Atatürk efendi, bunlar köle yaptı

Yukarıdaki başlık Cumhuriyet tarihi boyunca ilk kez meydanlara inerek "çarık sıkmaya başladı", dayanacak takatimiz kalmadı  Bulunduğu coğrafi konumun sağladığı iklim şartlarından, gerekse sahip olduğu topraklarının tarıma elverişli olmasından dolayı tarım cenneti olan bir ülke düşünün?En önemli strateji kurumu olan tarım konusunda milli bir devlet politikası olmayan bir iktidar düşünün? Ürettiği mahsulünü bahçede ve tarlasında bırakarak toprağında ürününü süren bir köylü milleti düşünün? Ne idüğü belirsiz "doğrudan gelir desteği" ile çiftçinin ekip biçmesine yasak getiren ve bundan da öte DGD paralarını da ödemeyen bir Hükümet düşünün... Köylüsünün cebinde çay parası olmayan ve çaresizlikten birbirini dolandıran, traktörünü en nihayetinde toprağını satarak "maraba"laşmaya doğru giden bir köylü milleti düşünün? Bıçağın kemiğe dayanmayıp, kemiği kırıp geçtiği köylünün ahvalini düşünün...  Artık sabrının taşarak 30 bin kişiyle Aydın, 100 bin kişiyle Manisa meydanlarına inerek; "Pamukçu öldü, bağcı yaralı, domatesçi hasta, mısırcı yasta AKP hala başta""Köylü öldü ağlayanı yok" "Türkiye, Türkiye, üreticinin batırıldığı tek ülke""Efendiyi ezdin, Avrupa'yı gezdin IMF nin ağzı ile rızkımızı kestin""Ne ektiysem zarar ettim, Tarlalar senin olsun IMF""Devleti sattınız şimdi sıra bizdemi""R. Tayyip Erdoğan, bu şarkı bitti sandıkta görüşürüz" şeklinde avaz avaz bağıran bir tarım köylüsü düşünün?2003 yılında % 2,5 küçülen 2005 yılında da o eksi büyümeyle gerileyen bir ülke tarımı düşünün... AB müzakere süreciyle 25 milyon olan tarım nüfusunu 10 yıl içerisinde 15 milyona indirme taahhüdü veren bir ülke düşünün? Üreticisini cezalandırarak ülkesini AB ve ABD pazarı haline getirerek ithalat rekorları kıran bir iktidar düşünün... Önceleri geçimini tarımla sağlayarak umutla hasretle harmanını bekleyen köylünün umudunun, hasretinin kalmadığı harman zamanlarını düşünün... AB süreciyle çiftçisini üretimden tasfiye ettirip, üretimini durdurmak için tahditler, yasalar çıkaran bir iktidar düşünün... AB ülkeleri çiftçilerine ülke bütçelerinin %45-50'sine varan destekler ve primler verirken, AB talimatlarıyla çiftçisine primleri sıfırlayan bir hükümet düşünün? Tarım girdilerinin %30'larda zamlandığı lakin ürettiklerinin (mısır, buğday, üzüm, pamuk vb.) satış fiyatının önceki yıllara nazaran%30-40 azaldığı bir ülke düşünün...Ziraat odası başkanlarının "Bu iktidar bizden, IMF ve Dünya Bankası programı adı altındakibaskılarına 3 yıl dayanmamızı istedi. İktidar üçüncü yılında aynı tas aynı hamam. Ne IMF'nin ne de Dünya Bankasının tutumları değişti dünyanın bütün ülkelerinde üreticiye destek var. AB bütçesinin % 50'ye yakın bir kısmı çiftçi desteği, oysa bizde tarım girdilerine her koldan zam geliyor. Mazotundan gübresine hepsi zam yarışında. Çarık sıkmaya başladı" (Manisa Ziraat Odası Başkanı Nuri Sorman).Sevgili okuyucu, çözümü buluncaya dek düşünmeye devam. Dilerseniz onu da yarın yazalım.