Altı mayınlı ‘Masa’

Üstten bakıldığında pek belli olmuyor ancak, masanın altı mayınlarla dolu sanki.

Ne masası mı?

Güldür güldür Show'a boş bol konu olan 6'lı masadan bahsediyorum.

Türkiye'nin bütün sorunlarına çok şükür kalıcı çözümler(!) bulan 6'lı masa, şimdilerde, Cumhurbaşkanı kim olursa olsun, 6 liderin imzası olmadan karar alınmamalı konusunu hararetle tartışmaya başladı.

Yani diyelim ki, Ekrem İmamoğlu yüzde 60'la seçildi ama 6 liderin imzası ve onayı olmadan hiçbir kararın altına imza atamayacak veya atsa da imzası bir işe yaramayacak!

Nereden çıktı bu cin fikir?

Davutoğlu'nun, "Cumhurbaşkanı içeriden veya dışarıdan olsun, genel başkanlar doğrudan karar süreçleri içinde imza yetkisine sahip olarak bulunacaklar" şeklindeki sözlerine yanıt veren İYİ Parti Sözcüsü Kürşad Zorlu, "6'lı masa böyle bir değerlendirme yapmamıştır" ifadelerini kullanmıştı.

Kurulduğu günden bugüne 6'lı masa hakkında bir gazeteci olarak, tarafsız ve tam bir sosyolog gözüyle olup bitenleri gözlemlemeye ve yazmaya çalıştım.

Ben dünyanın hiçbir yerinde bu kadar kafası karışık bir muhalefet görmedim, duymadım ve okumadım.

Bir gün önce dediklerini, bir gün sonra kadük duruma düşürme konusunda Nobel ödülü alacak kadar ustalıklı olan 6'lı masanın, bence altı mayınlarla döşeli.

Şu ana kadar ortalıkta, kimin ne dediği, hangi fikir ve doktrin etrafında hareket edilmesi gerektiğine dair elle tutulur tek bir cümlelik somut bir çözüm önerileri olmayan Masa'nın infilak etmesi an meselesi.

'Millet İttifakı' olarak yola çıkan Masa'nın aslına bakılırsa, milletle bağı kalmamış gibi gözüküyor.

6'lı masanın en itidalli açıklamalarını yapan ve alacağı oylarla, CHP'yi geçmeyi hedefleyen İYİ Parti ise, aslına bakılırsa Masa'nın bileşenlerinden en çok rahatsızlık duyan ortak isim olarak öne çıkıyor.

Siz bakmayın kameralar önünde verilen kahkahalı pozlara.

9 saat ne görüşülüyor zannediyorsunuz masada.

Gerçekten ülkenin sorunlarını çözmek için kafa patlattıklarını mı zannediyorsunuz?

Varsa yoksa, seçimden sonra şayet iktidar olunacaksa, kimin hangi pozisyonda olacağının pazarlıkları üzerinde uzun uzun tartışmalar yapılıyor.

Yapılan bu tartışmalar ve pazarlılarda unutulan çok önemli bir konu ise, adayın kim olacağı!

Daha önceki Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde CHP ne yapmıştı hatırlayın.

Muharrem İnce'yi seçimlere 51 gün kala açıklamışlardı.

Ardından da, seçimi kazanamasın diye adeta secdeye kapanmışlardı.

Bu arada zevkten dört köşe olan birisi var elbette.

Tahmin edeceğiniz gibi, Cumhurbaşkanımız Sn Erdoğan.

Çünkü muhalefet iktidarla değil, birbiriyle didişiyor.

Halka umut ve çözümler sunmak yerine, kendi koltuklarını nasıl garantiye alırız derdine düşmüş olan masa bileşenleri şu ana kadar heyecan yaratamamışsa, bundan sonra bunu yapmaları çok daha zor.

Bu ittifakın seçimleri kazanması tek bir şartla ve alınacak karara mümkün gözükmektedir.

O da, Ekrem İmamoğlu aday gösterilirse, masanın tüm bu olumsuz imajına rağmen seçimleri rahat kazanacağı yönünde net bir kanaat var ki, ben de buna katılanlardanım.

Bakın tekrar ediyorum! Ekrem İmamoğlu aday olursa ancak bu seçim alınır ve hem de, masaya rağmen.

İmamoğlu'nun adaylığı söz konusu olursa, kendisine pozitif katkı ve destek sunacak olan sadece İYİ Parti olacaktır bunu not edin.

Zira, Kılıçdaroğlu başta olmak üzere diğer dört bay liderin toplumdaki karşılığı ve oluşturdukları imaj çok kötü.

Seçilecek olan adaya en fazla katkı koyacak olan parti,  İYİ Parti olacaktır bunu göreceksiniz.

Atatürk Cumhuriyeti'nin varlığına ve ilkeleriyle bir bütün olarak korunmasına en çok katkıyı yine İYİ Parti sunacaktır.

Son sözüm ve tespitim ise şudur:

Kazanacak aday İmamoğlu da olsa, Türkiye'yi dünyanın lideri yapacak olan projeler ve model, Bağımsız Türkiye Partisi'nde mevcuttur.

Son aylarda BTP'ye olan katılımların fazlalığı da, bence bu durumun yavaş yavaş kavranmaya başlandığını gösteriyor.

Yapılan yorumların bana en ilginç gelen kısmı ise, BTP'nin Türkiye'nin merkez partisi olma yolunda, emin ve kararlı adımlarla ilerlediği yönündeki tespitlerdi.

Doğrusu, BTP bir fikir ve proje partisi olarak halk kitlelerince daha fazla tanındıkça, oyların aritmetik olarak değil, geometrik olarak artacağı şimdiden anlaşılıyor.

6'lı masa bu açıdan tarihi bir fırsatı tepmiştir.

Geçmiş olsun.