Geç de olsa AB konusunda uyanmaların başlaması sevindirici. Başbakanın ifadesiyle AB'nin bizi verecek taviz bırakmayacak kadar sömürdüğü dönemlerde derin sessizliğe gömülen kimi aydınlar şimdilerde AB'nin samimiyetsizliğinden dem vurmaya başladılar. Özellikle Avrupa Parlamentosu'nun, önceki günkü oturumunda Ek Protokol'ün onaylamasını süresiz erteleyip, Türkiye'ye üyelik için Ermeni soykırımını tanıma şartını dayatması birilerinin yalama olmuş sabrını taşırmaya başladı. Aslında şu saate kadar sesini çıkarmayıp, Türkiye çıkmaz AB sokağında bu hale geldikten sonra çıkış yapmaları üzüntü ve keder veriyor. Neden mi ?Çünkü bugüne kadar AB'nin samiyetsiz olduğunu, Türkiye'yi sömürmek ve tüketmek için elinden geleni ardına koymayacağını haykıran bizlere karşı 3 maymunu oynayanlar, tam da olay iş işten geçme kıvamına geldiği zaman ortaya atılıyorlar.Üzüntü ve kedere rağmen bu güruhun «Avrupa Birliği ile yollarımızı ayıralım, 3 Ekim'de onlara rest çekip masayı terkedelim, bu işin sonu yok» diye serzenişlerini kısık sesle de olsa duyabilmek güzel. Ama asıl önem taşıyan konu hükümetin bu konuda uyanabilmesidir. Çünkü yattığı gaflet uykusundan uyanmaya hiç de niyetli görünmeyen hükümet uyanmazsa, top yekun bağımsız bir Türkiye'den bahsedebilme şansımız ortadan kalkabilir. Dışişleri ve Başbakan cephesinden Avrupa Parlamentosu'nun aldığı kararlara yönelik gelen açıklamalar, icra makamının uyanma niyetinin olmadığını gösteriyor. Başbakan Erdoğan AP kararını maalesef şöyle değerlendiriyor : «AP'nin bizim AB süreci ile ilgili herhangi yaptırım gücü sözkonusu değildir. Böyle bir kararı olması AB sürecini ekilemez. Biz işimize bakacağız, yolumuza devam edeceğiz. AP bu kararı almış almamış önemli değil.» Maalesef diyorum çünkü Başbakan Erdoğan'ın Avrupa halkının oylarıyla seçilmiş vekillerden müteşekkil Avrupa Parlamentosu hakkında böyle umursamaz veya en azından öyle görünmeye çalışan- bir açıklama yapması, girmek için can attığı birliğin yapısından ve işleyişinden bihaber olduğunun ispatı. AP'nin aldığı kararın şu pozisyonda 3 Ekim'le ilgili hukuki bir yaptırımı yok gibi görünse de, AB'nin hukuki yaptırım gücü olan organların kararlarını etkileme gücü ve potansiyeli ortada. AP'nin Avrupa ta kendisi demek olduğunu herkesten önce Başbakan Erdoğan bilmeli.Erdoğan'ın yaptığı bu talihsiz açıklama iki şekilde değerlendirilebilir. Birincisi, Erdoğan'ın Ermeni soykırımını tanıma noktasında bir sıkıntısı yoktur. AP'nin «soykırımı tanı» şartı da bu yüzden Erdoğan için bir anlam ifade etmiyordur. Nitekim Erdoğan Bilgi Üniversitesi'nde malum ihanet konferansını tertip ettirerek, Ermeni tezlerinden rahatsız olmadığı yönündeki kanaatini izhar etmiştir.İkincisi, Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı'nın AP'nin bu kararı karşısında yapacağı tek şey vardır: AB ile ilişkileri kesip, rotasını Türkiye'ye çevirmek. Başbakan Erdoğan bu doğru duruşu sergileyemediği için olayı görmezden gelme yöntemini seçmeyi tercih etmiştir. Prof. Dr. Hakan Ferit Baykal'ın dediği gibi önümüzde iki seçenek bulunuyor : Ya Avrupa Birliği ya da Türkiye birliği.AKP hükümeti gibi Avrupa Birliği'nde ısrar ve devam edersek Türkiye'nin birliğini, bütünlüğünü feda etmemiz gerekiyor. Çünkü Avrupa'nın istediği bu. Türkiye'nin birliğini isteyenlerin rotası zaten belli.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Alperen Polat / diğer yazıları
- Sadaka sosyalizmi / 17.04.2013
- Namusumuza dokunan yanar / 14.04.2013
- MHP'nin misyonu / 26.03.2013
- Tarihe şahitlik ettim / 04.03.2013
- Teröre teslim olduk / 15.01.2013
- Atatürk’e sahip çıkana sahip çıkmak / 12.01.2013
- Talabani miadını doldurdu, sıradaki gelsin! / 21.12.2012
- Arınç misyonu / 20.12.2012
- 1962’den 2012’ye ‘satılık müttefik’ Türkiye! / 19.12.2012
- ‘NATO toprağı Türkiye’den dünya savaşının fitilini ateşlemek / 18.12.2012
- Namusumuza dokunan yanar / 14.04.2013
- MHP'nin misyonu / 26.03.2013
- Tarihe şahitlik ettim / 04.03.2013
- Teröre teslim olduk / 15.01.2013
- Atatürk’e sahip çıkana sahip çıkmak / 12.01.2013
- Talabani miadını doldurdu, sıradaki gelsin! / 21.12.2012
- Arınç misyonu / 20.12.2012
- 1962’den 2012’ye ‘satılık müttefik’ Türkiye! / 19.12.2012
- ‘NATO toprağı Türkiye’den dünya savaşının fitilini ateşlemek / 18.12.2012