İçinde bulunduğumuz dönem Tayyip Erdoğan’ın son milletvekili yani son başbakan olduğu hükümet dönemidir. Kendi ifadesi ile ustalık dönemi. Bu dönemde yapılanlara iyi dikkat etmek gerekir. Bu dönem tabir yerindeyse çıraklık ve kalfalık dönemlerindeki ektiklerini biçme dönemidir.
Başbakan başta olmak üzere hükümet yetkililerinin söylediklerinden ziyade yaptıklarına dikkat etmek gerekir.
Kamuoyunda gündem olan başlıklardan birisi Erdoğan’ın askerler hakkındaki ifadeleri oldu. Şunu hatırlatalım, adı Balyoz olsun, Ergenekon olsun veya başka isimler olsun askere yönelik davalardan içinde general ve amirallerin olduğu 400’e yakın asker tutuklu bulunuyor. Bu rakam kendi rütbelerine göre muvazzaf askerlerin yüzde 10’luk oranına tekabül ediyor.
Bakın askerlerin yargılama sürecinde Sayın Başbakan neler söylemişti? Hep beraber hatırlayalım.
“Bir ülkenin başbakanı, soruyorum sizlere anma törenine gider de bir korgeneral orada ayağa kalkmaz mı? Kalkması gerekir, kalkmadığı anda da bedelini öder. O ayrı mesele. Zaten bedelini de ödedi… Gideceği yeri o da buldu…”
“Ergenekon operasyonunda yürütme ve yargı uyum içinde çalışıyor.”
Ergenekon davasındaki konumunu kendi ifadesiyle “Bu davanın savcısıyım” diye tanımladı.
“Gerekli hallerde farklı mahallerde özel amaçlarla sorgulama ve yargılamalar yapılabilir. Şu anda Ergenekon davasının Silivri’de görülmesi bunun en tipik örneklerindendir.”
“Aydınları içeri tıktığımızı söylüyorlar. Bizim içeri tıktıklarımız arasında bir tane aydın yok.”
İşte böyle bir süreçten geliyoruz.
Bu süreç esnasında Sayın Başbakan ilk bakışta sürpriz gibi görülen askerlerin tutukluluk hali ile ilgili konuşması bir sürecin gereğidir.
Ne diyor Sayın Erdoğan?
1. Gereken düzenlemeyi yaptık, askerler tutuksuz yargılanabilirdi, ancak tutuklu olarak yargılanıyorlar diyor ve topu yargıya atıyor.
2. Donanmaya gönderecek komutanımız kalmadı diyor.
3. Yargının uygulaması Silahlı Kuvvetler’in kendi içinde moral değerlerini altüst eder, diyor.
Peki, ne değişti de Sayın Erdoğan tam zıt bir açıklama ile kamuoyunun önüne çıkıyor?
Son döneme damgasını vuran gelişme İmralı süreci diye adlandırılan Apo ile PKK ile hükümetin yaptığı görüşmelerdir. Apo’nun ev hapsine çıkartılması ve serbest bırakılması konuşulmaktadır. Bu iki süreci yan yana getirdiğimizde mesele daha iyi anlaşılacaktır.
Yıllar önce bu konuda Prof. Dr. Haydar Baş Bey’in yaptığı tespiti sizinle paylaşayım.
“Bir proje peşindeler; genel bir af çıkartacaklar, askerler de Apo da bu aftan yararlanacak” demişti.
Yani al gülüm ver gülüm mahsuplaşması. Şu unutulmamalıdır, bu mahsuplaşma sadece kişi bazında. Peki, başka hangi mahsuplaşmalar sırada bekliyor acaba?
Başbakan başta olmak üzere hükümet yetkililerinin söylediklerinden ziyade yaptıklarına dikkat etmek gerekir.
Kamuoyunda gündem olan başlıklardan birisi Erdoğan’ın askerler hakkındaki ifadeleri oldu. Şunu hatırlatalım, adı Balyoz olsun, Ergenekon olsun veya başka isimler olsun askere yönelik davalardan içinde general ve amirallerin olduğu 400’e yakın asker tutuklu bulunuyor. Bu rakam kendi rütbelerine göre muvazzaf askerlerin yüzde 10’luk oranına tekabül ediyor.
Bakın askerlerin yargılama sürecinde Sayın Başbakan neler söylemişti? Hep beraber hatırlayalım.
“Bir ülkenin başbakanı, soruyorum sizlere anma törenine gider de bir korgeneral orada ayağa kalkmaz mı? Kalkması gerekir, kalkmadığı anda da bedelini öder. O ayrı mesele. Zaten bedelini de ödedi… Gideceği yeri o da buldu…”
“Ergenekon operasyonunda yürütme ve yargı uyum içinde çalışıyor.”
Ergenekon davasındaki konumunu kendi ifadesiyle “Bu davanın savcısıyım” diye tanımladı.
“Gerekli hallerde farklı mahallerde özel amaçlarla sorgulama ve yargılamalar yapılabilir. Şu anda Ergenekon davasının Silivri’de görülmesi bunun en tipik örneklerindendir.”
“Aydınları içeri tıktığımızı söylüyorlar. Bizim içeri tıktıklarımız arasında bir tane aydın yok.”
İşte böyle bir süreçten geliyoruz.
Bu süreç esnasında Sayın Başbakan ilk bakışta sürpriz gibi görülen askerlerin tutukluluk hali ile ilgili konuşması bir sürecin gereğidir.
Ne diyor Sayın Erdoğan?
1. Gereken düzenlemeyi yaptık, askerler tutuksuz yargılanabilirdi, ancak tutuklu olarak yargılanıyorlar diyor ve topu yargıya atıyor.
2. Donanmaya gönderecek komutanımız kalmadı diyor.
3. Yargının uygulaması Silahlı Kuvvetler’in kendi içinde moral değerlerini altüst eder, diyor.
Peki, ne değişti de Sayın Erdoğan tam zıt bir açıklama ile kamuoyunun önüne çıkıyor?
Son döneme damgasını vuran gelişme İmralı süreci diye adlandırılan Apo ile PKK ile hükümetin yaptığı görüşmelerdir. Apo’nun ev hapsine çıkartılması ve serbest bırakılması konuşulmaktadır. Bu iki süreci yan yana getirdiğimizde mesele daha iyi anlaşılacaktır.
Yıllar önce bu konuda Prof. Dr. Haydar Baş Bey’in yaptığı tespiti sizinle paylaşayım.
“Bir proje peşindeler; genel bir af çıkartacaklar, askerler de Apo da bu aftan yararlanacak” demişti.
Yani al gülüm ver gülüm mahsuplaşması. Şu unutulmamalıdır, bu mahsuplaşma sadece kişi bazında. Peki, başka hangi mahsuplaşmalar sırada bekliyor acaba?
Doç. Dr. Ahmet H. Kepekçi / diğer yazıları
- Yine ikilem yine istismar / 18.03.2024
- Ekonomik gerçekler ve beklentiler / 11.03.2024
- Partilerin mesajı ve seçmenin sınavı / 10.03.2024
- Vatandaşın çığlığına kim cevap verecek / 09.03.2024
- Yerel seçimlerde emeklilerin tercihi ne olacak? / 29.02.2024
- BTP, güçlü bir alternatif / 23.02.2024
- Belediyecilik: Yol mu, su mu yoksa daha fazlası mı? / 16.02.2024
- Deprem öldürmez, ihmal öldürür! / 09.02.2024
- Gelir adaletsizliği derinleşiyor / 01.02.2024
- Gazze’de vahşet neden devam ediyor? / 26.01.2024
- Ekonomik gerçekler ve beklentiler / 11.03.2024
- Partilerin mesajı ve seçmenin sınavı / 10.03.2024
- Vatandaşın çığlığına kim cevap verecek / 09.03.2024
- Yerel seçimlerde emeklilerin tercihi ne olacak? / 29.02.2024
- BTP, güçlü bir alternatif / 23.02.2024
- Belediyecilik: Yol mu, su mu yoksa daha fazlası mı? / 16.02.2024
- Deprem öldürmez, ihmal öldürür! / 09.02.2024
- Gelir adaletsizliği derinleşiyor / 01.02.2024
- Gazze’de vahşet neden devam ediyor? / 26.01.2024