Dün "Siz, hiç âşık oldunuz mu?" diye sormuştum. Ardından da gerçek âşıkların hallerini anlatmaya çalıştıkları birkaç cümlelerini aktardık. Bugün de yine gönül ehlinin sevgi-aşk tanım ve tabirlerine devam edelim.
Sevgi, aşk mevzuunda bir başka gönül ehli de şöyle der; "Sevgi, benzeşme ve özdeşleşmeye iter insanı. Böylece seven, sevdiğine benzemeye başlar. Sevgi tıpkı sevenden sevilene uzanan bir kablo gibidir; sevilenin bütün özellik ve hasletleri bu kablo aracılığıyla sevenin varlığına iletilmiş olur.
Sevilenin kim olduğu ve kime gönül verileceği konusu işte bu noktada ehemmiyet kazanmaktadır; bu nedenledir ki İslam dini kiminle arkadaş ve dost olunacağı konusuna pek fazla önem verir, bu mesele hakkında onca ayet ve rivayet bulunmasının nedeni de budur.
Çünkü sevgi benzeşmedir, güzellik ve gafleti birlikte getirir. Sevginin yansıdığı yerde kusurlar hüner gibi görünür, dikenler çiçek kesiliverir insanın nazarında!
Aşkın kusurlarından biri de, sevgilinin kusur ve ayıplarını görememek, onun aşkından başka şey tanıyamamaktır. Sevgi, gözü bağlar, gönle perde çeker."
Allah! Allah! Allah!
Peki, biz kimi, neyi, nasıl, niçin sevmeliyiz? Prof. Dr. Haydar Baş Hocamdan öğrendiğim (Allah Ondan razı olsun) ölçü; "Sana, Hakk'ı hatırlatan seni, Hakk'a götüren her şeyi sev."
Yani, sevgide istikamet, yön olması lazım. Mevlana der ki; "Her gönül bir tek sevgiliye dönüktür aslında. Lakin kıblesi yanlıştır. Bulduğunu sandığı şey, gerçekte aradığı değildir.
Kimisi bir gül yüzlü güzele meftun, kimisi bir ceylan bakışlıya mecnundur. Bazısı dünyaya kanmış, bazısı mala mülke aldanmıştır oysa. Her biri, bir sevgili tarafından sınanmıştır."
Günümüz sevgi mantığına ve sevgi iddiasındakilere gelelim mi? Bugünkü sevgi, aşk iddialarının hemen hepsinin kıblesi yanlış. Öyle değil mi? Aşkın kıblesi neydi? Allah için sevmek.
Görüyorsunuzdur! Kimileri, dünya malını sevmiştir ama o dünyalık, onun sonu olmuştur. Eşini sevmiştir ama yuvası yıkılmıştır. İşini sevmiştir ama iflas etmiştir. Arkadaşlarını sevmiştir ama yalnız kalmıştır.
Neden? İşte o sevgisini, aşkın kıblesine çevirmediği için.
Şimdi!
Sevmek hissi veya kalbi bir fiil olduğuna göre birde failin olması yani sevgilinin olması şarttır. İşte o sevgili nasıl olmalıdır?
Bu soruyu Hz. Mevlana'ya da sormuşlar; "Sevgili" nasıl olmalı" diye. "Sevilecek biri olmadığın zamanlarda bile seni sevmeli. Sarılacak biri olmadığın zamanlarda bile sana sarılmalı. Dayanılmaz olduğun zamanlarda bile sana dayanmalı." Demiş.
Var mı öyle bir seven, sevgili? Var. Seni, yaratan var. Peki, O sevgili nasıl sevilir? Nasıl O'na varılır? O'nun sevgisine nasıl karşılık verilir?
El-cevap Prof. Dr. Haydar Baş'tan; "Eğer insan, Allah'ı (c.c) sevdiğini iddia ediyorsa, O'nun la olması gerekir. İnsan, kalbinde ve dilinde zikri hâkim kıldığı zaman bilsin ki o kul, o insan Rabbini seviyor. Hiç kendisinden endişe etmesin.
Eğer kalbiniz, eğer diliniz Allah'ı (c.c) sevmeye alışmışsa, Cenab-ı Hakk'ın adı geçtiği zaman kalbiniz hoşnut oluyorsa ve de devamlı surette hep O'nu anma duygusunu yaşıyorsanız bilesiniz ki, sizin geldiğiniz yer Allah'ı (c.c) sevme noktasıdır?
Allah'ın (c.c) istediği emirleri yerine getirme eğilimi sizde çok daha fazla ise biliniz ki bu fazlalık sizde Allah (c.c) sevgisinin ganiliğinden meydana geliyor. İstiyorsunuz ki daha hangi güzelliği, hangi hayrı, hangi ibadeti yapsam da O'na kavuşabilsem?" (Hikmetin Sırları sh:213-14)
Özetle, Leyla Leyla derken Mevla bulunmalı.
Rabbim! Aşkta da kıblesi doğru olanlardan eylesin?
Sevgi, aşk mevzuunda bir başka gönül ehli de şöyle der; "Sevgi, benzeşme ve özdeşleşmeye iter insanı. Böylece seven, sevdiğine benzemeye başlar. Sevgi tıpkı sevenden sevilene uzanan bir kablo gibidir; sevilenin bütün özellik ve hasletleri bu kablo aracılığıyla sevenin varlığına iletilmiş olur.
Sevilenin kim olduğu ve kime gönül verileceği konusu işte bu noktada ehemmiyet kazanmaktadır; bu nedenledir ki İslam dini kiminle arkadaş ve dost olunacağı konusuna pek fazla önem verir, bu mesele hakkında onca ayet ve rivayet bulunmasının nedeni de budur.
Çünkü sevgi benzeşmedir, güzellik ve gafleti birlikte getirir. Sevginin yansıdığı yerde kusurlar hüner gibi görünür, dikenler çiçek kesiliverir insanın nazarında!
Aşkın kusurlarından biri de, sevgilinin kusur ve ayıplarını görememek, onun aşkından başka şey tanıyamamaktır. Sevgi, gözü bağlar, gönle perde çeker."
Allah! Allah! Allah!
Peki, biz kimi, neyi, nasıl, niçin sevmeliyiz? Prof. Dr. Haydar Baş Hocamdan öğrendiğim (Allah Ondan razı olsun) ölçü; "Sana, Hakk'ı hatırlatan seni, Hakk'a götüren her şeyi sev."
Yani, sevgide istikamet, yön olması lazım. Mevlana der ki; "Her gönül bir tek sevgiliye dönüktür aslında. Lakin kıblesi yanlıştır. Bulduğunu sandığı şey, gerçekte aradığı değildir.
Kimisi bir gül yüzlü güzele meftun, kimisi bir ceylan bakışlıya mecnundur. Bazısı dünyaya kanmış, bazısı mala mülke aldanmıştır oysa. Her biri, bir sevgili tarafından sınanmıştır."
Günümüz sevgi mantığına ve sevgi iddiasındakilere gelelim mi? Bugünkü sevgi, aşk iddialarının hemen hepsinin kıblesi yanlış. Öyle değil mi? Aşkın kıblesi neydi? Allah için sevmek.
Görüyorsunuzdur! Kimileri, dünya malını sevmiştir ama o dünyalık, onun sonu olmuştur. Eşini sevmiştir ama yuvası yıkılmıştır. İşini sevmiştir ama iflas etmiştir. Arkadaşlarını sevmiştir ama yalnız kalmıştır.
Neden? İşte o sevgisini, aşkın kıblesine çevirmediği için.
Şimdi!
Sevmek hissi veya kalbi bir fiil olduğuna göre birde failin olması yani sevgilinin olması şarttır. İşte o sevgili nasıl olmalıdır?
Bu soruyu Hz. Mevlana'ya da sormuşlar; "Sevgili" nasıl olmalı" diye. "Sevilecek biri olmadığın zamanlarda bile seni sevmeli. Sarılacak biri olmadığın zamanlarda bile sana sarılmalı. Dayanılmaz olduğun zamanlarda bile sana dayanmalı." Demiş.
Var mı öyle bir seven, sevgili? Var. Seni, yaratan var. Peki, O sevgili nasıl sevilir? Nasıl O'na varılır? O'nun sevgisine nasıl karşılık verilir?
El-cevap Prof. Dr. Haydar Baş'tan; "Eğer insan, Allah'ı (c.c) sevdiğini iddia ediyorsa, O'nun la olması gerekir. İnsan, kalbinde ve dilinde zikri hâkim kıldığı zaman bilsin ki o kul, o insan Rabbini seviyor. Hiç kendisinden endişe etmesin.
Eğer kalbiniz, eğer diliniz Allah'ı (c.c) sevmeye alışmışsa, Cenab-ı Hakk'ın adı geçtiği zaman kalbiniz hoşnut oluyorsa ve de devamlı surette hep O'nu anma duygusunu yaşıyorsanız bilesiniz ki, sizin geldiğiniz yer Allah'ı (c.c) sevme noktasıdır?
Allah'ın (c.c) istediği emirleri yerine getirme eğilimi sizde çok daha fazla ise biliniz ki bu fazlalık sizde Allah (c.c) sevgisinin ganiliğinden meydana geliyor. İstiyorsunuz ki daha hangi güzelliği, hangi hayrı, hangi ibadeti yapsam da O'na kavuşabilsem?" (Hikmetin Sırları sh:213-14)
Özetle, Leyla Leyla derken Mevla bulunmalı.
Rabbim! Aşkta da kıblesi doğru olanlardan eylesin?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Akın Aydın / diğer yazıları
- İktidarın faizsiz ekonomi özlemi! / 04.06.2025
- Papa, İznik ve Vatikan’ın hedefi / 02.06.2025
- Her şey 31 Mart 2019’da mı başladı? / 01.06.2025
- Kiminin ahtapotu kiminin de turpu / 31.05.2025
- Beytülmal kavramı yine dillerde / 30.05.2025
- Anayasa değişikliği neden isteniyor / 29.05.2025
- Verin yetkiyi ve fazla abartmayın / 28.05.2025
- PKK’da, ‘Lozan hezimettir’ dedi / 26.05.2025
- Yorumsuz Gazze yüzleştirmesi / 25.05.2025
- Diaspora Kürtleri ve Devlet Bahçeli / 24.05.2025
- Papa, İznik ve Vatikan’ın hedefi / 02.06.2025
- Her şey 31 Mart 2019’da mı başladı? / 01.06.2025
- Kiminin ahtapotu kiminin de turpu / 31.05.2025
- Beytülmal kavramı yine dillerde / 30.05.2025
- Anayasa değişikliği neden isteniyor / 29.05.2025
- Verin yetkiyi ve fazla abartmayın / 28.05.2025
- PKK’da, ‘Lozan hezimettir’ dedi / 26.05.2025
- Yorumsuz Gazze yüzleştirmesi / 25.05.2025
- Diaspora Kürtleri ve Devlet Bahçeli / 24.05.2025