Ülkemizde aydın sayılanların veya aydın geçinenlerin bir çoğu şöyle düşünüyorlar: "Batılılar, Osmanlı Devleti'ni yıkmak istediler ve yıktılar. Artık yeni bir sayfa açıldı ve Batılılar, dostluk, barış, özgürlük ve insan haklarından yana bir tavır sergiliyorlar. Bu esaslara bağlı bir de birlik kurdular (AB), Türkiye'yi de sevdiklerinden bu birliğe almak için uğraşıyorlar". İşte bizi, batışa sürükleyen düşüncelerden birisi budur. Osmanlı Devleti'nin yıkılışıyla, Batılıların Türklere karşı olan kini bitmedi. Dahası, Batılılar, Osmanlı'nın tamamen yıkıldığına da inanmıyorlar. Onun tekrar dirileceği korkusunu içlerinde saklıyorlar. Toynbee'ye göre, Osmanlı'nın çöküşü hâlâ sürüyor. Batılılar, İstiklâl Savaşı'nı, onun sonunda kurulan Türkiye Cumhuriyeti'ni ve Atatürk dönemini bir istisna kabul ediyorlar. Yani Türklerin yıkılış ve çöküşünü sekteye uğratmış bir istisna. Söz konusu aydınların, bir diğer karanlık ve yanlış düşüncesi de şöyledir: "ABD, doğal müttefikimizdir, stratejik ortağımızdır, dostumuzdur, onsuz siyaset olmaz". ABD Başkanı Bush ise, yeni bir Haçlı seferi başlattığını ve Ortadoğu'da 22 devletin sınırlarını değiştireceğini söylüyor. Djuvara'nın kaleme aldığı "Türkiye'nin Paylaşılması Hakkında Yüz Proje" adlı kitapta yer alan 'Erasmus Projesi'nde, Türkler "karanlık kökenli barbarlar" olarak nitelendiriliyor. İngiltere eski Başbakanlarından William Ewart Gladstone şöyle demiştir: "Türkler, insanlığın insan olmayan örnekleridir. Medeniyetimizin bekası için onları Asya steplerine geri sürmeli veya Anadolu'da yok etmeliyiz. Türklerin yaptıkları kötülükler yalnız bir suretle ortadan kaldırılabilir. Kendileri yok olmakla". Bu şekilde düşünenlerle bir ve beraber olmak mümkün mü? Türkler insanlığa iyilikten başka ne yaptılar? Batılılara göre, Türklerin kötülüğü, sömürüye karşı olmaları, hakkı ve adaleti ayakta tutmalarıdır.Cemil Meriç'in deyimiyle "Batının yeniçerisi" olan aydınlarımız, Türkiye Cumhuriyeti'nden daha çok ABD'ye güveniyorlar. Halbuki ABD'nin yıkılma sürecine girdiğini, bizzat ABD'li bilim adamları söylüyorlar. Amerikalı siyaset bilimci Chalmers Johnson, "Amerikan imparatorluğunun akıbeti de diğerlerinki gibi olacaktır" diyor. İngiliz tarihçi A. N. Wilson, güneş batmayan bir imparatorluk olan İngiliz impratorluğunun bir adaya sıkıştığını örnek gösteriyor ve ABD'nin de kendinden önceki imparatorluklar gibi çöküşe geçtiğini ifade ediyor.Devlet adamı, bugünü yaşarken geleceği görmeli. Mesela Atatürk gibi. Atatürk ta 1933 yılında, Sovyetler Birliği'nin en şaşaalı döneminde şöyle demiştir: "Bugün Sovyetler Birliği dostumuzdur, komşumuzdur, müttefikimizdir. Bu dostluğa ihtiyacımız vardır. Fakat yarın ne olacağını kimse bugünden kestiremez. Tıpkı Osmanlı gibi, tıpkı Avusturya-Macaristan gibi parçalanabilir, ufalanabilir. Bugün elinde sımsıkı tuttuğu milletler avuçlarından kaçabilirler. Dünya yeni bir dengeye ulaşabilir. İşte o zaman Türkiye ne yapacağını bilmelidir. Bizim bu dostumuzun idaresinde, dili bir, inancı bir, özü bir kardeşlerimiz vardır. Onlara sahip çıkmaya hazır olmalıyız. Hazır olmak yalnız o günü susup beklemek değildir. Hazırlanmak lazımdır. Milletler buna nasıl hazırlanırlar? Manevi köprülerini sağlam tutarak. Dil, bir köprüdür... İnanç bir köprüdür... Tarih bir köprüdür. Köklerimize inmmeli ve olayların böldüğü tarihimizin içinde bütünleşmeliyiz. Onların (Dış Türkler) bize yaklaşmasını bekleyemeyiz. Bizim onlara yaklaşmamız gerekli...". Atatürk'ün bu söyledikleri, tam 58 yıl sonra gerçekleşti. Hazır mıydık? Tabii ki hayır.Şimdi aynı şekilde ileride olacakları haber veren bir lider yok mu? Var da, duyan ve uyan çok az. BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar, bugüne kadar ne söylemişse, hepsi gerçekleşti. İsterseniz, şu sözlerini de kaydediniz ve bekleyiniz, ömrünüz varsa görürsünüz. Diyor ki: "AB dağılacak, ABD yıkılacak, Türkiye kainat devleti olacaktır". "Bunların gerçekleşmesi Türkiye'nin izleyeceği politika ile ilgilidir" desem, abartmış olmam. Hadi diğerlerini bırakalım, ama Türkiye'nin kainat devleti olması, Türk milletinin tercihine bağlıdır.
M. Hilmi Yıldırım / diğer yazıları
- İnsan hakları ve ihlâlleri / 01.02.2019
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018