Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşuOsmanlının yıkılışından sonra, yeniden kurulan Türkiye Cumhuriyeti şu anda tüm zorluklara ve iç ve dış düşmanlıklara ve ihanetlere rağmen, kendi ayakları üzerinde durabiliyorsa ve Bağımsız bir Devleti olarak, Dünyanın en güzel coğrafyasını elinde tutabiliyorsa, en önemli ve stratejik bölgede yer alabiliyorsa, bunu milletimizin tam zamanında bir kuvvayi milliyeye sarılması, onun da başında Atatürk gibi bir dehanın bulunması ve liderlik yapmasıyla ancak mümkün olabilmiştir. Bununla beraber Atamızın bir lideroolarak yetişmesinde ve milletin önüne geçerek tüm dünyayı hayran bırakacak bu mücadeleyi yapabilmesinde, dünyanın en büyük güçlerini yenerek ülkemizi kurtarmasını gerçekleştirecek güce gelmesinde, Osmanlının insan eğitme ve yetiştirme payının çok büyük olduğu açıkça görülmektedir.!Kısacası Osmanlı en kötü ve yıkım zamanlarında bile Ülkemize dünya çapında büyük lider ve liderlerin ( Atütürk ve arkadaşları) yetiştirmesini bilmiş ve onları yeni baştan - bir mücadele için adeta hazır duruma getirebilmiştir..Böylece kurtuluş savaşımız kabiliyetli askeri ve devlet adamlığı vasıflarını taşıyan liderlerin öncülüğün de ülkemiz, tüm dünyayı hayran bırakan başarılara ulaşabilmiştir. Nasıl ki Osmanlının doğuşu ve yükselişi( 1299 lu yıllarda) mucizevi bir şekilde husule gelmişse, yıkılışı esnasında da kendi içindeki evlatlarından yetiştirdiği askeri dehayı-dehaları ortaya koyabilmiş ve yıkılan bir İmparatorluktan yepyeni bir devletin doğmasına manevi ve bilgili bir temel atabilmiştir. Mustafa Kemal Atatürk,Osmanlının yıkılışı esnasında bir çok cephede mücadele etmiş ve liderlik vasıflarını adım-adım ilerletebilmiştir. Onun yaşa dığı dönemlerde ülkemiz içi bir ölüm kalım seviyesinde olan Çanakkale savaşları zuhur etmiş ve Tüm Dünyanın en üstün deniz ve kara güçlerine karşı, herkesin hayran kaldığı başarıyı sağlamış, tır. Böylece dünyanın en güçlü düşmanları tarafından- ülkemizin en zayıf zamanlarında bile işgallerine mani olabilmiştir. Çanakkale savaşları dünyanın en kanlı ve acımasız Savaşlarının başında sayılabilir. Türkler o savaşta kendi vücutlarını seve- seve düşmanın önüne sermişler ve düşmanları Ülkeye sokmamışlar. Orada yatan 100 binlerce şehidimize biz ancak şimdilerde, çoktan hak ettikleri saygı ve ihtimamı göstermeye çalışıyoruz. Şimdi 4 Haziranda yapılacak özel bir törenle bu yeni yapılanmalar için davetiyeler hazırlanmıştır. Demek ki yaklaşık 87 yıl sonra an bu yapılanmalar oluşmakta ve şehit mezarlıkları ve Abideler ile yollar ve parklar düzenlenebilmektedir. NOT : Orada ölen 280.000 kadar "ANZAK" 'lara ise çoktan abideler ve anıt mezarları yapılmış durumdadır!) Ülkemizin büyük dehası Atatürk hakkında kütüphaneler dolusu kitaplar yazılmış ve devamlı olarak ta yazılmaktadır. Çünkü Atatürk gibi bir dehanın Dünyaya gelmesi çok ender olabilmektedir. Genel olarak dünyada şu kaideler geçerli olmaktadır: Ülkelerin zor zamanlarında Büyük dehaları yetiştirebilen köklü milletler dünyada daima söz sahibi olma hakkını devam ettirebilirler. Bunları yetiştiremeyen ler ise tarihten kolayca silinip giderler ve yok olurlar!
Prof. Dr. Cahit Babuna / diğer yazıları
- Batı kültüründe toplumsal çöküş -2- / 22.10.2006
- Batı kültüründe toplumsal çöküş / 21.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 20.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 19.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler / 18.10.2006
- Oruç tutmak, aç kalmak değildir / 15.10.2006
- Ramazan-ı Şerif temizlenme ayı / 14.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 09.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 08.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -3- / 07.10.2006
- Batı kültüründe toplumsal çöküş / 21.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 20.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 19.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler / 18.10.2006
- Oruç tutmak, aç kalmak değildir / 15.10.2006
- Ramazan-ı Şerif temizlenme ayı / 14.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 09.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 08.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -3- / 07.10.2006