Aldananlar ve aldatanlar

Aldananlar neden aldatılırlar? Aldatılanlar çok saf oldukları için mi dolandırılmışlardır? Yoksa aldatılanlar daha fazla kazanmak için mi aldatılmışlardır?

Tarihimizin en çok tanınan aldatanlarından biri Sülün Osman'dır. Sülün Osman mesleğin inceliklerini Kumkapılı bir Rum'dan öğrendikten sonra, işe biraz da kendi yorumunu katarak ortaya kimsenin gerçekleştirmeye cesaret edemeyeceği aldatma icraatlarını koymuştur! (Tabi ki, hak etmediğinden daha fazlasını kazanmak isteyen açgözlüler sayesinde.)

Sülün Osman diye bildiğimiz, Galata Kulesini ve köprüsünü, Dolmabahçe Saat Kulesini, şehir hatları vapurlarını, birçok tarihi eserleri, kamuya ait gayri mülkleri, sahibi milletin kendisi olan malları, ya satarak ya da kiralayarak, çok kazanmak hırsına kapılanları aldatarak dolandırmıştır. 

Bazen de şahıslara ait gayrimenkulleri satmış, ama mülk sahiplerinden çok dayaklar yemiştir. Hatta bir keresinde Tarzan Çetin'in orman içindeki kulübesini sattığı için mülk sahibi Tarzan'dan ağır bir dayak yiyip, kendisine zor gelmiştir. Daha sonra verdiği demeçte hayatında böyle bir dayak yemediğini belirtmiştir.    

İnsanları aldatanların akıbeti mucibince girdiği cezaevinde "Alın teri ile yaşamak" konulu konferansları vesilesiyle, dolandırılanların genel düşünce sistemleri ile bilmemiz gereken çok önemli bilgileri dinleyiciler ile paylaşmıştır.

Osman Ziya Sülün şöyle anlatıyor, aldatılanları:

"Benim dolandırdığım insanlar dolandırıcıydı aslında. 

On tane bilezikle geliyorum adamın önüne akşam vakti. Kuyumcunun kapısındayız, kuyumcu dükkânı kapalı. Karımın hastalığını anlatıyorum, acilen bilezikleri bozdurmam gerektiğini, o an nöbetçi eczaneye gidip hastaneden istedikleri ilaçları almamın şart olduğunu söylüyorum falan. 

Hakiki olsalar bileziklerin fiyatı bin lira, diyorum ki 300 liraya ihtiyacım var. Paranın gerisi umurumda değil, yeter ki karım ameliyat masasında kalmasın... 

Adam sabah kuyumcuya gidip bilezikleri bin liraya bozdurabileceğini ve birkaç saat içinde havadan 700 lira kazanacağını düşünüyor. O arada benim ayakçım da ortaya çıkıyor ve o almak istiyor bilezikleri. Adam telaşlanıyor, kazanç imkânı kaybolacak diye, 300 lirayı verip alıyor bilezikleri, ben de kayboluyorum ortalıktan. 

Adam ertesi sabah kuyumcuya gidip de bileziklerin sahte olduğunu öğrenince, dolandırıldım diye karakola gidiyor. Ben aranıyorum. 

Demiyorlar ki ona, be adam 1000 liralık bileziği 300 liraya almayı düşünürken aklında ne vardı, diye. Gayet açık ki, beni dolandırmayı planlamıştı. Ben hayatım boyunca beni dolandırmaya kalkışmamış tek bir kişiyi dolandırmadım."

Sizce aldatanlar mı yoksa aldatılanlar mı suçlu!