Hükümet ve İşverenler 2021 yılında Asgari Ücretin kadın veya erkek, bir tek çalışan için aylık 2.825,90 TL olmasına karar verdi!
Yok açlık sınırı yok yoksulluk sınırı diye kendimizi yırtıyoruz ama atladığımız bir şey var!
Türkiye'de asgari ücret hesaplanırken, Türkiye'nin mevcut işgücü potansiyeli dikkate alınarak hesaplanıyor! Yani 4 kişilik bir aile, sosyo-kültürel yönden ne hükümetin nede işverenlerin kısaca Kapitalizmin çok da umurunda değil!
Ayrıca yok açlık sınırı yok yoksulluk sınırı diye hesap kitap yapanların niyetlerini de yazının sonunda ortaya koyacağım sebepten dolayı çokta yeterli ya da samimi bulmadığımı itiraf edeyim!
Meseleyi şöyle açıklayayım; TÜİK'in beyan ettiği üzere Haziran 2020 tarihli Cinsiyete Göre İşgücü İstatistikleri Raporuna göre Türkiye'de iş bulduğu takdirde çalışabilme potansiyeli olan 15 yaş üzeri kadın nüfus 30.926.000, erkek nüfus ise 31.400.000 kişi.
Bu rapora göre kadınların iş gücüne katılım oranı %32 yani yaklaşık 10.050.000 kadın çalışıyor. Erkeklerin işgücüne katılım oranı ise %68 yani erkeklerin de yaklaşık 21.352.000 erkek de çalışıyor.
İş gücü istatistik hesaplamasında kadın ve erkekler de yaş oranı 15 yaş ve üzerinde hesap ediliyor. Yani bu hesabın içerisinde henüz evlenmemiş kız çocukları, evli olan bayanlar ve dul bayanlar da bulunuyor!
Yani demem o ki, açlık ve yoksulluk sınırı hesap edilirken baz alınan 4 kişilik bir aile de biz, sadece babanın çalıştığını hesap ediyor, tek kişilik bir asgari ücretin o ailenin zorunlu mutfak masrafını bile karşılayamayacağını iddia ediyoruz. Lakin asgari ücret, 4 veya daha fazla ya da daha az sayıdaki bir ailenin geçiminden ziyade sadece çalışan bir tek kişinin geçimi üzerine hesap ediliyor!
Bu manada kapitalizm, bizim yok aç kaldı yok yoksul kaldı diye dert yandığımız bir aile yapısının varlığını dahi kabul etmiyor! Kapitalizm istiyor ki ailenin her ferdi mutlaka çalışmalı veya en azında iş aramalı! Neden? Çünkü ne kadar çok işçi o kadar ucuz işçiliktir de ondan!
Peki aileler neyi gözden kaçırıyor!
Bugün Türkiye'nin nüfus dağılımına bakarsak şunu görürüz ki, köyler boşaldı. Köylü şehre indi. Eskiden bir ilin nüfusu olarak telaffuz edilen rakamlar artık ilçelerin nüfusu olarak telaffuz ediliyor.
Yani demem o ki, açlık ve yoksulluk sınırı hesap edilirken göz önüne aldığımız aile mefhumu, Türkiye'nin daha doğrusu kapitalizmin istediği iş gücü istatistiklerine dahil olan nüfus içinde yok denecek kadar az!
Biraz kapitalist mantıkla düşünerek, TÜİK'in iş gücü istatistiklerine yeniden değinelim; Türkiye'nin iş gücü potansiyeli içerisinde erkek ve kadın hatta 15 yaş üzeri erkek ve kız çocuklar dahi işçi statüsünde olduğunu söylemiştik!
Ben çok aile tanıyorum ki, iş bulabildikleri takdirde anne çalışıyor, baba çalışıyor, çocuklar çalışıyor! İş bulamamışlarsa zaten asgari ücret hesabında baz alınan işgücü potansiyeline dahil edilmiyorlar! Kısaca sana da yok bana yok…
Kapitalist mantıkla meseleyi ele alarak 4 kişilik bir ailede sadece anne ve babanın çalıştığını hesap edersek; 2.825,90 TL x 2 = 5.651,80 TL eder ki o aile matematiksel olarak açlık sınırının üzerinde bir gelire sahip demektir. Siz buna çalışan bir kız veya erkek çocuk da eklerseniz eğer ailenin yoksulluk sınırının da üzerinde bir gelire sahip olduğunu görürsünüz!
Emin olun hükümet ve işveren temsilcileri bu hesap üzerinden asgari ücreti hesaplıyor. Sadece babanın çalıştığı annenin ev hanımı olduğu 2 çocuklu bir aile mefhumu ise bir tatlı bir yalandan/hayalden öteye gitmiyor, gidemiyor!
Son tahlilde BTP Genel Başkanı Sayın Hüseyin Baş beyin dediğine geliyoruz; "Sistem yanlış!"
Ben buradan millet olma şuurunu ve aile olma kabiliyetini yitirmiş, yaşadığı ekonomik şartlardan rahatsız olan, alın terinin, emeğinin hakkını alarak yaşamak isteyen işçilere ve o işçilerin haklarını savunduğunu iddia eden sendikalara, konfederasyonlara seslenerek diyorum ki; Milli Ekonomi Modeli'ni ne zaman gündeminize alacaksınız?
- Davet / 03.06.2024
- Algı yönetimi / 04.05.2023
- Küçülen insanı yüceltmek! / 09.04.2022
- Empati / 07.04.2022
- ‘Baba’ devlet! / 05.04.2022
- Her doğum bir tecellidir! / 01.04.2022
- Sözüm esnaf kesimine! / 28.01.2022
- İlm-i siyaset’te laiklik! / 18.09.2021
- Özgürlük mü esaret mi? / 11.09.2021