Böyle bir kavgaya girişen insanın iflah olması asla mümkün değildir.
Allah’la kavga nasıl olur?
Allah’ın seçtikleriyle, sevdikleriyle ve de dostlarıyla yapılan kavga, bizzat Allah’a başkaldırı demektir. Bu kavgaya cüret edenler baştan kaybetmeyi kabul etmişler demektir.
Tarih boyunca ve günümüzde Allah’ı açıkça düşman ilan edemeyenler O’nun sevdiklerini hedef almışlardır. Ve istisnasız her zaman kaybetmişlerdir. Kaybettikleri sadece bu dünya değil aynı zamanda ahiretleridir de…
Son günlerde gerçek müminler için baş tacı mesabesinde olan Ehl–i Beyt Külliyatı eserlerini kaleme alan Prof. Dr. Haydar Baş’a yapılan saldırılar ve iftira kampanyaları bu kabilden şeylerdir.
Ehl–i Beyt ailesinin hayatını kaleme almadan önce Prof. Dr. Haydar Baş Bey’e hiçbir eleştiride bulunmayan bazı kendini bilmezlerin şimdi şiddetle eleştiriye soyunmaları göstermektedir ki asıl rahatsızlık duydukları Prof. Dr. Haydar Baş değil, bizzat Ehl–i Beyt’tir. Yani Ehl–i Beyt’in isimlerini duymak bunları rahatsız etmektedir.
Bir insan eğer gerçekten kalbinde Hz. Peygambere iman taşıyorsa İmam Ali, Hz. Fatıma, Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin’den bahsedilmesinden asla rahatsız olmaz. Rahatsız olmak bir tarafa bu mübarek aileden bahsedilmesi iman sahiplerini memnun eder.
Prof. Dr. Haydar Baş’ın Ehl–i Sünnet ve Ehl–i Beyt kaynaklarından “rivayet” mantığıyla müdellel bir şekilde kaleme aldığı bu eserlerinde ifade edilenlerden rahatsızlık duyanların –tabiri caizse– iman genlerine Yezid ve Muaviye genleri bulaşmış demektir.
Sayın Baş, Ehl–i Beyt Külliyatı’nı ortaya koymasıyla birlikte bugün çıkarılmak istenen Şii–Sünni çatışmasına büyük bir set çekmiştir.
Bugün Ehl–i Beyt Külliyatına ve Prof. Dr. Haydar Baş Bey’e saldırıların başlamış olması Sayın Baş’ın vesilesiyle Ehl–i Beyt mayasının milletimizde tuttuğunu göstermektedir. Milletimiz Şii’nin de Sünni’nin de Müslüman olduğunu kavramıştır.
Eğer bugün siyasiler Suriye konusunda savaşa tutuşmaktan imtina ediyorlarsa gerçekleri fark etmiş olan milletimizin bir Suriye savaşına tepki göstermesinden çekindikleri içindir.
Allah’la kavga nasıl olur?
Allah’ın seçtikleriyle, sevdikleriyle ve de dostlarıyla yapılan kavga, bizzat Allah’a başkaldırı demektir. Bu kavgaya cüret edenler baştan kaybetmeyi kabul etmişler demektir.
Tarih boyunca ve günümüzde Allah’ı açıkça düşman ilan edemeyenler O’nun sevdiklerini hedef almışlardır. Ve istisnasız her zaman kaybetmişlerdir. Kaybettikleri sadece bu dünya değil aynı zamanda ahiretleridir de…
Son günlerde gerçek müminler için baş tacı mesabesinde olan Ehl–i Beyt Külliyatı eserlerini kaleme alan Prof. Dr. Haydar Baş’a yapılan saldırılar ve iftira kampanyaları bu kabilden şeylerdir.
Ehl–i Beyt ailesinin hayatını kaleme almadan önce Prof. Dr. Haydar Baş Bey’e hiçbir eleştiride bulunmayan bazı kendini bilmezlerin şimdi şiddetle eleştiriye soyunmaları göstermektedir ki asıl rahatsızlık duydukları Prof. Dr. Haydar Baş değil, bizzat Ehl–i Beyt’tir. Yani Ehl–i Beyt’in isimlerini duymak bunları rahatsız etmektedir.
Bir insan eğer gerçekten kalbinde Hz. Peygambere iman taşıyorsa İmam Ali, Hz. Fatıma, Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin’den bahsedilmesinden asla rahatsız olmaz. Rahatsız olmak bir tarafa bu mübarek aileden bahsedilmesi iman sahiplerini memnun eder.
Prof. Dr. Haydar Baş’ın Ehl–i Sünnet ve Ehl–i Beyt kaynaklarından “rivayet” mantığıyla müdellel bir şekilde kaleme aldığı bu eserlerinde ifade edilenlerden rahatsızlık duyanların –tabiri caizse– iman genlerine Yezid ve Muaviye genleri bulaşmış demektir.
Sayın Baş, Ehl–i Beyt Külliyatı’nı ortaya koymasıyla birlikte bugün çıkarılmak istenen Şii–Sünni çatışmasına büyük bir set çekmiştir.
Bugün Ehl–i Beyt Külliyatına ve Prof. Dr. Haydar Baş Bey’e saldırıların başlamış olması Sayın Baş’ın vesilesiyle Ehl–i Beyt mayasının milletimizde tuttuğunu göstermektedir. Milletimiz Şii’nin de Sünni’nin de Müslüman olduğunu kavramıştır.
Eğer bugün siyasiler Suriye konusunda savaşa tutuşmaktan imtina ediyorlarsa gerçekleri fark etmiş olan milletimizin bir Suriye savaşına tepki göstermesinden çekindikleri içindir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Orhan Dede / diğer yazıları
- Çağdaş Nemrutların ateşinden hiç korkmadı! / 13.04.2025
- Ya Öcalan cumhurbaşkanı olursa... / 10.04.2025
- DEM Parti’ye mağdur rolü mü biçildi? / 05.11.2024
- Bin tane Öcalan’ın çağrısı terörü bitirir mi? / 29.10.2024
- Türkiye’nin refleksleri yok edildi / 24.10.2024
- Vatikan çok üzüldü… / 22.10.2024
- Bir savcı çok şeyi değiştirir / 20.10.2024
- Kaç Erdoğan var? / 19.10.2024
- Kürecik’teki üs İsrail’in hizmetinde / 18.10.2024
- Neçirvan Barzani neden geldi? / 17.10.2024
- Ya Öcalan cumhurbaşkanı olursa... / 10.04.2025
- DEM Parti’ye mağdur rolü mü biçildi? / 05.11.2024
- Bin tane Öcalan’ın çağrısı terörü bitirir mi? / 29.10.2024
- Türkiye’nin refleksleri yok edildi / 24.10.2024
- Vatikan çok üzüldü… / 22.10.2024
- Bir savcı çok şeyi değiştirir / 20.10.2024
- Kaç Erdoğan var? / 19.10.2024
- Kürecik’teki üs İsrail’in hizmetinde / 18.10.2024
- Neçirvan Barzani neden geldi? / 17.10.2024