sokuluyor.
Bu haberle birlikte Başbakan Erdoğan’ın Suriye ve Rusya’yı kastederek, “Türkiye üzerinden çakı bile taşıyamazsınız” ifadelerinden şu anlaşılmış oluyor:
Suriye’deki meşru hükümet ve onu destekleyen Rusya bir çakı bile taşıyamaz ama Suriye’yi bölmek isteyenler ısıya duyarlı füze sistemleri de dahil her şeyi taşıyabilir…
İsyancıların gazetedeki röportajında bir ifade dikkatimi çekti. İsyancılardan birisi bu tür silahları Türkiye ve Lübnan gibi komşu ülkelerde oluşturulan “operasyon odaları” vasıtasıyla buraya sokulduğunu belirtiyor.
Acaba bu operasyon odaları görünüşte mültecilerin ağırlandığı, birçok yabancı yetkili girmesine rağmen, milletvekillerinin alınmadığı kamplar mı oluyor?
Peki, suni bir şekilde oluşturulan, ABD’nin paralı askerleri ve taşeronları tarafından yürütülen bu örtülü Suriye işgalinin ve de yine ABD’nin iteklemesiyle oluşturulan Türkiye-Suriye gerilimin kime, nasıl faydası var?
Tabi, nihai anlamda bu proje İsrail’in projesidir ve arzı mevut hayali vardır ama biz biraz daha yakın hesaplardan bahsedelim.
Economist dergisinde çıkan bir makale yakın plandaki hedefler için ipuçları veriyor.
Dergide, “Türkiye, Suriye ve Kürtler” başlığıyla yayımlanan makale, Türkiye, Suriye arasında gerilim devam ederken Suriye’de özerk bir Kürt bölgesinin, dengeleri değiştirebileceğini tartışıyor.
Demek ki plan, Suriye’nin kuzeyini, Irak’ın kuzeyi gibi yapmak…
Peki, bu nasıl sonuç doğuracak? Dergiye göre yakın zamanda çözülecek gibi görünmeyen Suriye krizinin ve Suriye hükümet güçlerinin genelde Kürtlerin yaşadığı sınır bölgelerinden çekilmesinin, Türk devletinin PKK ile 28 yıllık savaşında riskleri artırıyor.
ABD, Irak’ta işgalle gerçekleştirdiğini, Suriye’de ön planda toplama teröristler ve onlara perde arkasında destek sağlayan taşeronlar vasıtasıyla gerçekleştirmek istiyor.
Siyasilerimiz Suriye’deki isyancılar içinde sadece Libya’da, Afganistan’da kullanılan teröristler olmadığını, bunların büyük bölümünün de Kandil’de eğitim gören PKK’lılar olduğunu bilmeli, belki de biliyordur.
Kim bilir belki de adamlar bir gün gidip Esad ordusuna kurşun yağdırıyor ertesi gün gelip Türkiye’de taburumuza saldırıyor.
Suriye’de “isyancı” olarak ifade edilen iki çeşit grup var.
Bunlardan birincisi öyle ya da böyle Esad yönetimine baş kaldırmış ve ardından da para ve vaatler karşılığı kandırılarak Türkiye’ye mülteci olarak sokulan kişiler.
İkincisi ise dünyanın değişik ülkelerinde ABD adına faaliyet göstermiş ve hala göstermekte olan terör grupları mensupları… Esasen bunlara “gayri resmi paralı asker” de diyebiliriz.
ABD ve yandaşlarının buradaki hedefi, birinci gruptakileri ön plana sürerek, ikinci gruptakilerin katliam ve terör eylemlerini masumlaştırmaktır. Yani gerçekleştirdikleri örtülü işgale “halk ayaklanması” süsü vermektir. Sadece eli silahlı terör örgütleriyle yapılan silahlı eylemlerin halk isyanı olarak yutturulamayacağını gayet iyi biliyorlar.
Wall Street Journal gazetesinde çıkan bir haber Suriye’de yaşananların bir halk ayaklanması olmadığını göstermektedir. Bizzat isyancılar bu gazeteye konuşarak, ısıya duyarlı, omuzdan ateşlenen “manpad” adı verilen füze kullandıklarını belirtiyorlar. Ve işin garip tarafı bu son model silahlar Türkiye ve Lübnan üzerinden Suriye’ye sokuluyor.
Bu haberle birlikte Başbakan Erdoğan’ın Suriye ve Rusya’yı kastederek, “Türkiye üzerinden çakı bile taşıyamazsınız” ifadelerinden şu anlaşılmış oluyor:
Suriye’deki meşru hükümet ve onu destekleyen Rusya bir çakı bile taşıyamaz ama Suriye’yi bölmek isteyenler ısıya duyarlı füze sistemleri de dahil her şeyi taşıyabilir…
İsyancıların gazetedeki röportajında bir ifade dikkatimi çekti. İsyancılardan birisi bu tür silahları Türkiye ve Lübnan gibi komşu ülkelerde oluşturulan “operasyon odaları” vasıtasıyla buraya sokulduğunu belirtiyor.
Acaba bu operasyon odaları görünüşte mültecilerin ağırlandığı, birçok yabancı yetkili girmesine rağmen, milletvekillerinin alınmadığı kamplar mı oluyor?
Peki, suni bir şekilde oluşturulan, ABD’nin paralı askerleri ve taşeronları tarafından yürütülen bu örtülü Suriye işgalinin ve de yine ABD’nin iteklemesiyle oluşturulan Türkiye-Suriye gerilimin kime, nasıl faydası var?
Tabi, nihai anlamda bu proje İsrail’in projesidir ve arzı mevut hayali vardır ama biz biraz daha yakın hesaplardan bahsedelim.
Economist dergisinde çıkan bir makale yakın plandaki hedefler için ipuçları veriyor.
Dergide, “Türkiye, Suriye ve Kürtler” başlığıyla yayımlanan makale, Türkiye, Suriye arasında gerilim devam ederken Suriye’de özerk bir Kürt bölgesinin, dengeleri değiştirebileceğini tartışıyor.
Demek ki plan, Suriye’nin kuzeyini, Irak’ın kuzeyi gibi yapmak…
Peki, bu nasıl sonuç doğuracak? Dergiye göre yakın zamanda çözülecek gibi görünmeyen Suriye krizinin ve Suriye hükümet güçlerinin genelde Kürtlerin yaşadığı sınır bölgelerinden çekilmesinin, Türk devletinin PKK ile 28 yıllık savaşında riskleri artırıyor.
ABD, Irak’ta işgalle gerçekleştirdiğini, Suriye’de ön planda toplama teröristler ve onlara perde arkasında destek sağlayan taşeronlar vasıtasıyla gerçekleştirmek istiyor.
Siyasilerimiz Suriye’deki isyancılar içinde sadece Libya’da, Afganistan’da kullanılan teröristler olmadığını, bunların büyük bölümünün de Kandil’de eğitim gören PKK’lılar olduğunu bilmeli, belki de biliyordur.
Kim bilir belki de adamlar bir gün gidip Esad ordusuna kurşun yağdırıyor ertesi gün gelip Türkiye’de taburumuza saldırıyor.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Suçlar, 10. Yargı Paketi ile önlenebilir mi? / 05.06.2025
- Mücadele enflasyonla mı, vatandaşla mı? / 04.06.2025
- “Cezasızlık algısı” iktidara yakın olanlarda var! / 03.06.2025
- Yüksek faizle üretim ekonomisi olmaz, işsizlik azalmaz! / 31.05.2025
- ‘Anayasanın hangi maddesi?’ dendiğinde İmralı’dan ses geliyor / 30.05.2025
- Siyasetin gündemi farklı, milletin gündemi farklı... / 29.05.2025
- Dedeağaç’taki NATO tatbikatı, milli güvenlik sorunu / 28.05.2025
- BOP’a göre demokrasi, ‘parçalamak’ demek / 27.05.2025
- Suriye aynasında Türkiye’yi görebilmek! / 24.05.2025
- Milyonlarca gencimiz boşta geziyor / 21.05.2025
- Mücadele enflasyonla mı, vatandaşla mı? / 04.06.2025
- “Cezasızlık algısı” iktidara yakın olanlarda var! / 03.06.2025
- Yüksek faizle üretim ekonomisi olmaz, işsizlik azalmaz! / 31.05.2025
- ‘Anayasanın hangi maddesi?’ dendiğinde İmralı’dan ses geliyor / 30.05.2025
- Siyasetin gündemi farklı, milletin gündemi farklı... / 29.05.2025
- Dedeağaç’taki NATO tatbikatı, milli güvenlik sorunu / 28.05.2025
- BOP’a göre demokrasi, ‘parçalamak’ demek / 27.05.2025
- Suriye aynasında Türkiye’yi görebilmek! / 24.05.2025
- Milyonlarca gencimiz boşta geziyor / 21.05.2025