Artık iyice anlaşıldı ve sayısız belgelerle belgelendi ki, yoksulun bebek bezinden, bebek mamasından, fakirin ekmeğinden, yumurtasından zeytininden kanırta kanırta vergi alan mevcut iktidar, yıllık ciroları ve kârları trilyonları aşan devasa şirketlerden bir kuruş bile vergi almıyormuş.
Elbette size, servet düşmanlığı yapın diyen yok ama lütfen yoksul düşmanlığı da, emek ve alın teri düşmanlığı da yapmayın lütfen.
Emekliye, emekçiye, asgari ücretliye beş kuruş zam verirken kırk dereden su getiriyorsunuz, kılı kırk yarıyorsunuz ve kırk defa düşünüyorsunuz ama malum şirketlerin vergilerini silmeye sıra gelince dünyanın en cömert yöneticileri oluyorsunuz.
Çok geniş araştırmalara, çok yoğun mesailere falan gerek yok, memleketin mevcut manzarası, vatandaşın yaşamakta olduğu derin sefalet sizin kesinlikle yoksul-yetim, fakir-fukara düşmanı bir iktidar olduğunuzun en somut göstergesidir.
Yoksulluk sınırının 70 binlere dayandığı, açlık sınırının ise 20 binleri çoktan aştığı bir ortamda, nüfusun büyük çoğunluğunu oluşturan bu kesimden direkt ve dolaylı onlarca kalem vergi alınırken, malum şirketlerden vergi alınmaması, vergi tahakkuk eden birçoğundan da bir kalemde vergilerin silinmesi ne demek?
Memleket yirmi şu kadar yıldan beri kalkınmayı çoktan unuttu da, mumla, çırayla ve her yerde adalet arıyor.
Vergide adalet, gelir dağılımında adalet, oluşan külfetlerin de nimetlerin de paylaşımında adalet…
Toplam gelirin yüzde kırkını kullanan yüzde bir, saltanat kayıklarını, yoksulun, dar gelirlinin, alın teriyle geçinmeye çalışan kesimin alın terleri üzerinde yüzdürüyor.
Size göre, 'kimsesizlerin kimsesi olmak, sessiz yığınları sesi olmak' böyle mi olacaktı?
Sayenizde, yıllardan beridir yaptığınız düzenlemeler sayesinde bir avuç mutlu azınlık, sessiz ve kimsesiz kitlelerin emekleri ve alın terleri üzerinde tepinip duruyor, debdebe ve şatafat içinde yüzüyorlar.
Ülke kaynaklarını yönetim biçiminiz, hele hele vergi hususundaki adaletsiz uygulamalarınız kesinlikle; 'kimsesizlerin kimsesi olmak' vaadinize uymuyor, asla 'sessiz yığınları sesi olmak' taahhüdünüze uymuyor.
Sessiz yığınların, kimsesizlerin, sahipsizlerin, zayıfların ve mazlumların gözyaşlarından, alın terlerinden ve feryatlarından oluşturduğunuz bir denizde saltanat kayıklarını yüzdürenleri sadece seyrediyorsunuz.
Yoksa sizler de, o kayıkların yolcuları arasında mısınız?
- Çürüme de dirilme de özden başlar / 16.09.2024
- “Sıra sıra gelen mektep uşağı Neden eller geldi Zöhrem gelmedi?” / 15.09.2024
- Geride kalan çok şey var ama… / 02.09.2024
- Görmüyorsun ama görünüyorsun / 31.08.2024
- Halkın ocağına incir ağacı Müjdelerle törenlerle dikmişler / 30.08.2024
- Memleketten manzaralar / 27.08.2024
- Bu milletin deste deste derdi var / 26.08.2024
- Kurduğunuz düzenin adı: Altta kalanın canı çıksın / 25.08.2024
- Yoksulun canına okuyanlar ne okursa okusunlar / 23.08.2024