Prof. Dr. Haydar Baş Hocamızın, 'İmam Hüseyin' eserinde, Aşura gününde yapılan beddua hakkında şu bilgilere yer veriliyor:
"Hürr bin Yezid er-Riyahî, nasıl İmam Hüseyin'in (a.s.) konuşmalarından etkilenerek imanla ve şehadetle şereflenmişse, bazıları da bu hutbeler karşısında kendi azaplarını arttırmışlardır. Aşura gününde İmam Hüseyin (a.s.)'ın hutbeleri karşısında ona karşı inatlaşarak küfürde ısrar edenlerden üçü nefsine engel olamadı ve İmam (a.s.)'la sözlü mücadeleye girişti. İmam (a.s.)'ı inciten bu harekete karşı bu kişilere beddua etmiştir. Bu kişilerden birisi Muhammed b. Eş'as'tır.
İmam (a.s.) konuşmalarından bir netice almadığını ve halkın ona karşı saldırıya geçtiğini görünce yüzünü göğe doğru kaldırıp şöyle niyazda bulundu: "Allah'ım! Biz Peygamberin (s.a.v.) Ehl-i Beyt'i, O'nun torunları ve yakınlarıyız. Allah'ım! Bize zulmeden ve hakkımızı gasp eden kimseleri zelil ve mahvet! Şüphesiz sen, kullarının duasını duyan ve onlara en yakın olansın."
Ordunun önünde olan Muhammed b. Eş'as, İmam (a.s.)'ın bedduasını duyunca ileri çıkıp, "Seninle Muhammed (s.a.v.)'in arasında ne gibi bir yakınlık var" dedi. İmam (a.s.) bu açık inkar ve inadı onda görünce şöyle beddua etti: "Allah'ım! Onun bugün acil bir şekilde zillete uğramasını bana göster."
Muhammed b. Eş'as hakkındaki bu dua derhal müstecab oldu, o çok geçmeksizin def-i hacet için ordudan ayrılıp biraz uzaklaştıktan sonra bir köşede oturuverdi. O sırada siyah bir akrep onu soktu ve böylece avret yerleri açık bir şekilde helak oldu. (Maktel-i Harezmî, c.1, s.249).
İmam Hüseyin (a.s.)'ın bedduasına uğrayan bir diğer kişi de Abdullah bin Havze-i Temimî'dir. Bu kişi çadırlara yaklaşarak, "Hüseyin sizin aranızda mı?" diye sormuştur. Bu soruyu birkaç kere tekrarladıktan sonra ashabdan bir zât, "İşte bu Hüseyin (a.s.)'dır. Ne istiyorsun?" diye cevap verdi. Abdullah bin Havze, İmam (a.s.)'a hitaben, "Seni cehennemle müjdeliyorum" dedi. İmam (a.s.) ona cevaben şöyle buyurdu: "Yalan söyledin, çünkü ben bağışlayan, kerim, itaat edilen ve şefaat kabul eden Allah'a doğru gidiyorum; sen kimsin?" Abdullah, "Ben Havze'nin oğluyum" dedi. Bu sırada İmam (a.s.) ellerini göğe doğru açıp ona şöyle beddua etti: "Allah'ım! Onu cehenneme doğru çek!" İbn-i Havze, İmam'ın bedduasına sinirlenip atına bir kırbaç vurdu, bunun üzerine at hızla koşmaya başlayınca o atının arkasından yere düştüğü zaman ayağı eyerin üzengisine takıldı, at ürküp onu sağa sola vurmaya başladı, daha sonra İbn-i Havze'nin parçalanmış yarı canlı bedenini içerisinde ateş yakılmış bir çukura attı. İmam (a.s.) bu durumu görünce, duası müstecab olduğu için şükür secdesine kapandı. (Maktel-i Harezmî, c.1, s.294; Ensab'ul-Eşraf, c.3, s.191).
Ve yine Aşura günü İmam (a.s.)'ın ashabının Fırat nehrinin suyundan mahrum olmasına uğraşan Abdullah bin Hasin-i Azudî, İmam Hüseyin (a.s.)'ın bedduasına mâruz kalmıştır. İmam (a.s.), "Allah'ım! Onu susuzluk ateşi ile öldür ve ebedî olarak affetme" buyurmuştur. Bu kişi, Aşura faciasının ardından içebildiği kadar su içiyor ama susuzluğunu gideremiyordu ve sonunda bu yüzden helakete uğradı. (Ensab'ül-Eşraf, c.3, s.181).
İmam (a.s.) ile münakaşa eden iki kişi hakkındaki beddua gözler önünde yerine gelmişti. Ancak bu manzaraları seyreden Ömer b. Sa'd hâlen savaşmakta ısrarlı idi. Onun bu ısrarcı tavrı karşısında en sonunda İmam Hüseyin (a.s.), Ömer b. Sa'd'a şöyle dedi: "Ey Ömer! Beni öldürürsen, şu soysuzun oğlunun seni Rey ve Cürcan eyaletlerinin valisi mi yapacağını sanıyorsun? Allah'a yemin ederim ki, bununla sevinemeyeceksin. Bu karara bağlanmış bir sözdür. Şimdi ne yapacaksan yap! Çünkü benden sonra dünyada ve ahirette mutluluk yüzü göremeyeceksin. Kûfe'deki bir sazlıkta çocukların, kesilmiş başınla oynadıklarını, tekmelemek için yarıştıklarını görür gibiyim." İbn-i Sa'd öfkelenerek yüzünü İmam (a.s.)'dan çevirdi. (Maktelu'l Hüseyin, Mukarrem, s.289).
Savaş başlamadan evvel, Kûfeli bir komutan olan Amr bin Haccac, emrinde bulunan askerleri İmam (a.s.)'a karşı savaşmaya teşvik etmek için şöyle bağırıyordu: "Ey insanlar! Dinden çıkan ve (Müslümanların) cemaatinden ayrılan kimseye karşı savaşın." İmam (a.s.), bu sözleri duyduğunda şöyle buyurdu: "Ey Amr! Yazıklar olsun sana! Halkı bunlar Allah'ın dininden çıkmıştır bahanesi ile bizim aleyhimize ve bize karşı savaşmaya teşvik mi ediyorsun? Acaba evinde vahiy nâzil olan, cihad ve istikameti ile İslam dinini sağlamlaştıran bizler dinden çıkmışız da, hakkı bâtıldan ayırt edemeyen sen mi, Allah'ın dininde sabitsin? Pek yakında ruhlarımız bedenimizden ayrıldığında kimin ateşe daha layık olduğunu hepiniz anlayacaksınız." (Taberî, c.7, s.342)."
- Mustafa Kemal ile beraber hareket dönemi-I / 09.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-VI / 08.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-V / 07.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-IV / 04.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-III / 03.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-II / 02.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-I / 01.12.2020
- Millî Mücadele’de din adamları-XI / 30.11.2020
- Millî Mücadele’de din adamları-X / 29.11.2020