Bir kişiyi, lideri toplum veya millet nazarında itibarını kaybettirmek, bağını kesmek için en etkili yol maneviyat yoludur. İşte Atatürk ile milletimizin bağını koparmak için de bu yolu hem de en alçak şekilde kullandılar, kullanıyorlar.
Neden? Çünkü Prof. Dr. Haydar Baş'ın her daim vurguladığı ve artık sloganlaşan, "Atatürk vatandır, Atatürk bayraktır, Atatürk tam bağımsızlıktır, Atatürk birleştirici harçtır" gerçeğini onlar da çok iyi biliyor. Bu harcı, bu birleştirici ruhu yok etmek istiyorlar.
Her daim anlattığımız gibi İngiliz, Yunan, İsrail ajan ve misyonerleri ya bizzat, ya da içimizdeki şalvarlı, cübbeli veya dini söylemleri olan başka kılıklı, kravatlı kişileri kullanarak bu bağı koparmak istediler, istiyorlar.
Bu noktada bir başka kesim daha var. Kim onlar? Kendilerine Atatürkçüyüm, diyenler. Ama bunlar nasıl Atatürkçüyse, Atatürk'ün kimliğine hakaret edenlerle, itibarsızlaştırmak isteyenlerle aynı safta buluşuyor. Adeta İngiliz, Yunan misyonerleriyle, ahmaklarla, yobazlarla aynı kulvarda koşuyorlar.
Hadi, saltanatı din olarak kabul edenler, 80 yıl önce vefat etmiş, hayatı her anıyla bilinen büyük insanı araştırma ihtiyacı hissetmeden düşmanlık ediyor. Siz ne yapıyorsunuz? Neden o büyük insanın hayatını her yönüyle araştırmıyorsunuz veya saklıyorsunuz?
Atatürk sadece asker miydi? Atatürk sadece devlet kurucusu muydu? Atatürk sadece parti lideri ve iktidar sahibi miydi? Atatürk sadece devrimler mi yaptı?
Bugüne kadar yazılan kitaplarda genel olarak Atatürk'ün bu özellikleri anlatılır. Artı din hakkında da birkaç açıklamasına yer veriliyor. O kadar.
Oysa Atatürk'ün hayatı bu kapsamdan çok daha büyüktü. Ve o büyük Atatürk'ü, Prof. Dr. Haydar Baş belgeleriyle, yaşayan şahitleriyle, 'Hoş Geldin Atatürk' eserinde toplayarak milletimizle buluşturdu. Bu gerçeklerle birkaç sorgulama yapalım;
Örneğin ADD (Atatürkçü Düşünce Derneği) Mustafa Kemal'in 7 yaşında Kur'an okuduğunu, 8 yaşında hafız olduğunu bilmiyor muydu?
Misal Soner Yalçın tarihi kişilerle ilgili derin analizler yapar. Atıyorum, Franklin D. Roosevelt'i yazmak isterse hoşlandığı içeceklerden, giydiği çorap rengine kadar aktarır. Atatürk hakkında yüzlerce yazı yazan Soner Bey! Atatürk'ün soyunun Ehl-i Beyt'e dayandığını, anne ve baba tarafından 10'a yakın şeyh olduğunu bilmez mi?
Veya Yılmaz Özdil. Son eseri Mustafa Kemal satış rekoruna gidiyor. Henüz okumadım ama merak ediyorum, Sayın Özdil, Atatürk'ün bir Bektaşi Dedesi, Kutbu'l Aktab olduğu ve bu gerçeği Nutuk'ta yazdığını, yazdı mı acaba?
Artı Atatürk'ün bizzat kendisinin onlarca hutbe hazırladığını ve bizzat okuduğunu kime anlattı?
Ya da Uğur Dündar. Yıllardan beri ortalıkta dolaştırılan "Atatürk, cumhuriyeti ilan ederken Jean Jacques Rousseau'dan, Montesquieu'dan, Didaro'dan ve de Voltaire'den etkilendi" iftiralarına, "Hayır, Atatürk, Cumhuriyeti Avrupa'dan esinlenerek değil, Hacı Bektaşi Veli Dergâhında ilan etme kararını aldı" diyebildi mi?
Yine Atatürk hakkında kitap yazan emekli askerler, Atatürk'ün savaşlara, Peygamberimizin (s.a.v) ve İmam Ali'nin (a.s.) dualarıyla gittiğini, askerlerine bu duaları öğrettiğini, Peygamberimize olan hayranlığını yazdılar mı?
Veya kendini Atatürkçü olarak tanımlayan sanatçılar, Atatürk'ün her hafta farklı camide kıldığı Cuma Namazlarına kendileri de o camilere gidip, Atatürk için dua ettiklerini medyada gördünüz mü?
Atatürk, Birinci Meclis'e her gittiğinde Kur'an okutmuş, Topkapı Sarayı'nda Kur'an okutma geleneğini sürdürmüştür.
Atatürk, Kurtuluş Savaşı sırasında Yunanlılar tarafından yakılıp yıkılan yüzlerce camiyi onartmış ve yeniden yaptırmıştır. Ayrıca yurt dışında Paris ve Tokyo camilerinin yapımına katkıda bulunduğuna ilişkin belgeler ortadadır.
1937 yılında Filistin'e yönelik bir Siyonist-Haçlı Hıristiyan saldırısı olacağını haber alır almaz "Filistin'e el sürülmez" diye bir bildiri yayınlayarak Müslüman Filistinlilerin yanında olduğunu herkese göstermiştir.
Daha nice gerçekleri ortada apaçık olmasına rağmen bugüne kadar Atatürkçüyüm diyen dernek, vakıf, yazar-çizer veya siyasi anlayışlardan duymadık, okumadık.
Bir insanı sevmek, onu taklit etmekle, yaptıklarını yapmak, yapmadıklarından uzak durmakla olur. Öyle değil mi?
Akın Aydın / diğer yazıları
- Hayber’deki 'Demir Kubbe'yi yıkan adam / 19.04.2024
- Dünkü Hayber bugünkü İsrail’den daha güçlüydü -2- / 18.04.2024
- Dünkü Hayber bugünkü İsrail’den daha güçlüydü -1- / 17.04.2024
- İsrail, İslam dünyasının acziyetini ispatladı / 15.04.2024
- ‘Artık demir almak günü gelmişse zamandan’ / 14.04.2024
- İktidarın İsrail laubaliliği / 13.04.2024
- Abanın altındaki 5 kişi / 12.04.2024
- Nasıl bir ayı geride bıraktık? / 11.04.2024
- İlahi emri yerine getirdiğimiz için bayram yapıyoruz / 10.04.2024
- Milli Görüşçülerin İsrail ve dinlerarası diyalog gömleği -2- / 08.04.2024
- Dünkü Hayber bugünkü İsrail’den daha güçlüydü -2- / 18.04.2024
- Dünkü Hayber bugünkü İsrail’den daha güçlüydü -1- / 17.04.2024
- İsrail, İslam dünyasının acziyetini ispatladı / 15.04.2024
- ‘Artık demir almak günü gelmişse zamandan’ / 14.04.2024
- İktidarın İsrail laubaliliği / 13.04.2024
- Abanın altındaki 5 kişi / 12.04.2024
- Nasıl bir ayı geride bıraktık? / 11.04.2024
- İlahi emri yerine getirdiğimiz için bayram yapıyoruz / 10.04.2024
- Milli Görüşçülerin İsrail ve dinlerarası diyalog gömleği -2- / 08.04.2024