Allah'ın Arş'ının altındaki gölge
İmam Ca'fer (a.s.) buyurdu ki: "Bil ki Allah'ın Arş'ının altında bir gölge vardır. Kardeşine ihsan eden, onun sorununu gideren veya onun kalbini şen edenden başka bir kimse o gölgenin altında yer alamaz"
08.10.2014 00:00:00
Rey ahalisinden bir şahıs şöyle diyor:"Yahya b. Halid bir kimseyi bize vali tayin etti. Bir miktar vergi borcum vardı. Sürekli benden istiyorlardı. Ama ben onu ödemekten acizdim. Çünkü benden tahsil ederlerse fakir ve muhtaç bir hale düşerdim. Valinin, İmam Ca'fer'i sevenlerden olduğunu bana söylediler. Yine de onun yanına gitmekten korktum. Çünkü bu haberin doğru çıkmamasından ve beni yakalamalarından ve borcumu ödemeye mecbur bırakmalarından korkuyordum. Bu sorunun çözümü için Allah'a sığınmayı istedim. Kâbe'yi ziyaret edip İmam Sâdık'ın huzuruna vardım. Ve kendi halimden şikayet ettim. İmam, benim sözlerimi dinledikten sonra valiye şöyle bir mektup yazdı:"Bismillahirrahmanirrahim, bil ki Allah'ın Arş'ının altında bir gölge vardır. Kardeşine ihsan eden, onun sorununu gideren veya onun kalbini şen edenden başka bir kimse o gölgenin altında yer alamaz. Ve bu senin kardeşindir. Vesselam!"Hac amellerini yaptıktan sonra kendi şehrime geri döndüm. Geceleyin o adamın yanına gidip mülakat için izin istedim. Ve, "Ben Ca'fer b. Muhammed'in elçisiyim" dedim. Valinin kendisi yalın ayak gelip kapıyı açtı. Ve iki gözümün arasından öpüp beni bağrına bastı. İmam'ı görmekle ilgili benden soru sorduğu her defasında aynı hareketi tekrarlıyordu. (gözlerimin arasından öpüp beni bağrına basıyordu). İmam'ın sıhhatinin yerinde olduğunu söylediğimde çok sevindi. Ve Allah'a şükretti. Daha sonra beni evinin baş tarafına oturttu. Kendisi ise karşımda oturdu. İmam'ın ona hitaben yazmış olduğu mektubu ona teslim ettiğimde, ayağa kalkıp mektubu öptü ve okudu. Daha sonra para ve elbise istedi, paraları dinar dinar, dirhem dirhem bölüp elbiseleri de bir bir taksim etti, hatta bölmesi mümkün olmayan malları da bana bağışlıyordu. O böldükleri ve bağışladıkları mal ve paraları bana verdikçe, "Kardeş! Seni hoşnut ettim mi?" diye soruyordu.Ben de cevaben, "Evet, Allah'a and olsun ki, sen benim hoşnutluk ve sevincimi arttırdın" diyordum.Daha sonra vergi defterini istedi. Ve benim adım yazılan her şeyi, bütün borcu sildi. Ve "bu, vergi vermekten muaftır" diye bir mektup da yazıp bana verdi. Sonra onunla vedalaşıp evime döndüm. Eve dönerken kendi kendime, "Ben bu adamın (valinin) hizmetini telafi etmekten acizim. Gelecek yıl hacca müşerref olduğumda onun benim için yaptığı şeyleri İmam'a anlatmam iyi olur" diye düşündüm. Düşündüğümü de yaptım. Hac mevsiminde vali ile aramızda geçenleri bir bir İmam'a anlattım. İmam'ın bu duruma sevindiği yüzünden okunuyordu.Ben, "Efendim, bu habere sevindiniz mi?" diye sordum.İmam, "Evet, Allah'a and olsun ki, bu haber beni, Emirü'l-mü'minin Ali'yi, ceddim Resûlullah'ı ve Allah'ı hoşnut ve mesrur etti" buyurdu." (Biharu'l Envar, c. 48, s. 174 ve 313).