Fransa 1-2 yıl öncesinde Suriye konusunda "Esad gitsin" diyen ülkelerin başında geliyordu. Şimdi ise geçmişteki tavrından çok farklı bir Fransa var karşımızda. Fransa'dan Suriye'ye giden bir parlamento heyeti Suriye lideri Beşar Esad'la görüştü. Suriye'ye giden Fransa heyetinde hem iktidardaki sağ partinin hem de muhalefet partilerinin temsilcileri vardı.Suriye'ye giden Fransa heyeti her ne kadar, "Bu, Suriye'de neler yaşandığını görmek, dinlemek ve anlamak amacıyla düzenlenmiş kişisel bir misyon" diye açıklama yapsa da kriz başladığından beri ilk kez yaşanan bu ziyaret, Fransa özelinde Batılı ülkelerin Esad'a bakışının artık değiştiğini ortaya koymaktadır. Aynı günlerde ABD'den de bir aktivist grubu Suriye'yi ziyaret etti.Suriye'yle diplomatik ilişki kurmak isteyen devletler için kabul edilmesi gereken birinci gerçek Suriye'yi hala Esad'ın yönettiği ve daha uzunca bir süre de Esad'ın yönetmeye devam edeceğidir.Türkiye'de Başbakan Davutoğlu ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ısrarla görmek istemediği ama mutlaka görmeleri gereken bugün Fransa'nın ve birçok Batılı devletin gördüğü gerçek budur. Dünya ülkeleri Esad'ın kalıcı olduğu gerçeğini görüp buna göre politika değişikliğine giderken Türkiye'de hükümetin 4 yıldır devam ettirdiği yanlışları aynen sürdürmesi ve Süleyman Şah Türbesi'ni Suriye Eşmesi'ne usulsüz bir şekilde taşıyarak ülkemizi Suriye'de bir bölgede resmen işgalci konumuna düşürmesi ateşle oynamak anlamına geliyor.Yapılan yanlışlar yeterli değilmiş gibi kulislerde Türkiye'nin tek taraflı bazı çok tehlikeli adımlar atabileceği konuşuluyor.Bu adımlardan bir tanesinin de Suriye içerisinde bir tampon bölge kurulması olduğu da konuşuluyor.Bize gelen bilgilere göre Süleyman Şah Türbesi'nin taşındığı Türkiye sınırına yakın nokta da bu tampon bölge içerisinde kalacak. Hükümet yetkililerinin Süleyman Şah Türbesi'nin yeni taşındığı noktada sosyal tesisler yapılıp, vatandaşların ziyaretine açılacağını söylemelerinin altında yatan şey de tampon bölge kurulması kararı olabilir.AKP hükümeti gerçekten bu tehlikeli yanlışa niyetlendiyse bu yanlışın dış politikada Türkiye'nin başını çok ağrıtacak vahim sonuçlar doğurması kaçınılmaz görünüyor.Peki, AKP neden Türkiye'nin başına açtığı belaları yetersiz görüp yeni sorunlara bile bile davetiye çıkarıyor?Bu sorunun cevabını vermeden önce geçtiğimiz günlerde bir anket şirketinin AKP'yi yüzde 39 olarak gösterdiğini bu anketi yayınladıktan hemen sonra baskına uğradığını hatırlatmak isterim.Ne demek istiyorum?AKP eriyen oylarını yükseltmek için ve başkanlık yolunu açacak 400 vekili Erdoğan'a hediye edebilmek için Türkiye'nin başına bugüne kadar açtıklarını bile gölgede bırakacak yeni belalar açmaya hazırlanıyor diyorum.Bu bir savaş bile olabilir.Benden söylemesi, demedi demeyin...
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Orhan Dede / diğer yazıları
- Çağdaş Nemrutların ateşinden hiç korkmadı! / 13.04.2025
- Ya Öcalan cumhurbaşkanı olursa... / 10.04.2025
- DEM Parti’ye mağdur rolü mü biçildi? / 05.11.2024
- Bin tane Öcalan’ın çağrısı terörü bitirir mi? / 29.10.2024
- Türkiye’nin refleksleri yok edildi / 24.10.2024
- Vatikan çok üzüldü… / 22.10.2024
- Bir savcı çok şeyi değiştirir / 20.10.2024
- Kaç Erdoğan var? / 19.10.2024
- Kürecik’teki üs İsrail’in hizmetinde / 18.10.2024
- Neçirvan Barzani neden geldi? / 17.10.2024
- Ya Öcalan cumhurbaşkanı olursa... / 10.04.2025
- DEM Parti’ye mağdur rolü mü biçildi? / 05.11.2024
- Bin tane Öcalan’ın çağrısı terörü bitirir mi? / 29.10.2024
- Türkiye’nin refleksleri yok edildi / 24.10.2024
- Vatikan çok üzüldü… / 22.10.2024
- Bir savcı çok şeyi değiştirir / 20.10.2024
- Kaç Erdoğan var? / 19.10.2024
- Kürecik’teki üs İsrail’in hizmetinde / 18.10.2024
- Neçirvan Barzani neden geldi? / 17.10.2024