'Ali b. Ebu Tâlib'den ayrılmayın'
Resûlullah (s.a.a) buyurdu ki: "Benden sonra fitne çıkacaktır. Fitne çıktığı zaman Ali b. Ebu Tâlib'den ayrılmayın. Çünkü o Bana iman edenlerin ilkidir. O en büyük doğrulayıcı (sıddık)dır. Bu ümmetin Faruk'u (hak ile bâtılı birbirinden ayıranı) odur. O mü
04.08.2015 00:00:00
İbn-i Ömer'den rivayet edilmiştir:Peygamberimizin (s.a.a), ashabı arasında kardeşlik uygulamasını başlattığı gün, Ali gözü yaşlı olarak geldi. Peygamberimiz (s.a.a), Ali'ye (a.s) dedi ki: "Sen Benim dünya ahiret kardeşimsin." (Tirmizî, 5/595, Hadis: 3720).Ebu Leyla el-Gıfarî'nin şöyle dediği rivayet edilir:Resûlullah'ın (s.a.a) şöyle dediğini duydum: "Benden sonra fitne çıkacaktır. Fitne çıktığı zaman Ali b. Ebu Tâlib'den ayrılmayın. Çünkü o Bana iman edenlerin ilkidir. Kıyamet günü Benimle ilk musafaha edecek kişi de odur. O en büyük doğrulayıcı (sıddık)dır. Bu ümmetin Faruk'u (hak ile bâtılı birbirinden ayıranı) odur. O mü'minlerin önderidir. Münafıkların önderi ise dünya malıdır." (el-İsabe, İbn-i Hacer, 4/171, Hadis: 994; Mecma'uz-Zevaid, 1/102).Bütün halifeler, Hz. Ali'nin, sahabenin en âlimi ve hüküm vermede en isabetlisi olduğunu itiraf etmişlerdir. Ali olmasa helâk olacaklarını söylemişlerdir. Hatta Hz. Ömer'in şu sözü bir darbımesel hâline gelmiştir: "Eğer Ali olmasaydı, Ömer helâk olurdu." (Şerh-u Nehci'l-Belâğa, 1/6; Tezkiretü'l-Havass, s.87).Cabir b. Abdullah Ensarî'den şöyle rivayet edilir: "Biz münafıkları ancak Ali b. Ebu Talib'den nefret etmeleriyle tanırdık." (el-İstîab (el-İsabe ekinde), 3/45).Hz. Ali'nin (a.s) öldürüldüğü haberi Muaviye'ye ulaşınca şöyle dedi: "Ebu Tâlib'in oğlunun ölümüyle birlikte fıkıh ve ilim de gitti." (a.g.e).eş-Şa'bi şöyle der: "Bu ümmet içinde Ali b. Ebu Tâlib'in konumu, İsrailoğulları içinde Meryem oğlu İsa'nın (a.s) konumu gibidir. Onu bazıları sevdiler ve bu sevgileri yüzünden küfre girdiler. Bazıları ona buğzettiler ve bu buğzlarından dolayı küfre girdiler." (el-Ikd'ül-Ferid, 2/216).Hz. Ali, insanların en cömerdiydi. Bu hususta Allah'ın sevdiği bir ahlaka sahipti. Cömert ve eli açıktı. Kendisinden isteyenlere "hayır" dediği vaki değildir. (Şerh-u Nehci'l-Belâğa, 1/7).Kendisine biat edildiği gün, Sa'saa b. Sûhan, Ali b. Ebu Talib'e der ki: "Allah'a yemin ederim ki, ey mü'minlerin emiri! Hilâfeti süsledin. O seni süslemedi. Onu sen yücelttin, o seni yüceltmedi. Senin ona muhtaç olduğundan çok, o sana muhtaçtır."İbn-i Şibrime'den şöyle rivayet edilir: "Ali b. Ebu Tâlib'den başka hiç kimse minbere çıkıp 'bana sorun' diyemez." (A'yanu'ş-Şia'dan naklen, c.3, Kısım:1, s.103). Ka'ka' b. Zürare, Ali'nin (a.s) kabrinin başında durmuş ve şöyle demiştir: "Allah senden razı olsun, ey mü'minlerin emiri! Allah'a yemin ederim ki, senin hayatın hayrın, iyiliğin anahtarıydı. Eğer insanlar seni kabul etselerdi, başlarının üzerinden dökülen ve ayaklarının altından fışkıran nimetlerden yerlerdi. Ama onlar nimete karşı nankörlük edip dünyayı tercih ettiler." (Tarih-i Yakubî, 2/213).