Tarihimize iz bırakmış iki büyük insan Atatürk ile Mevlana Celalettin Rumi. İkisi arasında çok özel hususi bir bağ olduğunu Gazi'nin "Ne zaman bu şehre (Konya) gelecek olursam, Mevlâna'nın ruhaniyeti bütün benliğimi sarar" sözünden anlıyoruz. Atatürk Mevlana'ya olan sevgi ve muhabbetini fırsat buldukça her zeminde ifade etmiştir.
Milli Mücadele yılları dahil Konya Gazi'nin en fazla ziyaret yaptığı illerden biridir. Mustafa Kemal, ilk olarak İstiklâl Savaşı'nın bütün sıkıntılarıyla devam ettiği bir sırada, 3-4 Ağustos 1920 günü Konya'ya gelmiş, Mevlâna Dergâhı şeyhi, aynı zamanda TBMM Başkan vekili Abdülhalim Çelebi ile görüşüp Mevlâna Türbesi'ni ziyaret etmiştir.
Gazi Mustafa Kemal Büyük Taarruz öncesi hazırlıkları denetlemek için 1-4 Nisan 1922 tarihinde Ilgın manevraları vesilesi ile şehre gelmiş ve Mevlana türbesini ziyaret ederek dua etmiş, yapılan özel sema programına katılmıştır. Ayrıca Konya'da bulunduğu sırada iki medreseyi ziyaret etmiş ve bu ziyaret sırasında medrese öğrencilerinin büyük taarruz için askere alınmama isteği karşısında "Millet kan içinde yüzerken, halkın en iyi çocukları cephede dövüşüp, yurt için canlarını feda ederken, siz burada, genç, sapasağlam delikanlıları besiye çekmişsiniz!" diyerek öfkelenmiştir.
Milli Mücadele yıllarında medreselerin bu tutumları sonraki dönemde kapatılmalarında çok etkili olmuştur. Onbinlerce kişinin devam ettiği ve sayısı binlerle ifade edilen bu medreseler; Mevlana, Muhiddin Arabi ve Hacı Bektaş Veli'yi tekfir eden son Şeyhülislam Mustafa Sabri'nin etkisi altındaydı. Mevlana ve Muhiddin Arabi'ye muhabbet besleyen Atatürk için verilen ölüm fermanının altında yine Mustafa Sabri'nin imzası vardı.
Atatürk Büyük Zafer'den sonra 22 Mart 1923'te Konya'ya tekrar gelerek Mevlana'yı ziyaret etmiştir. Mevlevi dergâhına girerken "Konya benim dedelerimin öz vatanıdır" demiş ve Mevlâna'nın sandukası önünde ihtiramda bulunarak Fatiha okumuştur.
Mevcut medreselerin Şeyhülislam Mustafa Sabri'nin tekfirci (Vehhabi) yaklaşımdan arındırılması için bu ziyaretten bir yıl sonra Tekke ve Zaviyelerin Kapatılması Kanunu TBMM'den çıkmıştır. Atatürk Mevlâna Dergâhı'nın müze haline getirilerek devlet korumasına alınması ve halka açılmasını istemiştir. "Eğer, Hz. Mevlana'yı hakkıyla tanımak ve benimsemek için ziyarete gitmekte olduklarına inansam öteki dergâhların da açılmasını sağlardım. Çünkü Hz. Mevlana'yı tanımak ve anlamak zaten diğer tüm tehlikeleri de ortadan kaldırmaktadır" demiştir.
20 Mart 1923 tarihli Konya Türk Ocağı'nda yaptığı konuşmasında "dini hakikatleri halka telkin etmek (iyiliği emir, kötülükten men) bir zümrenin değil, her Müslüman kadın ve erkeğin üzerine farz olan bir görevdir, herkes bu hususta mükelleftir" demiştir.
Atatürk, "Mevlâna, Müslümanlığı Türk ruhuna aşılayan bir âlimdir, Mevlevîliğe gelince o tamamen Türk geleneklerinin Müslümanlığa nüfuz (harmanlandığı) örneğidir", Sema için ise, "dönerek ayakta ve hareket halinde Allah'a yaklaşma fikri, Türk dehasının en tabii ifadesidir" demiştir.
21 Şubat 1931 günü Mevlâna Müzesi'ni tekrar ziyaret edip 3 saat kalmıştır. Müzede sergilenen halıları, yazma eserleri teker teker incelemiştir. Özellikle, 14. ve 15. yüzyıllarda Türkçe'ye çevrilmiş Kur'an yazmaları dikkatini çekince "demek atalarımız yüzlerce yıl önce Kur'an'ı tercüme etmişler. Buna memnun oldum" demiştir.
Atatürk, Mevlana sevgisi ve çizgisini halka aşılayabilmek ve Vehhabilik etkisinden toplumu arındırabilmek için Abdülbaki Gölpınarlı ve İstanbul Üniversitesi hocalarından Ferit Kam gibi dönemin önde gelen ilim insanlarını görevlendirmiştir. Bu ekibin çalışmaları ile ortaöğrenim ders müfredatına halk edebiyatı, tasavvuf edebiyatı, divan edebiyatı gibi bahisler içeresinde Yunus, Mevlana, Hacı Bektaş, Ahmet Yesevi, Fuzuli biri birçok Anadolu ereninin yaşamının öğretilmesi ve onların dünya görüşünün genç nesillere aktarılmasını amaçlanmıştır.
- Enflasyonun önemli bileşenlerinden birisi kontrolsüz kredi kartı sistemi / 21.02.2024
- Koronada yeni varyantlar ne olacak? / 03.10.2023
- Koronavirüs salgını nasıl durabilir? / 26.04.2021
- Salgında özgürlük ve karantina paradoksu / 02.03.2021
- Muhiddin Arabi’de vahdet anlayışı / 14.12.2020
- Dünyanın sıklet merkezi değişebilir / 22.11.2020
- Başarı, test sayısının artırılmasında / 26.09.2020
- Korona’da sonbahar nasıl olacak? / 13.09.2020
- Korona’da tablo ağırlaşıyor, karar almak zorlaşıyor / 20.03.2020