"-Evet, Allâh Teâlâ Aşure gününü diğer günlerden üstün tutmuştur. Allâh Teâlâ gökleri Aşure günü yarattı. Dağları, denizle-?1. kalemi, levhi ve Âdem -aleyhisselâm-'ı Aşure günü yarattı. Adem -aleyhisselâm-'ı Aşure günü Cennete koydu. İbrahim ?aleyhisselâm-, o gün doğdu ve Allâh Teâlâ onu ateşten Aşure günü kurtardı. Aşure gününde, oğlunun yerine kurban etmek için °na buvük bir koç verdi. Allâh Teâlâ, Firavun'u Aşure günü boğ-J- Eyyûb -aleyhisselâm-'dan belâyı Aşure günü kaldırdı. Âdem eyhisselâm-'ın tevbesini Aşure günü kabul etti. Dâvud -aleyhisselâm-'ın zellesini Aşure günü bağışladı. Isâ -aleyhisselâm-Aşûre günü dünyaya geldi. Kıyamet, Aşure günü kopacaktır." buyurdular. (Gunye 2/53)İbn-i Abbâs -radıyallâhu anhümâ-'dan bildirilen diğer bir ha-dîs-i şerîfde:"-Bir kimse Aşure günü oruç tutarsa, Allâh Teâlâ ona geceleri ihya edilmiş, gündüzleri oruçla geçirilmiş altmış senelik ibâdet sevabı yazar. Keza ona bin şehid sevabı verir. Aşure günü oruçlu olan için yedi gök ehlinin sevabını yazar. Aşure günü iftar yemeği verirse, ümmet-i Muhammed'in hepsine iftar ettirmiş, kaklarını doyurmuş gibi olur. Aşure günü bir yetimin başını okşayanın, yetimin başındaki saçlarının sayısı kadar Cennette derecesi artar." buyurulmuştur. (Gunye 2 / 53)Diğer bir hadîs-i şerîfte de Rasûl-i Ekrem -sallâllâhu aleyhi ve sellem-: "...Aşure günü gusl eden, ölüm hastalığından başka hastalık görmez. Aşure günü bir hastayı ziyaret eden, bütün insanları ziyaret etmiş gibi olur. Aşure gününde bir kimseye su veren, bir ân dahî isyan etmemiş gibi olur." buyurmuştur. (Gunye 2 / 53-54)Ebû Saîd -radıyallâhu anh-,Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz'in şöyle buyurduğunu söylemiştir:"Aşure günü çoluk çocuğuna bol bol yedirip içiren kimseye Allâh, bütün sene içinde bolluk ihsan eder." (Tâc Tercemesi 2 /151)Ebû Katâde -radıyallâhu anh-'ın rivayet etmiş olduğu bir hadîs-i şerîfte Rasûl-i Ekrem -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz buyuruyorlar ki:"Aşure günündeki oruç yüzünden, Allâh'ın geçen senedeki günahları afv edeceğini ümîd ederim." (Tâc Tercemesi 2 /151)Diğer bir hadîste, Rasûl-i Ekrem -sallâllâhu aleyhi ve sellem-: 92"Yevm-i Arefe'de (Arefe gününde) oruç tutmak, mâzî ve müstakbelden birer senenin günah-ı sağîresine (küçük günahına) keffâret olur. Savm-ı Aşure (Aşure günü orucu) ise, yalnız geçmiş olan bir senelik günahına keffâret olur." (Kenzü'l-irfân, s: 27 Ahmed bin Hanbel'den)Aşure orucu ve çocukların oruca ve ibâdete alıştırılması ile ilgili olarak Musahabe - 4 adlı eserin 47-49. sayfalarına bakılabilir.Tûfân sona ermiş, Nûh -aleyhisselâm-'ın gemisi, Cûdî dağı üzerinde karar kılmıştı. Nûh -aleyhisselâm- beraberindekilerle Aşure günü indi. O gün oruç tuttu ve Allâh'a şükür olmak üzere maiyyetine de oruç tutmalarını emretti. Azıkları artmıştı. Birisi bir avuç buğday, diğeri bir avuç mercimek, diğeri bir avuç nohut getirdi. Yedi çeşit hububat ile Nûh -aleyhisselâm- onlara yemek pişirdi. Hepsi nebîlerinin bereketiyle doydular. Tufandan sonra yeryüzünde pişirilen ilk taam budur. İnsanlar bunu Aşure günleri için âdet edindiler ki, yapanlar için ecr-i azîm (büyük sevap) vardır. Fakirleri ve miskinleri de doyurmak lazımdır. Zikrolunduğuna göre, Allâh Teâlâ Aşure gününde Zemzemi diğer sularla birlikte akıtır. O gün gusleden kimse bir sene boyunca hastalık görmez. er-Ravzu'l-Faik'de bu şekilde yazılıdır. (Yûnus ve Hûd Sûreleri Tefsiri s: 115)