Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş, iç ve dış politikaya dair Türk milleti ve Türk siyasetini hangi konularda ikaz etmiş, hangi gerçekleri öngörmüş ise; kendisine kulak asmayan Türkiye, aylar sonra, yıllar sonra Prof. Dr. Baş'ın öngördüğü gerçeklerle yüz yüze gelmiştir, geliyor.AKP hükümeti de, Başbakan R. T. Erdoğan da aynı kaderi yaşıyor; Prof. Dr. Baş'ın aylar-yıllar öncesinden öngördüğü halde kulak asmadıkları gerçeklerle günü geldiğinde karşı karşıya kalıyorlar.Prof. Dr. Baş'ın yıllar öncesinden öngördüğü ikazlarından birkaçını hatırlayalım?Kuzey Irak'ta Kürdistan'ın kurulacağını, ta Amerika'nın Körfez müdahalesi günlerinde öngörüyor, Prof. Dr. Baş. Asıl hedef Türkiye diyor; Öğüt dergimiz de bu öngörüyü o günlerde kapak yapıyor.97'li yıllarda Dinlerarası Diyalog furyasının Türk milleti ve medeniyetini hedef alan bir Haçlı planı olduğunu hatırlatıyor, "dini bütünlüğümüz, milli bütünlüğümüzdür" diye haykırıyor; "Dini ve Milli Bütünlüğümüze Yönelik Tehditler" adlı muhteşem bir eser ortaya koyuyor.Prof. Dr. Baş "Amerika ve Batı adına iş görerek koltukta oturan kardeşimin sonu, korkarım ki, İngilizlere hizmet ederek Osmanlı'yı arkadan vuran Şerif Hüseyin Bin Ali'nin kaderi gibi olacaktır" diye ikaz ediyor aylar önceki Aksaray programında ve ardından Mersin'de? Haydar Hoca'yı duymazlıktan gelen Erdoğan'ın bugün sürüklendiği vaziyet malum!Prof. Dr. Baş'ın bunun gibi yüzlerce öngörüsüne, tespit ve teşhisine şahidiz millet olarak? Etrafındaki yazar kadrosu ve siyaset kurmayları olarak. Kendisinden duyduktan haftalar, aylar ve hatta yıllar sonra öngörüleri karşımıza çıkınca, hayretimiz, yüreklerimizdeki gücümüz ve inancımız katlanarak artıyor elbette.AKP hükümetinin, Amerika'nın talimatıyla 3 sene önce "düşman Esed" ilan ettiği Beşşar Esad'a son zamanlarda "kardeş Esad" demeye başlaması da bu kabildendir.Prof. Dr. Baş, köşesine taşımadan önceki haftalardaki sohbet ve istişarelerinde, "Göreceksiniz bunlar "düşman Esed" dediklerini yakında "kardeş Esad" diye anmaya başlayacaklar" görüşünü seslendiriyor. 10 Ekim 2013 günü ise "Türkiye, Suriye, Rusya" başlıklı makalesinde ilk defa, AKP hükümetinin, Amerika'nın aklıyla Suriye'de "düşman Esed" ilan ettiği yönetime, kısa zaman sonra "kardeş Esad" demeye başlayacağını, yazıyor. Şöyle diyor makalesinde: "Türkiye'nin dış işlerinde ABD etkisinde şekillenen siyasetinin altını bir kez daha çizmek gerekir. Bizim hükümet yetkilileri, halen "Esed gitsin" diyedursun, inanıyoruz ki, yakın bir zamanda, ABD telkinleri ile Türkiye düşman Esed'e yine "kardeş Esad" demeye başlayacaktır. Türk hükümeti, PKK ile masaya oturmadı mı? PKK'nın Suriye'deki uzantısı PYD'ye kardeşlerimiz demiyor mu? Bunları kimin telkinleri ile yapmışsa, aynı merkezlerin etkisi ile "Esed"e de "kardeş" demesi yakındır?"Prof. Dr. Baş'ın bu öngörülerinden sonra, hayretle gözlemlemeye başladık ki, AKP hükümeti "kardeş Esad" demenin politik taşlarını döşüyor. Nitekim Başyazarımız Muharrem Bayraktar, Prof. Dr. Baş'ın öngörüsünden iki ay sonra, 6 Aralık 2013 günü, AKP hükümetinin "düşman Esed" vaziyetinden "kardeş Esad" vaziyetine çark etmenin somut adımlarını gözlemliyor, köşesine yansıtıyor. 'Kurtar bizi Esad' başlıklı yazısında diyor ki Bayraktar: "Bu arada hiçbir yerde duymadığınız çok önemli bir bilgiyi de ben vereyim: Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Feridun Sinirlioğlu, Suriye'nin İstanbul konsolosuyla temasa geçip 'bozuk ilişkilerin tamiri' için neler yapılacağı konusunda fikir alışverişine başladı."Amerika ve onun aklıyla iş gören bölge ülkeleri, 30-35 ülkeden 80 bin-90 bini aşkın el-Kaideci, el-Nusracı, ÖSÖ'cü, bilmem neci ithal teröristleri ve Haçlı leyjonerlerini Suriye'ye doldurup ortalığı kana bulamaya devam ederken; mezalime doymayan gruplar, namluyu bölgeye ve kendi kendilerine doğrultunca, "düşman Esed" başladı "kardeş Esad" olmaya? Erdoğan hükümeti de, "kardeş Esad"a çark edebilmek için İran'dan himmet dilenmeye başladı. Nitekim Suriye Cumhurbaşkanlığı Siyasi ve Basın Danışmanı Büseyna Şaban, "Türkiye'de, AKP hükümeti başkanı Recep Tayip Erdoğan'ın İran'a ziyareti esnasında Suriye ile ilişkilerini düzeltmek istediği anlaşılmıştır" açıklaması yapıyor. Erdoğan, yalanlamıyor.Aylar-yıllar geçiyor; birçok hayati meselede olduğu gibi, Türkiye ve Erdoğan, Suriye konusunda da dönüp dolaşıp Prof. Dr. Haydar Baş'ın dediği yere, kürkçü dükkanına geliyor.Dinleyin Haydar Hocayı, bırakın tilkiliği kardeşim; siz de kurtulun, Türk milleti ve bölge ülkeleri de kurtulsun? Aksi halde tilkinin dönüp dolaşıp geleceği yer, yine kürkçü dükkanıdır!
Misafir Kalem (K) / diğer yazıları
- Kongrelerden milli devlete bir iman mücadelesi / 25.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019