Meselenin aslı esası bu tek mısrada özetlenmiştir.
Zikrullahın ehemmiyetine dair uzun uzun makaleler, hatta cilt cilt kitaplar yazabilirsiniz ama oturup tek başına ya da cemaatle birlikte "Allah" demedikçe kalbinin pası silinmez.
"Gelin Allah diyelim/ Kalpten pası silelim" diyen şair de işin özüne işaret etmiştir aslında.
Her Allah diyenin kalbinin kiri-pası silinir mi onu bilemeyiz ama kalbimin pası silinsin diyenlerin mutlaka 'zikre' devam etmeleri gerektiği kesindir.
Zikir, Yüce Yaratıcıyı hatırlamaktır, O'nun emir ve yasaklarını hatırlamaktır, Kâinata ve sosyal hayata dair koyduğu ilkeleri hatırlamaktır, insanın hemcinsine ve bütün bir varlık âlemine karşı vazifelerini hatırlamasıdır…
Zikir halkasından çıkıp gaflete dalmak, dedikoduya dalmak, gıybete, çekiştirmeye dalmak, kul hakkına dalmak ve türlü türlü günah deryasına dalmak zaten zikrullah sırrını hiç anlamamak demektir.
Zikir, zikrullah aslında kâinatta var olan iradesiz varlıkların hal dilleri ile yaptıkları zikrullaha ve tesbihata irade sahibi olan insanın iştirakidir.
"Yedi gök, yer ve bunların içinde bulunanlar, Allah'ı tesbih ederler. O'nu hamd ile tesbih etmeyen hiçbir varlık yoktur. Fakat siz, onların tesbihlerini iyi anlamazsınız. Şüphesiz O, halimdir çok bağışlayandır." (İsra: 44).
"Göklerde ve yerde olan kimselerin, sıra sıra uçan kuşların Allah'ı tesbih ettiğini görmez misin? Her biri kendi niyaz ve tesbihini bilir. Allah, onların yaptıklarını bilendir." (Nur: 41).
"Ey Muhammed! Ama yine sen onların söyledikleri her şeye, sabırla katlanıp vazifene devam et ve güçlü kuvvetli kulumuz Davud'u hatırla. Doğrusu O, çokça Allah'a yönelip gönül veren biriydi.
Doğrusu Biz, akşam sabah onunla beraber tesbih eden dağları, kuşları da toplu halde onun buyruğu altına vermiştik. Her biri ona yönelmekteydi." (Sa'd: 17-19).
Dağlar, taşlar, gökte uçan kuşlar ve meyveli meyvesiz ağaçlar zikrederken irade sahibi insanoğlunun, zikirden kaçmasının hiçbir bahanesi olamaz.
Dedemiz, vefat tarihi 1915 olan ünlü halk ozanımız Aşık Sümmani, bu şiirinin tamamında elbette çok şeyler anlatmış ama diyebiliriz ki bütün şiirini başlık yaptığımız bu mısranın üzerine bina etmiştir:
"Deli gönül ile düştük bir cenge,
Hikmeti sorulmaz iştir bu gönül.
Günden güne girer her türlü renge,
Bazı solar gâh kumaştır bu gönül.
Bazı yelkenini derin yürütür,
Bazı âh vah ile ömrüm çürütür,
Bazı lâle sümbül çiçek bürütür
Bazı pus dumandır kıştır bu gönül
Bazı nefse uyar pek bühtânlanır
Bazı seyre çıkar pek seyrânlanır
Bazı yere iner perişânlanır,
Bazı padişahtan baştır bu gönül.
Sümmâni dünyada sen çekme yası
Allah de silinsin kalbinin pası
Göğsüne uğrarsa ecel pençesi
O zaman anlarsın boştur bu gönül."
Aziz Karaca / diğer yazıları
- İftarda sahurda bombalar… Gazze’ye gelmeseydi mi Ramazan? / 19.03.2024
- Soykırımı sonlandıramadı Ramazan / 18.03.2024
- Nice ayıplara şahit oldu Ramazan / 17.03.2024
- Tüm insanlığa açık bir beyandır Ramazan / 16.03.2024
- Dert çok hemdert yok ise işte Ramazan / 15.03.2024
- Her anımıza dolsa Ramazan / 14.03.2024
- Hak’tan bize fermandır Ramazan / 13.03.2024
- Bütün düğümleri çözer Ramazan / 12.03.2024
- Müjdelerle kapımızı çalsa Ramazan / 11.03.2024
- İz bırakanlar ve is bırakanlar / 10.03.2024
- Soykırımı sonlandıramadı Ramazan / 18.03.2024
- Nice ayıplara şahit oldu Ramazan / 17.03.2024
- Tüm insanlığa açık bir beyandır Ramazan / 16.03.2024
- Dert çok hemdert yok ise işte Ramazan / 15.03.2024
- Her anımıza dolsa Ramazan / 14.03.2024
- Hak’tan bize fermandır Ramazan / 13.03.2024
- Bütün düğümleri çözer Ramazan / 12.03.2024
- Müjdelerle kapımızı çalsa Ramazan / 11.03.2024
- İz bırakanlar ve is bırakanlar / 10.03.2024